Giriş
(11)

reddit’te takip ettiğiniz sublar?

bugisme
sb.
sb.
0
bugisme
(16.12.21)
r/superstonk
r/cinematography
r/StockMarket
r/digitalnomad
r/editors
r/motorcycles
r/TrueFilm
r/GlobalOffensive
r/colorists
0
new day new life
(16.12.21)
Conspiracy
0
dissendium
(16.12.21)
soccer
formula1
europe
askreddit
jokes
turkey
2balkan4you


düzenli olarak baktıklarım bunlar var. arada canım sıkılınca dragonsfuckingcars gibi sub'lar görürsem oralara bakıyorum djfdk
0
der meister
(16.12.21)
r/2MiddleEast4you
r/polandball
r/historymemes
r/Sino
r/morbidreality
r/svihs
r/rance (fr)
r/doener

Özellikle döner sub'ına bakıp bakıp ağlıyorum.
0
ganbatte
(16.12.21)
meraklı biriyseniz bunları da öneririm.

r/whatisthisbug
r/whatisthisbird
r/whatisthisplant
r/whatisthisthing
0
tey tey
(16.12.21)
AmateurRoomPorn(adı biraz sakatmış yazınca fark ettim)
AskHistorians(şahane sorular ve ondan da şahane cevaplar geliyor)
Hunterxhunter(bir anime sub ı bu, animeyi çok sevdiğim için her postu okuyorum)
0
nickimin hakkini veremedim
(16.12.21)
r/mapporn
r/waitingforatrain
r/architectureporb
r/travel
/cityporn
0
but that was just a dream
(16.12.21)
2balkan..bisey yazinca cikiyor

Tum balkan ulkelerinin birbirine irkcilik yaptigi super yer.
0
divit
(16.12.21)
r/BeAmazed
r/criticalblunder
r/yesyesyesyesno
0
oldtimer
(17.12.21)
infinity diye bir reddit uygulamasi var androidde. gece yatarken r/all sayfasini aciyorum. bu sayede cogu sayfadaki top gonderileri goruyorum. onun disinda takip ettigim sublar var tabi ki:

2meirl4meirl
abandonedporn
assholedesign
blursedimages
bonehurtingjuice
carporn
catswhoyell
crackheadcraigslist
crappydesign
cringepics
cringetopia
dogelore
globaloffensive
greentext
hmmm
hydrokitties
iamatotalpieceofshit
idiotsincars
instant_regret
instantkarma
irleastereggs
lifehacks
makemesuffer
medicalgore
mildlyinfuriating
mildlyinteresting
morbidreality
newgreentexts
nononono
nottheonion
nsfl__
okbuddyretard (en sevdigim :)))))
pathofexile
patofexilebuilds
rimjob_steve
softwaregore
thatlookedexpensive
thedepthsbelow
trashy
whatcouldgowrong
winstupidprizes
wtf
youngpeopleyoutube
0
nibba
(17.12.21)
r/tifu
r/abandonedporn
r/alternateangels
r/beerporn
r/facepalm
r/firstimpression
r/idiotsincars
r/instantkarma
r/justiceserved
r/putyourdickinthat
r/shipwreckedporn
r/todayilearned
r/whatcouldgowrong
0
duster
(17.12.21)
(7)

Romanya vatandaşlığı

ırene adler
>>> Aile büyüklerimizden dolayı bu ülkenin vatandaşlığını alma hakkımız var. Yalnız bazı belgelere ulasılması gerekiyor. Basvuru için dosya hazırlanacak vs.3 kişi için 10 Bin Euro bir masraf olacak totalde. İlk etapta küçük bir kısmı ön araştırma için verilecek paranın. Bir seneye yakın sürüyormus,
>>> Aile büyüklerimizden dolayı bu ülkenin vatandaşlığını alma hakkımız var. Yalnız bazı belgelere ulasılması gerekiyor. Basvuru için dosya hazırlanacak vs.


3 kişi için 10 Bin Euro bir masraf olacak totalde. İlk etapta küçük bir kısmı ön araştırma için verilecek paranın. Bir seneye yakın sürüyormus, sürec tamamlanınca da daha yüksek bir miktar verilecek. Bu masrafı yapmaya değer mi sizce? Borç, harç bulmadan masrafı verebilecek durumdayız ama yine de az bir para değil.

Annem emekli. Ablam ve ben Türkiye'de beyaz yakayız. (30lu yaslar). Avrupa'da yaşama ve çalışma isteğimiz var ilerisi için. Çifte vatandaş olarak kalabiliriz heralde.(Hem Türkiye hem Romanya)

Edit: Evet süreç tamamen legal. Yıllardır bu işi yapan güvenilir biri aracılıgıyla belgeler temin edilecek. Ön araştırma için cok az bir para verilecek. Esas tutar vatandaslık alındıktan sonra verilecek. Türkiye tarafında gerekli bir kaç belgeye biz ulaştık. Doğum belgesi elimizde yok. Kilit belge o.
0
ırene adler
(15.12.21)
bu bahsettiğiniz süreç kesin sonuç alacağınız, legal bir süreç mi peki? konuya hiç hakim olmadığım için "yoh yav yalandır" demek istemiyorum ama bana tuhaf geldi, yani bu belgeler nedir, neden bu kadar yüksek bir ücret talep ediliyor vs. bu konulardan emin misiniz? bulgaristan'dan sevgilim gelecek olayına dönmesin sonra? 10 bin euro türkiye'yi geçiyorum romanya standartlarında bile büyük para, ne tür işlemler yapılacak ki bu kadar şey istiyorlar? onca parayı aldıktan sonra "hmmm istediğimiz belgelere ulaşamadık sizin vatandaşlık yalan oldu" demeyeceklerinden emin miyiz?

bu kısımdan eminseniz ikinci olarak romanya'nın ab içindeki haklarını iyice araştırın derim. bildiğim kadarıyla ab üyesi olmalarına rağmen serbest çalışma konusunda bazı sınırlar var, yani rumen vatandaşı bavulunu toplayıp her ab ülkesinde istediği işi yapamıyor diye biliyorum ama %100 emin değilim. vatandaş olursanız türk vatandaşlığınızı koruyabilecek misiniz, avrupa'nın başka ülkelerinde çalışabilecek misiniz vs. bunları iyice araştırın.

yok eğer "romanya'da yaşasak da olur" diyorsanız bence başlayın gitsin. AB vatandaşlığı her halükarda çok kıymetli bir şey günümüz dünyasında, 10 bin euro karşılığında alabilecekseniz alın derim.
0
der meister
(15.12.21)
Romenlerin bizzat kendilerinin kaçıp gittiği ülkeye yarın yerleşmeyi düşüneceğinizi hiç zannetmiyorum. Schengen ülkelerinden herhangi birinin vatandaşlığı her anlamda büyük kolaylık olurdu ama romanya'nın vatandaşlığı sanki turistik seyahat dışında pek bi olayı yok gibi geliyor. Sırf bunun için bile kişi başı 3 bin euro cebini zorlamayacak biri için değer belki. Aile bağından vatandaşlık genel olarak 1 sene ve üzeri sürüyor diye duymuştum o yüzden süre makul geldi.

Öte yandan, yüzbinlerce euro yatırımla golden visa aldığında dahi o ülkede minimum kalman gerek süre vs gibi bir sürü teferruat çıkıyor karşına. Ya da iş evlilik vs gibi sebeplerle oturum alıp sonra vatandaşlığını almak ülkesine göre 5 ya da 10 sene sürebiliyor. O yüzden bu imkanı kullanmak mantıklı geliyor.
0
IncredibleMau
(15.12.21)
konu legal büyük ihtimalle. kız arkadaşım da geçen sene Romanya vatandaşlığı aldı. gidip oturmak vs. gibi bir durum kesinlikle gerekmiyor sonrasi için mülakatlar esnasında hatta 5 sene içinde romanya'ya yerleşmeyeceginize dair kağıt imzaliyorsunuz.

Romanya Avrupa Birliğine 2007 senesinde dahil oldu. her şekilde ab pasaportu işinizi görür.
0
a darkness coming
(15.12.21)
Kesinlikle değer.
Herşey legalse bu kadar para verilmesi bana tuhaf geldi.Çok yüksek bi mebla.Dil kursu falan da mı var?Kendim de bulgariistan vatandaşlığını araştırıyorım -ki Romanya çok daha kolay.Başka biriilerinden/şirketlerden de mi fiyat alsanız acaba?ya da kendiniz yapmayı deneseniz.Alınacak belge bir doğum belgesi,vatandaşlık sorgulaması.Youtubeda bu şekilde vatandaşlık almış yol gösterici örnekler vardır.
0
arenas
(15.12.21)
Romanya doğum belgesi istiyor. doğum belgesi var mı elinizde? eğer varsa bunu gidip ankarada bakanlık arşivinden onaylatmanız lazım ama bu arşivlerde zamanında yangın vs nedenlerle sorunlar olmuş. işin zor kısmı burası. eğer türkiyeden gerekli belge ulaştık dediğiniz bunlarsa ( arşivden bakanlık belgesi de tamamsa) boşuna masraf yapıyorsunuz. Çünkü sonraki adımı romanyada türk bir avukat veya aracı bularak daha kolay ve ucuza halledersiniz.
0
tuborg yesili
(15.12.21)
Eger sonunda almaniz garantiyse ve gercekten ab’ye yerlesecekseniz verilir bence.
Tabi ki yerlesmeyi dusundugunuz ulkenin dilini bilmeniz, uygun mesleklerinizin olmasi gibi durumlari geciyorum, muhtemelen temizlik yapmaya gitmezsiniz herhalde.
Neyse, kisi basi 3bin euro bence normal, ben aracisiz vs yasadigim ulkenin vatandasligini almak icin 5 yil once 2000€ya yakin harcama yapmistim.
0
kuehles blondes
(15.12.21)
anladığım kadarıyla net bir gelecek planınız yok sizin. ab vatandaşlığı olsa iyi olur, cepte dursun bakalım diye alacaksanız manasız bence. ilerde avrupa'da çalışmak istiyoruz demişsiniz de şu an sokağa çıkın sorun millete herkes istiyor onu, mesele istemek değil orada nasıl iş bulacağının yolunu yordamını öğrenmek, o ilk adımı atabilmenin mantıklı bir planını yapabilmek. 10 bin euro vermeden önce bu kısımları düşünün derim ben, bunları netleştirirseniz sonra 10 bin euro da verilir 100 bin de. ama bunların hiçbiri yoksa kafada 1000 lira bile vermem ben şahsen.
0
semaforo de medianoche
(16.12.21)
(7)

Yabancı ülkede yaşayacak kadar İngilizce Seviyesi

put it in your appropriate place
Eğer fırsatını bulursam niyetim yurtdışında çalışmak. Tabii kolay değil ama yine de denemeye değer.Şimdi merak ettiğim yabancı ülkedeki insanların İngilizce seviyesi nasıl? Oraya gittiğimde, yeri geldiğinde normal muhabbet, yeri geldiğinde goy goy yapacak seviyede olmak istiyorum. İşte yeri geldiğin
Eğer fırsatını bulursam niyetim yurtdışında çalışmak. Tabii kolay değil ama yine de denemeye değer.

Şimdi merak ettiğim yabancı ülkedeki insanların İngilizce seviyesi nasıl? Oraya gittiğimde, yeri geldiğinde normal muhabbet, yeri geldiğinde goy goy yapacak seviyede olmak istiyorum. İşte yeri geldiğinde board game ortamı olduğunda kuralları anlayabilirim.

Yds'e çalışıyorum ilkbahardakine ama girer miyim bilmiyorum. İngilizce haber siteleri, zaman zaman kitap ve The Economist gibi dergileri okuyorum. İngilizce altyazı filmler, diziler izliyorum ama bazen vaktimi boşa harcıyormuşum gibi geliyor.

Ne yapabilirim İngilizce'yi geliştirmek için?
0
put it in your appropriate place
(15.12.21)
Öncelikle

1 - Kimse kusursuz bir İngilizce beklemiyor
2 - Aksan umursanmıyor

Yaptığınız meslek özelinde anlamanız gereken şeyleri anlayabiliyor ve gereken seviyede iletişim kurabiliyorsanız yeterli. Tabi burada bir skala var; örneğin daha teknik bir iş yapıyorsanız ve iletişiminiz birkaç kişiyle sınırlıysa işiniz daha kolay olur ama mesela sunum yapmanızı, insanlarla sık sık tooplantıya girmenizi gerektiren bir işiniz varsa yine yukarıdaki iki husus geçerli olacak şekilde görece daha iyi bir İngilizce avantaj sağlar.
0
salihdt
(15.12.21)
abi ana dili İngilizce olmayan ülkede çalışacaksan kimse süper dil beklemez, diğerleri de çok iyi olmuyor çünkü. iş görecek kadarı yeter ama o da işin ne olduğuna bağlı. bazı durum vardır sadece mail atarsın, bazı iş var sürekli telefon görüşmesi ve hatta sunum vs. yapman beklenir, o açıdan net konuşmak zor. yds gibi sadece kağıt üstünde soru üzerinden becerin ölçen sınavları çok dikkate alma derim ama yüksek olması tabii ki olumlu.

istisnalar dışında İngilizce bilmek yurtdışında iş sağlamaz ama. önemli olan işi yapıp üstüne yurtdışına çıkacak donanıma sahip olmak. benim ingilizcem oldukça iyi, mülakatta filan teklemeden gavur gibi konuşurum, her konuda kavga ederim, biraz rusçam da var ama kariyer.net'te cv'me kimse açıp bakmıyor bile :) çünkü yaptığım bir iş yok, sadece dil biliyorum. atıyorum petrol mühendisi olup üstüne ing rus bilsem belki kazandığım parayı koyacak yerim olmaz ama şu an bir işe yaramıyor, kız bile düşmüyor çünkü 30 yaşında yırtık pantulla gezen adamı kim ne yapsın?

kısacası İngilizceden çok işe odaklan derim, yurtdışına çıkarırsa iş çıkarır. dil ekstrası olur. kimse iyi İngilizce biliyor diye gidemiyor, başka sebepler lazım.
0
der meister
(15.12.21)
İzlemek dinlemek bir yere kadar. Konuşmadığın sürece hiçbir yere varmaz. "Anlıyorum ama konuşamıyorum" seviyesinde kalırsın.

Gittiğin ülkeye göre de değişir ihtiyaç duyduğun ingilizce. Mesela italya ispanya gibi ülkelerde zaten onların da berbat ingilizcesi. ama bizim gibi beden dili çok kullanırlar bir şekilde derdini anlatırsın.

Çalıştığın sektörle de alakalı. Atıyorum grafik tasarımcısındır ya da yazılımcısındır. Orada iş kendini anlatır, ingilizce seviyenin anlamı olmaz. Ama marketing işindesindir orada çok önemlidir dil seviyen.

Cambly dene bence.
0
anten
(15.12.21)
Bence cevaplardaki genellemeler biraz anlamsiz. Butun 'yabanci ulke'ler ayni degil. Ukrayna'da yeterli olabilecek ingilizceyle Hollanda'daki seviye cok farkli. Beyaz yaka/masa basi is istiyorsan gelismis ulkelerde ingilizce seviyesi beklentisi daha yuksek, ana dilleri ingilizce olmasa bile. Hizmet sektorunde de yerel dil on plana cikacaktir.
"Kimse kusursuz bir İngilizce beklemiyor" sadece yazilim vs gibi cok talep goren bir mesleginiz varsa gecerli olabilir. Hem ulkenin dilini bilmeyip ustune bir de ingilizce vasatsa ihtimalleri epey daraltiyorsunuz demektir.
0
hot potato
(15.12.21)
@der meister, hak veriyorum bu konuda. Yabancı dil dışında yeti lazım iş içim.

@Sour, yds aslında dil tazminatı için çalışıyorum. En azından çalışmaya çalışıyorum. Hazır böyle bir çalışma yaparken genele yaymak istiyorum.

@anten Son derece haklısınız. Pratik yapıyorum ara ara. Bir dönem sürekli yapıyordum ama şimdi maddi yönden sıkıntılı olunca yapamıyorum sürekli.
0
🌸put it in your appropriate place
(15.12.21)
The Economist okuyup fazla sozluge falan gerek kalmadan anliyorsan ingilizcen anadili ingilizce olan ulkeler dahil hepsi icin yeterlidir. Akici konusma ve duydugunu anlama zamanla kazanilan birsey, tamamen icine gomulmeden halletmesi cok zor.

Goygoy kismina gelince, zor. Adamlarin kulturune asiri hakim olman lazim. Seksenlerde izledikleri bilmemne dizisinden ya da o zamanlardaki bir unluden konu aciliyor, 10dk espiriler donuyor mal gibi bakiyorsun, mevzuya uzaksin. Benim adamlara "tarkan'in ilk ciktigindaki halleri neydi oyle, levent yuksel'in ilk kasedi superdi" gibi bir muhabbet acip katilmalarini beklemem gibi birsey.

Yurtdisinda yasaman icin gerekli seylerden "biri" ingilizce. Ama oncelik kesinlikle degil. Ben tarzanca ile inanilmaz noktalara gelen insanlari gordum, gormeye de devam ediyorum.
0
cooperr
(15.12.21)
@cooperr The Economist'i okurken bir hayli bakıyorum sözlüğe.
0
🌸put it in your appropriate place
(15.12.21)
(1)

lviv'e kışın gidenler!

aynenbencede
lvivde meydandaki buz pateni pisti tüm kış boyu var mı? ocakta şubatta gidenler gördü mü? yoksa sadece christmas için mi kuruyorlar?
lvivde meydandaki buz pateni pisti tüm kış boyu var mı? ocakta şubatta gidenler gördü mü? yoksa sadece christmas için mi kuruyorlar?
0
aynenbencede
(15.12.21)
subat'ta gormustum ama 5-6 yil gecti uzerinden.
0
der meister
(15.12.21)
(13)

çok mutsuzum, ümitsizim

ufockinwotm8
iç dökesim geldi sadece. 27 yaşındayım, üç kuruş maaşım var. 4300 lira tam olarak yan haklar hariç olarak. asgari ücret olacak 4000 lira. yani aslında asgari ücretle çakışıyor olacağım resmen. illa ki zam olacak ama ne fark eder ki? yüzde 50 zam yapabilirler ama yüzde 50 zam bile hiçbir şey ifade et
iç dökesim geldi sadece. 27 yaşındayım, üç kuruş maaşım var. 4300 lira tam olarak yan haklar hariç olarak. asgari ücret olacak 4000 lira. yani aslında asgari ücretle çakışıyor olacağım resmen. illa ki zam olacak ama ne fark eder ki? yüzde 50 zam yapabilirler ama yüzde 50 zam bile hiçbir şey ifade etmiyor bu ekonomide. şu anki maaşım zaten yok gibi bir şey. hayatta kalabiliyorum sadece. iş değiştirerek maaş arttırmaya bakıyorum ama piyasa korkunç, iş yok zaten doğru düzgün olanlar da zaten 8-9 bin talep etsem dönüp bir daha aramazlar bile. işimde iyiyim, kafam çalışıyor kalifiye biriyim ama işte iş hayatına birazcık geç girdim. 1,5 yıldır çalışıyorum sadece.

hiçbir gelecek göremiyorum gerçekten, evden çalışıyorum. son 1 aydır falan resmen depresyonda gibiyim. yataktan kalkamıyorum, pc başında ekrana boş boş bakarken buluyorum kendimi. hiçbir şeye odaklanamıyorum doğru düzgün. yaptığım işe artık hiç sahip çıkmıyorum çünkü motivasyonum yok. napacaklar ki en fazla kovarlar diyorum yeni bakan gibi kaybedecek sadece maaşım var diyorum. benzer maaşa başka iş de bulunur nolacak diyorum.

ücretsiz izin falan mı alsam acaba diyorum kafa dinlemek için biraz. ne dersiniz? ücretli iznim de var baya ama onları iyi günlere saklasam daha mantıklı olur gibi geliyor.

son sorum mantıklı mı sizce siz olsanız yapar mıydınız? sizde durumlar nasıl genel olarak? nasıl dayanaıyorsunuz?
0
ufockinwotm8
(13.12.21)
Pişman olursun. Net. Bu şekilde ortada somut bir sebep olmadan iş bırakılmaz.
0
dissendium
(13.12.21)
Bence biraz dinlenmek iyi fikir izne ayrıl.
Yaşına hatta kazancına kadar şu an aynı durumdayım ama daha şiddetlisini de yaşadığım olmuştu üstelik o zaman maddi sıkıntım da yoktu. İki sene önce istifa etmeden evvel yani iyi kazanıp yine de istediğim iş olmamasından dolayı böyle bi çıkmazdaydım, napıyorum ben burda demekten kafayı yemiştim, o stres sonra abuk subuk yerlerden patlak verdi aniden kilo verdim iştah bitti, durduk yere ağlamalarım başladı, anksiyete aldı yürüdü, titremeler, günlerce uykusuzluk vs. Sonra istifa edip baya boş kaldım ama kafam geçici de olsa rahatladı. Kısacası demeye çalıştığım şey taşacak gibi hissediyosan bence biraz boşta kal, şu şartlarda işi bırakma tabii ama biraz kafa tatili, iş ve maddiyat odaklı olmayan şeylerle uğraşmak, sevdiğin birleriyle olmak hatta dağ bayır gezip dolaşmak bile iyi gelebilir, hiçbi şey huzurdan önemli değil. Hala bazen rüyamda o hissi yaşıyorum, uyanınca şaşırıyorum etkisinin böyle devam etmesine. Bizim gibi çok var ve böyle yaşamak büyük oranda bizim seçimlerimizle/ kabiliyetimizle alakalı bile değil, iyi bi fırsat çıkana kadar kendini yeme.
0
kulaktan dolma biber
(13.12.21)
iş bulmadan iş bırakma. benzer maaşa başka işeler de bulursun ama evden olmayabilir, işin içine fiziksel başka yorgunluklar girer, vs vs..

yaşadığın durum genel ve çoğu insan aynı durumda emin ol buna, şuan bu zaanlara sabretmekten başka ne yapılabilir bilmiyorum ama iş bırakılmaz ona eminim.
0
foolrules
(13.12.21)
çok benzer durumdayız. ben önce son kalan izinlerimi kullanıp biraz dinlendim. sonra da iş buldum. 8-9 bin talep etmek yerine mevcut maaşınıza göre daha makul maaş talebinde bulunmanızı öneririm (5.5-6 gibi). tl erirken çok anlamlı bir miktar gibi gelmiyor olabilir ama hiçbir şey birden olmuyor. kendi değiştirebileceğiniz şeylere odaklanın bence. yeni bir şirket hem ortam değişikliği açısından iyi olur, hem de cv'nizde farklı bir tecrübe yazması açısından.
0
slow like honey
(13.12.21)
Daha 1.5 yıl olmuş, herkes iş hayatına atılınca ilk 3-4 sene çile çekiyor. Buna yapabilecek bir şeyin yok. Eğer gelecek vaad eden bir kariyerdeysen aynen devam et.

Ben olsam iş dışı hayatıma odaklanırım bu noktada. Yeni başlayan kimse 15 bin lirayla başlamıyor. İş işteyken bulunur.
0
roket adam
(13.12.21)
9 ay gurbette aylık 3000 liraya çalıştım. yeni mezun muhendisim. eylul ayının sonunda bulunduğum yerdeki işin biteceği anlaşılınca patron başka bir ildeki şantiyeye gitmemi söyledi. maaşı sordum, ocağa kadar aynı parayla çalışacağımı, ocakta elbet zam olacağını söyledi. zammı sordum. ne kadar maaş istiyorsun dedi, o zaman da daha asgari ucret zammı gundemde yok. 5500 dedim. sen ne kadar zam istediğinni farkında mısın dedi -2500 lira yani dasfdgfhgfdsfdgfh- evet dedim. sonra da biz o maaşı veremeyiz dedi. işten çıktım 2-3 gun once. şu anki gundeme bakıp ince ince guluyorum sadece. 5500 e evet deseymiş bile ben 1-2 ay sonra kafamı duvara vurmaya başlayacakmışım cunku bu asgari ucret ve dolar gundemiyle birlikte.

bunları neden anlattım, ben de aynı umitsizlikleri çekiyordum. hem de gurbette. şimdi hala çekiyorum. hem de işsiz bir şekilde. he çok salladığım söylenemez bu da benim yapım ayrı konu.

sana tavsiyem, eğer gurbette çalışmıyorsan, akşam çıkıp evine gelebiliyorsan yani, yaşadığın şehirde çalışıyorsan yeni bir iş bulana kadar dayan, en azından alacağın zammı bi gör. o zaman kadar bu ruh halini atlatmak için izin al. hava değişimi olsun.

allah yolunu açık etsin. guzel olur umarım her şey.
0
fyodor fyodorovic
(13.12.21)
valla benzer durumda insanları görmek çok saçma belki ama mutlu ediyor. en azından yalnız değilim diyorum. işten zaten çıkmam öyle bir düşüncem yok. kafa izni alsam diye düşünüyorum.

bir de canımı sıkan kız arkadaşım euro ile maaş alıyor. işe aşağı yukarı aynı zamanlarda başladığımızda ve euro en son atakları yapmaya başlamadığında benden biraz fazla alıyordu ama şu an fark o kadar yükseldi ki kendimi kötü hissetmeye başladım. bin fazla, iki bin fazla, üç bin fazla, x2 x3 diye diye gitti euro kuru yüzünden.

insan kendini kötü hissediyor hak verirsiniz ki, en yakın akranım da o sonuçta dolayısıyla kendimi kıyasladığım ilk insan da o. mesele onun benden fazla kazanması değil tabii ki bu arada asla, mesele aramızdaki farkın sürekli açılması ve bunun aslında onun yukarı çıkması değil benim aşağı inmemden kaynaklanması. yoksa keşke o yukarı çıksa ben yerimde saysam zerre gam yemem daha çok çabalar uğraşırım.
0
🌸ufockinwotm8
(13.12.21)
böyle kriz zamanları küçülmek iyidir. büyük kiralar vermeyin, küçük bir yere geçin ya da aile yanına veya ev arkadaşı. araba varsa küçültün, az yakanını alın. kuru temizleme, ev temizliği gibi masraflar varsa durdurun, kendiniz yapın. eşya alınacaksa 2. el bakın, pazarlık yapın, tamir edin. kıyafetleri diktirin. netflix'i iptal edin. amazon + spotify + netflix yılda 1000 lira tutuyor olabilir. 3-4 koldan tasarruf ve küçülmeyle elinizde kalan parayı artırıp onu da dolar bazlı birikime çevirin. her zaman düşüncem, elinden geleni yapıyorsan kendini rahat hissedersin ve başarılı da olursun. dünya ve ülkemiz ortalaması çok düşük, her konuda. biraz kafası çalışan ne yapsa başarılı olur.

bütçe ve actual çalışması yapın. giderlerinizi sizi yormayacak sayıda ana başlıklarda toplayın. sonra 1 yıllık bütçe yapın. her ay ne kadar plan var görün. sonra ay sonlarında yanlarına gerçekte ne olmuş yazın. planı aşanları kırmızıya boyayın. gelirinizden giderinizi çıkarın. net elinizde ne kalmış görün. sonra altına kredi kartı borcunuzu, hesaplardaki bakiyeleri yazın. bütçe - actual ile her ay olmayan masraflarınızı önceden görmüş olursunuz, sürpriz olmaz. örneğin diş temizliğine 3 ayda 1 500, eğitime altı ayda 2000 vereceksiniz, bunları o ay karşıladığınızda eksiye geçeceğinizi önceden bilmek, daha önceki aylarda hesabı sıkı tutmanızı sağlar. bütçe actual çalışması olmazsa, her ay gelen parayı harcayıp böyle dönemsel harcamalarda şok yaşarsınız, kredi kartına abanırsınız ve git gide borcunuz büyür.

ücretsiz izin almak, kafa dinlemek için dayanacağınız bir şeylerin olması lazım. birikim, aile vs. sizde var ki böyle rahatlıkla ücretsiz izinden bahsedebiliyorsunuz. imkan varsa tabii kullanın.

ben çok iyi kazanıyorum ama ben de yeni iş bakıyorum. her hafta 2-3 bazen daha fazla headhunter ulaşır bana. iş çok, ücretler de yükseliyor son zamanlarda. normalde kabul etmezdim ama son gelenle biraz ilgileneyim dedim. çok beğendim. bana iş yerinde verilen bir söz var, onu ertelemeye çalışıyorlar, o yüzden biraz da duygusal bir kararla şirketi cezalandırmak istiyorum. kolay lokma olmadığımı, verilen sözün tutulmamasının sonucu olduğunu görmelerini istiyorum. her insanın alternatifi vardır, yerine başkasını bulursun ama gerçekten öyle mi görsünler. milyonlarca lira zararla oturmazlarsa ben de bir şey bilmiyorum.
0
gabe h coud
(13.12.21)
27 yasindayim, asgari ucretin yarisindan az kazaniyorum, hala ogrenciligim devam ediyor ve bitirdikten sonra (iki yil icinde) ne yapabilecegime dair hicbir fikrim yok. ev arkadasi konusunda cok sansliydim, barinma isini ucuza hallettim diyebilirim. hicbir sosyal aktivitem yok, mercimek yiyip oturuyorum oyle.

"haline sukret" diye yazmadim, herkesin derdi kendine, baskasinin kotu yasamasi seni daha mutlu etmeyebilir ama yalniz degilsin onu bil en azindan. hepimiz degilse cogumuz ezilmis, aptal yerine konmus, umitsiz, caresiz, korkak... adina ne dersen. oyle hissediyoruz.
0
der meister
(13.12.21)
Once yuzde elli zammini alirsan sonra 8-9bini ya da fazlasini kendinden daha emin talep edersin. Yuzde elli az degil, bir sey ifade eder. Kolay gelsin.
0
dunal
(13.12.21)
aslinda senin durumunda kötü birsey yok gibi yani saglik, aile sorunlari gibi, ülkenin durumu kötü. bence biraz yürüyüs yap, hobi falan bul. moralini düzelt, is ara.
0
Ley
(13.12.21)
aynı durumdaydım istifa ettim 2 ay önce. işsizlik maaşı alıyorum 1.515 tl.sende istifa etsen işsizlik maaşı alırsın büyük ihtimalle şartları bir oku.. paran varsa bence istifa et, masraflarını kıs. huzurlu yaşa bir süre. sağlığından önemli değil. maaşın 8 binlira olsada değişen bir şey olmayacak yine yoksulsun.
0
ayseee
(13.12.21)
Asgari ucret aciklamasi sonrasi nasil hissediyorsunuz? Ben artik asgari ucretli bir calisanim :)))
0
🌸ufockinwotm8
(16.12.21)
(4)

basit bir basketbol sorusu

kibritsuyu
basketbolda top sürerken topun elden çıkması, yerden sekmesi ve tekrar ele gelmesi arasında kaç adım atılabiliyor?yani topun sekip tekrar ele gelmesini geciktirerek (mesela daha yüksekten sektirerek) daha fazla adım atılabiliyor mu?soruyu anlatabildim sanırım.
basketbolda top sürerken topun elden çıkması, yerden sekmesi ve tekrar ele gelmesi arasında kaç adım atılabiliyor?

yani topun sekip tekrar ele gelmesini geciktirerek (mesela daha yüksekten sektirerek) daha fazla adım atılabiliyor mu?

soruyu anlatabildim sanırım.
0
kibritsuyu
(08.12.21)
teoride evet ama pratikte hiçbir işe yaramaz. topu olduğu yerde yüksek sektirirseniz siz hareket edemezsiniz, adım atarsanız top geride kalır. açılı olarak yüksekten sektirirseniz normalden çok daha fazla hareket etmeniz lazım, e rakibin eli armut toplamayacağı için her hareketinizde topu kaptırırsınız muhtemelen.

top sektirildiği sürece problem yok, yani isterseniz yere sertçe vurun, top yere inene kadar (ve hatta indikten sonra) sahanın etrafında koşun... bunda problem yok ki. kural top eldeyken üç adım atmama üzerine kurulu, topu elinizde tutmuyorsanız istediğinizi yapabilirsiniz.
0
der meister
(08.12.21)
istediğin kadar atarsın
0
neverlose
(08.12.21)
yani rakibin üstünden sektirip geri alabilir miyim mesela? teorik soruyorum elbet, "o sırada rakip topu kapar" konu dışı.

karşımda rakip var, topu yere sertçe vurdum, top sekip, adamın tepesinden aşsa, ben de elimde top olmadan koşarak adamı geçip tekrar topu alıp sektirmeye devam edebiliyor muyum?
0
🌸kibritsuyu
(08.12.21)
top kafa hizasını aşarsa tekrar tutup topu süremezsin. geçtiği anda top sürme hakkın biter. ama topu 10 metre öteye tek elle fırlatıp arkasından koşabilirsin.

diye biliyorum.
0
ya ben lan neyse
(08.12.21)
(17)

Hayatınız boyunca sizce size kaç kere aşık oldular?

osssy
Ve yaşınız kaç?
Ve yaşınız kaç?
0
osssy
(06.12.21)
Sıfır.

30.
0
amateur
(06.12.21)
bir veya iki sanırım. yaşım 27. bazılarında kendi aptallığımdan dolayı da olsa her ilişkimde terk edildim ama, o açıdan ha hiç olmamış ha 20 olmuş çok umrumda değil, sonuç olarak hep enkaz hehe.
0
der meister
(06.12.21)
35 E.

iki diyorum.
0
chezidek
(06.12.21)
yakında 25 olacağım, zıffır :)
0
rose parks
(06.12.21)
3 diye biliyorum.
0
Bruce
(06.12.21)
İnsan böyle bi şeyden nasıl emin olur ki çok sanarsın hiçtir hiç sanarsın beştir falan.
0
kulaktan dolma biber
(06.12.21)
@kulaktan dolma biber: hocam insan anlar, öyle deme.
0
chezidek
(06.12.21)
Bildiğim 4.
3’ü karşılıklıydı.
Platonikleri ya da güzel arabayı görünce aşık olduğunu sananları saymadım :)

Yaş 37
0
gabe h coud
(07.12.21)
Böyle bir şeyi nasıl bilebiliriz ki? Kaç kişi aşkını itiraf etti dersek abidik gubidik tanışır tanışmaz aşık oldum diyen veya anonim yazan tipleri hiç hatırlamıyorum. Kadınların başına çok fazla bu tarz olay geliyor.
Ama zaten hayatımda olanlardan 13 tanesi söyledi bu zamana kadar, 7 tanesi sevgilimdi. Kendisi gelip söylemeyen ama benim tahmin ettiğim kişileri hesaba katmadım çünkü sağlıklı veri değil. Yaşım 26
0
eatpraylaw
(07.12.21)
19 yaşında iken biri aşık oldu onu da trafik kazasında kaybettim.
0
cilekli pasta
(07.12.21)
benim bildiğim 4.
yaş 27
0
epleindebisous
(07.12.21)
soru sizden hoşlandı, size açıldı, sizi beğendi, sizi çok çekici buldu, sizle sevişti değil arkadaşlar. hata payı olur muhakkak ama genel olarak anlaşılan bir şey bu bana kalırsa.
0
🌸osssy
(07.12.21)
2. 30 kıymetleri bilinemedi tabi aşık olduklarında da 20 lerdeydim
0
vasilias
(07.12.21)
0 yazıyla sıfır.

32 E.
0
put it in your appropriate place
(07.12.21)
Karsı taraftan emin olamayız bence ama 3 olabilir.
27 E
Çünkü çoğu zaman kendimden bile emin olamıyorum.
0
ananiyimioguz
(07.12.21)
33, bildiğim kadarıyla 2. ben de 3 kere aşık oldum.
0
reanarchy
(09.12.21)
En doğru yorumu dolma biber yapmış ama tik atılmamış.

Ben de aynı şeyi söyleyecektim.
0
Avoiding The Puddle
(10.12.21)
(11)

yemeksepeti size yükleme yapmış mı

bugungityaringel
sözlükteki başlıkta hesabına 750tl, 500tl falan yüklenenler var. 10 senelik üyeyim bir halt yüklememişler. sizde durum nedir?
sözlükteki başlıkta hesabına 750tl, 500tl falan yüklenenler var. 10 senelik üyeyim bir halt yüklememişler. sizde durum nedir?
0
bugungityaringel
(03.12.21)
Bende sadece 20TL'lik kupon var.

edit : 10+ sene.
0
kimlanbu
(03.12.21)
Banabide 10tl, yemeksepeti cüzdand 200tl, online ödemede geçerli cüzdan haricinde de 20tl yüklemişler bana. neye göre yükledikleri hakkında en ufak bir fikrim yok. ben de 10 yıllık zümrüt üyeyim.
0
solitude ov the lonliest star
(03.12.21)
Zumrut mu elmas mi daha buyuk bilmiyorum ama elmas uyeymisim. 10+ sene, 38 bin puana ragmen bir sey yuklememisler.
0
hlot
(03.12.21)
yok ya bir kuruş gelmedi. zümrüt, platinyum, altın üyelik vs. ona hiç dikkat etmedim ama 8-10 yıldır çok sık kullanırım, bayağı para kazandırmışımdır.
0
der meister
(03.12.21)
Baktım şimdi:
0 TL
Zümrüt Üye
5+ senedir Yemeksepeti üyesi

Uygulamayı kaldırıp hesabımı da sil(dir)meyi düşünüyordum. Giderken bir pizzalarını yiyeydik iyiydi.
0
ganbatte
(03.12.21)
ben demek ki benim verilerim çalınanlar arasında değil o yüzden yükleme yok diye seviniyorum :).
0
Phoebe
(03.12.21)
kimlanbu +1

20 tl kupon
0
gabe h coud
(03.12.21)
elmas üyeyim (10+ yıl) 143,766 puanım var zırnık koklatmamışlar.
0
amour fou
(03.12.21)
Ben de neredeyse 10 yıllık üyeyim. Ara ara kullanırım. 20TL yüklemişler. Neye göre anlamadım. Harcamalarımıza göre mi yoksa çalınan bilgilerimizin boyutuna göre bir özür mü?
0
ananiyimioguz
(03.12.21)
Bir 20TL, bir 25TL yüklemişler. Daha önce de bir süre kullanmayınca 20TL falan yüklüyorlardı.
0
inheritance
(03.12.21)
Yapmadılar /(
0
zimbirik
(03.12.21)
(20)

Hayattaki en güzel ve en kötü zamanlarınız

dissendium
Hayattaki en güzel ve en kötü zamanlarınız nasıldı?
Hayattaki en güzel ve en kötü zamanlarınız nasıldı?
0
dissendium
(01.12.21)
En güzel zamanlarım üniversitedeki zamanlarım.
En kötüleri ise lisenin ilk yılı, ortaokul falan
0
zimbirik
(01.12.21)
31 yaşındayım, genel olarak her senem bir öncekinden daha iyi oluyor gibi hissediyorum o yüzden çok geçmiş özlemi çekmiyorum.

ama 2016 (26-27 yaşlarındayım) tam young wild and free olduğum zamanlardı, o sene baya güzeldi. 4-5 kere tatile gitmiştim, çok geziyordum, tam bir single'dım, paso macera idi yani.

en kötü günüm de kız kardeşim bilinmeyen bir enfeksiyondan hastaneye düşmüştü 2017'de, onun yanında refakatçiydim. o geceki kadar kötü hissettiğim bir gün daha olmamıştı, hastalık işi çok zor (sonra iyileşti neyse ki) dönemsel olarak bakarsak lise son zamanlar - üni ilk zamanlar olabilir herhalde.
0
roket adam
(01.12.21)
En kotu: Ailemle senelerdir kus kaldik + calistigim sirket batti, tazminatsiz issiz kaldim + Depresyon + Siddete meyilli bir sosyopat/manipulatorden ayrildim, kendisi mail ve sosyal medya hesaplarima sizip arkadaslarimin %50si ile arami bozdu, toparlamak yillar aldi + 1 sene boyunca kesintisiz her gece kabus gordum, fibromiyalji ile aylarca bogustum.

En iyi: Yuksek prestijli projelerde comez bir muhendis olarak all-star takimi gibi bir muhendis ekibi ile calistim + Muhtesem eglenceli iliskilerim oldu, kendimi ve hayattan ne istedigimi kesfettim + maasim yuzunden arkadas ortamimda fabrikator olarak anildim. Iyi kazandim, basarili yatirim yaptim, kendi evimi kendim aldim.
0
cleric
(01.12.21)
en guzel zamanlarim mezun olduktan sonraki calismadigim donemdi. vaktim coktu kendimle ugrasiyordum ve cok uzun seyahatler yapabiliyordum. is hayatina girince yaslandim gibi hissediyorum
0
ala09
(01.12.21)
En iyisi:üniversitede Erasmus dönemi ve mezun olduktan sonraki 2 3 seneydi. Çok kazanmıyordum ama çok da yorulmamıştım. Sabahlara kadar içip sabah işe gidebiliyordum. Çok eğlendim, gezdim, takıldım.

En kötüsü: yok heralde ya, en kötüsünde bile şükür seviyesindeyim şuan geri dönüp baktığımda.
0
kismisolungac
(01.12.21)
Üniversite 3. sınıf (2016) ile geçtiğimiz yıl arası çok kötüydü. Ailevi çok büyük sıkıntılarım oldu ve toksik ortamdan kurtulacak ekonomik ve psikolojik gücüm yoktu. Uzun süreler ilaç tedavisi görmek zorunda kaldım. 2020 yılında da o zor zamanlara dayanmamı sağlayan yegane canlı vefat etti. Ardından haftalarca yemek yemedim ve tekrar ilaç kullanmaya başladım. 8 ay toparlayamadım. Geçtiğimiz ocaktan beridir bir miktar daha iyi gidiyor her şey en azından altından kalkamayacağım zorluklarla karşı karşıya kalmıyorum diyebilirim.

En güzel zamanlar da lise 3-4'tü sanırım o zamanlar farkında değildim ama.. Güzel olmasının sebebi de dümdüz normal bir lise hayaatı olması dsngjsd klasik okula gidiyodum arada arkadaşlarla okey oynamaya falan giderdik, bu.
0
eatpraylaw
(01.12.21)
en kötü zamanım son 1,5 sene, 2020 haziran'dan itibaren devam ediyor.
en güzel zamanlarım 13-16 arasıydı. bol bol geziyordum, konfor alanımdan çıkmıştım, daha önce yapmadığım şeyleri denemiştim.
0
Bruce
(01.12.21)
En güzel zamanım hazırlığı bitirdiğim seneki yaz tatili idi. Sıfır stres, Londra’da yaşam, gezmeler, yemeler hey gidiii.
En kötü zamanlarım da 15 ay süre evliliğimin ikinci yarısı. Esir hayatı, hakaret, küfür… Allah belalarını versin eşim ve ailesi hayatımı mahvettiler.
0
cilekli pasta
(01.12.21)
En güzel; üniversite zamanları ve tatil zamanlarım.
En kötü; şu zamanlarım.
0
mutekebbir
(01.12.21)
en kötü zamanım; 1991-2000 yılları arası 9 yıl. dünya üzerinde cehennemi yaşadım. bilen vardır belki, babam boşanıyor, bize anneniz öldü diyor, üvey anne geliyor ve o 9 yılın büyük kısmı fiziksel ve psikolojik işkence. ondan sonraki en kötü zamanım da geçen sene eski kız arkadaşımdan ayrıldıktan sonraki aylar.

en güzel zamanlarım, 2000-2007 arası. lisenin bir kısmında özgürlüğün tadını ilk kez çıkaran bir genç, sonra da üniversite yılları. ve aralıksız devrimler, hehe. şimdi aklıma geldi, üniversitede sürekli yanımda oturan bir kız vardı, her yer boş da olsa yanıma gelirdi. inanılmaz güzel bir kız, yani nasıl anlatılır böyle bir güzellik ve benden hoşlanıyor. alala. ben buna inanamıyorum. benden neden hoşlansın diyorum. arkadaşlar araya giriyor, kafama kafama vuruyor da anca farkına varıyorum. keşke şimdiki aklım o zamanlar olsaydı. o kız zengin, ilişkiyi sürdüremem, istediği yerlere gidemem diye uzaklaşmıştım. ah be!

neyse devam edeyim. üniversiteyi burslu okudum, yurt olarak bize denize sıfır apart villa kiraladılar. 4 kişiye 1 villa. ben de şehirde yaşayan 3 burslu eleman bulup benim villaya kaydını yaptırdım ve tek başıma yaşadım orada. her odada birer gün yatardım. haftada 2 kere temizlik gelirdi hepsini değiştirirdi :)) villaların arasındaki boşluğa gece masaları çıkarıp lan'dan cs atardık max kişiyle 16 mi 32 mi neydi. subwoofer almıştım paraya kıyıp, 6'nın 1'i awp miydi, sniper, çaaaat diye yankılanırdı gecenin 3'ünde adamın kaşının ortasında açtığım delikte. o zaman da nickim douchebag'di cs'de. sonra ben arkadaş ağırlamayı çok severim, villamda tabii 4 kişilik mutfak var, balkona büyükçe masa kurar haftasonları arkadaşları kahvaltıya davet ederdim. mal bulmuş mağribi gibi gelirlerdi. e bu para nerden geliyor? onu da yine onların üzerinden kazanırdım :) limitsiz 100 mbit internetimiz var, film download edip cdlere yazardım ve arkadaşlara kiralardım. cd kiralama 500 bin tl, satın alırsan 1,5 milyondu hatırladığım kadarıyla. herkes satın alırdı, arşivciler, sonra birbirine verirdi, bana kazık attığını zannediyor :) olsun bana maliyeti 100 bin tl. (paradan sıfırlar atılmadığı zamanlar, tey tey) zaten cd 2 kere el değiştirse 3. kişide çiziklerden çalışmaz.

villa kat kaloriferiyle çalışıyor. her villaya aylık 250 lt motorin veriyorlar deposuna. kış aylarında 4 kişilikler yakıtı bitirip bana gelirdi. hortumla çekip taksim ederdim :) beni çok sevdiler, ben de onları çok sevdim, canım arkadaşlarım. çoğuyla hala görüşürüz. burası yalan. birazıyla hala görüşürüz :)
0
gabe h coud
(01.12.21)
üni iyidir
sonra kötü genelde
0
duyurukullanıcısı
(01.12.21)
en güzel zaman: bu yıl diğerlerinden farklı olarak müthişti diyebileceğim bir yıl yok.
en kötü: 2015(lise3) istemediğim bir sınıfta sevmediğim insanlarla beraber okumak zorundaydım ve o sene bitsin diye günleri saydım. Daha sonra, üniversitenin ikinci senesi olan 2018'in ilk yarısı. Çok sevdiğim bir ilişki bitmişti, sevdiğim bir şehirde yalnız başıma keyifsiz bir yaşam sürdüm.
0
biravekahve
(01.12.21)
2019'un son 3 ayı.

Hem planlı programlı hem spontane gelişen bir süreç geçmişti. Epey keyif aldığım bir dönem olmuştu.

En kötü zamanım sanırım ne kadar mal biriyim dediğim lise yılları.
0
put it in your appropriate place
(01.12.21)
En guzel yillar aslinda cok zor gecen ama umutlarimin oldugu yillar. Universitede son yilim.

En kotu işte o umutlarin bittigi, hayatin o kadar da guzel olmadigini anladigim 25 30 arasi. Yeni is, yeni ortam, evlilik.

Simdilerde yeni hayaller bulmaya calisiyorum.

Pekcoklarina gore ozenilecek bi hayatim var ama Hayat genel anlamda zor.
0
halk
(01.12.21)
en guzel zamanlarim lisenin son iki yili ve universiteye "gercekten" basladigim ilk iki sene, 2010-2012 ve 2017-2019 araliklari diyebilirim.

en kotu ikincisi 2013-14. major depresyon, fiziksel sakatlik, saglik sorunlari vs. tamamen bas asagi gittigim ve az kalsin kendimi oldurdugum bir donemdi.

su an yasadigim en kotu donemde oldugumu dusunuyorum. kendimi oldurmek niyetim yok bu sefer, nasil desem daha olgun ve yetiskin acisi hissediyorum, biraz daha fazla basa cikabiliyorum ama icten ice daha yikici bu. soyle soyleyeyim o zaman 100 uzerinden 10'dum ama o yasta bunu tolere edebiliyordum. o zaman bu kabul edilebilirdi. simdi 100 uzerinden 15'im ama 30 altindaki adamin ne esi, ne isi, ne dostu, ne duzgun yasantisi olabilir iste oyle dusun. "her sey kotu gidiyor oyleyse gebereyim" dedirtmeyen ama yasama sevincini alan, direncini kiran turden.
0
der meister
(01.12.21)
en güzel: orta son, lise 1, işe başlangıç ilk 3 sene

en kötü: ünv., işsizlik dönemi - iş başlangıç arası

güzel zamanlarda umut vardı, enerji vardı, planlar vardı. kötü zamanlarda tam tersi.
0
ya ben lan neyse
(01.12.21)
sanırım en guzel yıllarım ilkokul ve orta ikiye kadarki süre. sonra hayatım hiç güzel olmadı. geçen yıl babamı kaybettiğimden beri yokuş aşağı gidiyorum. ilaçlar kullanıyorum ama onu dusunmediğim bir an bile yok. ölmeyi o kadar istiyorum ki anlatmam mumkun değil. o an gelene kadar ölü gibi yasayacagım sanırım.
0
suyin
(02.12.21)
en kötü yıllarım üniversite
en güzel yıllarım son 3 senem
0
hopp
(02.12.21)
Son 2 sene sanırım hem en kötü hem de en güzel zamanımdı. Daha kötü günler yaşadım ama bu kadar ağır depresyonda olmadım hiç. En güzel aynı zamanda çünkü bana anne diyen biri oldu hayatımda ve o büyüyor, görüyorum. Her ne kadar kötü bir anne olsam da...
0
curukturpkokusu
(02.12.21)
Bir dönem çok disiplinli, zihinsel ve bedensel en üst seviyede güçlü olduğum bir dönemdi. Sabah koşu, sonra kütüphane sonra akşam yüzme. Müthişti müthiş. Temizlik, yemek, para işleri, insanlar, hiçbiri ile ilgilenmem gerekmiyordu. Eşyalarım da en iyisinden ve birkaç taneydi. Bilgisayar örneğin, ya da kış için koşu montu. Her şeyin az ve öz olduğu fakat kendim de dahil her şeyden üst düzey verimlilik aldığım bir dönemdi. Çok özlüyorum. Sonraki zamanlarım hep vasati.
0
velvetmorning
(02.12.21)
(4)

hani marjinal bizdik'in ingilizcesi

rewlack
doğrudan referanslı şekilde paylaşacağım,o yüzden başka türlüsünü değil de tam olarak bu söylemi nasıl çevirmeliyim? teşekkürler.
doğrudan referanslı şekilde paylaşacağım,
o yüzden başka türlüsünü değil de tam olarak bu söylemi nasıl çevirmeliyim?

teşekkürler.
0
rewlack
(30.11.21)
Arent we supposed to be the marginal ones?
0
floydian
(30.11.21)
"And we were the marginal ones?"
0
der meister
(30.11.21)
Anlamadim. Ingilizcede marginal'in anlam olarak turkcede kullanilan marjinal'le alakasi yok ki. Baska bir kelime olmasi lazim.
0
hot potato
(30.11.21)
@hot potato,
ne kastettiğini anlamakla birlikte, kelimenin ingilizce ve türkçede aynı anlamı taşıdığına inanıyorum. garip yerlerde duya duya kelimeye yabancılaştık bence.
*belki marginalised falan denebilir ama o da başka mesafe koyuyor gibi.
0
🌸rewlack
(01.12.21)
(10)

sizce en iyi oyuncu ve gosterdigi en iyi performans?

buenosdias
acip acip su videonun basini izliyorum. gercekten hayran kaldim. https://www.youtube.com/watch?v=yf3TVS-yEuobi de su var.https://www.youtube.com/watch?v=wM6exo00T5Isizin icin en iyi oyuncu ve en iyi performans gosterdigi film/sahne hangisiydi?
acip acip su videonun basini izliyorum. gercekten hayran kaldim.

www.youtube.com

bi de su var.
www.youtube.com

sizin icin en iyi oyuncu ve en iyi performans gosterdigi film/sahne hangisiydi?
0
buenosdias
(30.11.21)
çok var ama aklıma ilk gelen
martin freeman'ın sherlock'ta; sherlock'un ölmediğini kanlı canlı yanında görünce verdiği ilk andaki tepki.. ayrıca basit gibi görünse de çok iyi yazılmış bi sahne.

bi de iyi performansı ekranda anlamak çok zor, sahnede canlı görmek lazım.
yakın zamanda oedipus'ta iokasteyi oynayan Marieke Heebniki gördüm mesela, vay dedim bu ne.
0
rewlack
(30.11.21)
şu videonun altındaki yorumdan çok etkilenmiştim:

www.youtube.com

''This is a classic. Actors could learn from that cat. That’s the perfect combination of skittishness, indecisiveness and disbelief, followed by disappointment and dejection in less than a minute.''

ama benim için şov limonata'daki bu sahnedir:

www.youtube.com
0
onemoremile
(30.11.21)
tom hanks - cast away, forrest gump, saving private ryan

bunlardan birini veya sahnesini seçmek diğerlerine haksızlık. %100 o rolde adam, inanılır şey değil.

başka oyuncular genelde hep kendini oynar, film ona göre şekillenir. mesela Kristen Stewart, Lady Diana'yı bile nevrotik, elini nereye koyacağını bilmeyen biri olarak, yani kendini oynayarak sunmuş. spencer filmi bittiğinde, bu neydi şimdi dedik arkadaşımla. mesela ryan reynolds. hep aynı karakteri oynar, filmler ve setler değişir adamın çevresinde, tom hanks gibi karaktere bürünen ve sırıtmayan çok nadir oyuncu var. mesela kevin spacey, yazık ettiler adama :( , joaquin phoenix, viggo mortensen, adrien brody, sean bean, mads mikkelsen, cillian murphy, rami malek gibi.
0
gabe h coud
(30.11.21)
Yüzlerce var.

Mesela; www.youtube.com
0
alfred
(30.11.21)
Once upon a time in Hollywood filminde leonardi Dicaprio'nun sahnesini çok severim ama en iyi aktör ve performans çok fazla var;
youtu.be
0
logisticsmanager
(30.11.21)
duyurukullanıcısı
(30.11.21)
en iyi diyemem oyle bir iddiam yok, pek film kulturum yok ama mar adentro'da javier bardem abim oyle oynamis ki cocuk gibi aglamistim.
0
der meister
(30.11.21)
Son zamanlarda aklımda kalan The Danish Girl filminde Eddie Redmayne'nin cıbıldak iken cinsel organını saklamaya çalıştığı sahne büyük oyunculuk örneği bana kalırsa.

Edward Norton'un komple Fight Club'daki oyunculuğu keza. Özellikle kendini dövdüğü sahne. Hatta aynı filmde Brad Pitt'in tiradları.

Inglorious Basterds'da Hans Landa'yı canlandıran Christoph Waltz mesela harika bir oyunculuk her sahnesinde.

Ama performans dersek sadece bunları düşünemeyiz. Bazı oyunculuklar fiziksel performans da gerektiriyor. Mesela The Matrix'te Keanu Reeves'in öyle muhteşem bir tiradı rol kesmesi vs yok ancak martial arts konusunda bir Hollywood yıldızının gelebileceği son noktaydı kendisi aynı şekilde Laurance Fishburne'nin Morpheus performansı.
0
bana kedicik derdi
(30.11.21)
ilk aklıma gelen Samuel L. Jackson hamburger sahnesi
0
bahçedekisandal
(30.11.21)
şu analizi izlemeni tavsiye ederim:

Westworld: What Makes Anthony Hopkins Great
www.youtube.com
0
orpheus
(30.11.21)
(6)

Yabancıların sorduğu Türkiye'de ne oluyor sorusuna nasıl cevap verebilirim?

tuborg yesili
tıkanıyorum ne desem bilemiyorum hiç bilmeyen birine nasıl anlatabilirsiniz ki?
tıkanıyorum ne desem bilemiyorum hiç bilmeyen birine nasıl anlatabilirsiniz ki?
0
tuborg yesili
(23.11.21)
Venezuela gibi oluyoruz de anlarlar.
0
Kaleci Saçlı Forvet
(23.11.21)
Reisimiz bisey deniyor denebilir
0
exlibris
(23.11.21)
Bir doviz krizi (currency crisis) var. Gereksiz mi gereksiz. Para birimini desteklemeyerek degerini dusuruyorlar.
0
dunal
(24.11.21)
Kacamiyorduk su ulkeden, ülkeden gitsek de asla kacamiyorduk.

"Lira her gün değer kaybediyor ve kaybetmeye devam edecek. Bu durum enflasyonu körüklüyor. Ekonomistler de devletin bu süreci yanlis yonettigini soyluyor. Nereye gittigini bilmiyorum. Ön görülecek bir sey yok. Sonucta her sey yukaridan, ani ve plansiz yonetiliyor."

Böyle söylüyorum.
0
buf-e kür
(24.11.21)
istediğin kadar anlat tuborg, vallahi anlamıyorlar :) çok yakın bir arkadaşıma yıllardır bu tip konuları hep anlatırım, kızcağızın tepkisi "nasıl yaaa"nın ötesine geçemiyor. konsepte çok uzak çünkü. para değer kaybediyor, enflasyon, islamcı hükümet, para politikası kurulu toplantısı vs... hiçbirine anlam veremiyor. en sonunda BUGÜNKÜ efsanevi dalgalanmayı anlattığımda "ihtiyacın olursa çekinme söyle, €20-30 benim için bi şey değil ama senin çok işine yarayabilir gibi duruyor" dedi jkdfjdjfdkf, sanırım "ya bi sus artık senin ekonomini dinlemeye mi geldik dünyaya" mesajıydı bu.

hükümet yüzünden yatırımcılar için güvenli bir ortam yok filan deyip geç yani, özellikle ilgilenen birisi olursa detay verirsin ama yok "niye paranız değer kaybediyor?" derlerse kısa özet geç. sen detay versen de anlamayacaklar çünkü. maaşını euro veya dolarla alan, 10 yıldır satın aldığı ürünün fiyatı bu süreçte taş çatlasa %10-12 oynamış birine enflasyon, paranın dolar karşısında değer kaybetmesi vs. hiçbir anlam ifade etmiyor, bilmiyorlar.
0
der meister
(24.11.21)
devalüasyon oluyor ama devlet tüm yayın organlarını kontrol ettiği için haberi bile yapılamıyor diyebilirsin.
0
sir gawain
(24.11.21)
(5)

Yalnız kalmak ve eski sevgiliyi çok özlemek.

jonas
Merhaba. Ön bilgi;- 1.5 yıllık bir ilişkiydi.- Şu an ayrılalı 4.5 ay oldu. Bitmiş bir ilişki, yeniden başlama ihtimalimiz sıfır.- Bu benim için "sıradan" bir ilişki değildi. Hayatımın en keyif aldığım, bir kadını en çok sevebildiğim ilişkim buydu.Ayrılık sonrasındaki süreçte başarısız sonuçlanan baz
Merhaba. Ön bilgi;

- 1.5 yıllık bir ilişkiydi.
- Şu an ayrılalı 4.5 ay oldu. Bitmiş bir ilişki, yeniden başlama ihtimalimiz sıfır.
- Bu benim için "sıradan" bir ilişki değildi. Hayatımın en keyif aldığım, bir kadını en çok sevebildiğim ilişkim buydu.

Ayrılık sonrasındaki süreçte başarısız sonuçlanan bazı denemelerin ardından, yeni insan tanıma hevesimi de bıraktım bir süredir. Kimle tanışsam, onunla olduğu gibi o sıcak hisler olmuyor, gelmiyor. Ve bugünlerde yalnızlığıma yüzleşiyorum, onu gerçekten özlüyorum.

Bu tip durumlarda "Kendine meşgaleler yarat, kafanı dağıt" gibi şeyler denir mesela. Arkadaşlarımla görüşüyorum; tek başıma kalınca anında kendisi yeniden aklıma düşüyor. Film/dizi izliyorum; bittiği anda yeniden aklıma düşüyor, izlerken de bazı sahneleri beynim "biz" ile özdeşleştiriyor, öyle de aklıma düşmeyi ihmal etmiyor. Spor yapıyorum; sporum bitince yine aklımda. Gece uykuya dalıyorum; rüyalarıma giriyor.

Sizce hayatınızın en iyi ilişkisi diyeceğiniz türde bir ilişkiden çıktıktan sonra, 4.5 ayda bu ruh halinin devam etmesi normal mi? Toparlamak için henüz erken mi yani, ben mi aceleciyim? Bu şekilde daha ne kadar devam edecek diye endişeleniyorum artık, bu duygu gerçekten iyi hissettirmiyor bana şu an.

Bu psikolojime iyi gelecek türde önerileriniz var mıdır acaba?
0
jonas
(23.11.21)
4,5 ay bence az. Sizin için bir şey ifade etmediği anda biter diye düşünüyorum. Bu da bence en az ilişki süresi kadar olabilir.
0
dissendium
(23.11.21)
Fotoğraf varsa sil. Stalk yapıyorsan bunu bırak. Her yerden engelle mesela. Zamanla azalarak bitecek.
0
adwokat
(23.11.21)
zamanla geçecek merak etme.
şimdilik öyle biraz canın acıyabilir ama böyle bu işler.
0
alt4y
(23.11.21)
benim bir yillik dolu dolu iliski sonrasinda kendime gelmem uc sene filan suruyor ya. olur oyle, 4.5 ay cok degil, zamanla azalir.
0
der meister
(23.11.21)
dostum bende şimdi yeni ayrıldım. Bu arada sana geçmiş olsun. Zamana bırak hiç bişey yapma aynı şekilde hayatına devam et zaman geçtikce unutucaksın. www.youtube.com bu şarkı sana gelsin anlarsın agam
0
Efespilsen
(27.11.21)
(18)

Sabaha kadar hiç uyuyamayan yatakta dönüp durup ise yada okula gittiniz mi?

sonhakan
...
...
0
sonhakan
(20.11.21)
Gitmedim. Kafayı koydum mu uyuyayan biriyim.
0
Amaranta ursula
(20.11.21)
Valla ben de genelde kafayi koydugum gibi yatan biri olmama ragmen uyuyamayip gittigim oldu.
0
j r r tolkien hayrani
(20.11.21)
Çok gittim ve hep o gün bayağı kötü geçti. Uyuyamadığımda temiz hava almak iyi geliyor. Camı açıp odayı havalandırın ya da direkt balkona çıkın bir süre.
0
anarsika
(20.11.21)
çooook. şu ana kadar cevap veren duyurucuların aksine ben de ASLA uyuyamam, kafayı resetleyip "uyku vaktinde uyunur, yat gitsin!" deme becerim yok. deli gibi düşünür dururum, hiçbir şey olmasa bile. ertesi günün çok rahat, keyifli geçmesini mi bekliyorum? inan o zaman da "hemen uyuyayım ki yarına enerjik, uykumu almış olarak uyanayım!" düşünceleriyle strese sokarım kendimi, saatlerce uyuyamam. yok eğer zaten canım sıkkınsa filan geçmiş olsun...

şimdilik hem okul hem de iş açısından saatlerim rahat olduğu için tolere edebiliyorum ama normal şartlarda müthiş bir kronik uyku problemine yol açardı bu, öldürsen de 10 saat güneş altında koştursan da ben yatağa girince uyuyamıyorum, en az 1-2 saat lazım.
0
der meister
(20.11.21)
gittim ama gonul isi degildi baska stres (okul veya is)
0
hot potato
(20.11.21)
çok başıma gelmiştir.
0
theseachange
(20.11.21)
hayatımın özetini yazmışsın :D çok sık yaptığım bi aktivite diyeyim hatta :D
0
e mice
(20.11.21)
cok iyi uyurum muthis hizli uyuma anilarim vardir hatta ama benim de dusunmekten uyuyamayarak ise/okula gittigim cok olmustur.
0
in vino veritas
(20.11.21)
O kadar çok oldu ki... Genel sebep anksiyete. Üniversite 3. sınıf birinci dönem uyku düzenim tamamen alt üst oldu. Gece neredeyse hiç uyuyamıyordum. Sabah 6-7 gibi yatıp 2-3 saat uyuyup derse gidiyordum. Haftasonları 15 saat uyuduğum oluyordu. 3.5 saatlik ceza özel sınavına sabah sadece 75 dakika uyuyarak girdiğimden sınavda uyuyakalmışım. Görevli asistan uyandırdı. Bir sınava da yarım saat kala uyanıp ucu ucuna yetişmiştim.
İyi tarafından bakarsak gece uyuyamadığımdan ders çalışıyordum. Notlarım beklenmedik bir şekilde yükselmişti. Bir de bunun üstüne 3 ayda 50 roman okumuştum.
0
ganbatte
(20.11.21)
Uyku cok abartiliyor, senelerdir sabah 5te uyuyup 6da kalkip ise gidiyorum. O 1 saat de beyin dayanamadigi icin oluyor. Uyumadan da cok gittim.

Benim 3ten once uyudugum cok nadirdir.
0
divit
(20.11.21)
Uyku sorunu yaşayan biriyim, hep yaşıyorum dediğiniz durumu. Hatta KPSS sınavı iki aşamalı ya, bir hafta arayla gky ve alan sınavları oluyor ya, o bir hafta hiç uyuyamadım. Gözlerim kıpkırmızı ve beynim zıngırdıyordu.
0
Hallegadola
(20.11.21)
Sıfır uyku ile gittiğim birkaç kez oldu. Bunun dışında maksimum 1-2 saatlik uykularla gitmek rutinim gibi bir şeydi bir zamanlar. Senelerce çok ciddi uyku problemi yaşadım. Hala da hiçbir zaman yatağa girer girmez uyuyan biri değilim ama yatağa erken girip 3-4 saat işkence çektirmiyorum artık kendime. Ara ara melatonin kullanıyorum ve bu hayatta beni uyutabilen tek şey o oldu.
0
ms brownstone
(20.11.21)
Hiç gitmedim. Hayatı o kadar ciddiye almıyorum.
0
dissendium
(20.11.21)
Son bir aydır o şekilde gidiyorum desem abartmış olmam. Gidiliyor yani.
0
obsesif kadin
(22.11.21)
çok gittim gidiyorum, özellikle son 4-5 senedir, çocuğum olduğundan beri gecede 3 saat uyuyabilirsem 3 gün uyumuşum gibi geliyor çünkü çoğu gece yatağa yatsam bile kızım bir türlü uyumadığı için ben de uyuyamadan gidiyorum.
0
kakamelsokoban
(22.11.21)
Çok gittim. O gün bir şekilde geçiyor ama bir sonraki gün için erken yatıp uyumak lazım.
0
SiyamkedisiZorro
(22.11.21)
O tarz durumlarda genelde rapor/izin alip gun icinde uyuyorum.
0
cleric
(22.11.21)
benim rutinim böyle.
0
spivak
(24.11.21)
(10)

Yılbaşında ne yapackasiniz veya ne yapmayı istiyorsunuz?

stavro
Sb
Sb
0
stavro
(18.11.21)
Arkadaş grubuyla köy evine kapanıp party hard. İşalla kar yağar...
0
Bruce
(18.11.21)
Geçen yıl ile aynı olur. Pizza yaparım, 1 kilo mandalina bir de film.
0
Amaranta ursula
(18.11.21)
Ailemle evde vakit geçiririm. Doğum günü, yılbaşı bu tarz günlere hiç anlam yükleyemiyorum. Evde sakin sakin takılmak güzel.
0
Josephine.
(18.11.21)
bir planım yok, muhtemelen hiçbir şey yapmam. herhangi bir şey yapmak da istemiyorum.
0
der meister
(18.11.21)
Kız arkadaşımla buluşuyorum. Hediyeleşiyoruz. Geziyoruz. Evlere dağıldıktan sonra da evde kuru yemiş çay, kola. Alkol kullanmıyorum. Böyle geçer.

New York gibi şehirlerde yeni yıla girmek istiyorum bir kez ama maalesef dolar... ¯\_(ツ)_/¯
0
dissendium
(18.11.21)
Şu anki tek umudum yetiştirmem gereken iş çıkmaması.
0
peki madem
(18.11.21)
Valla ne yapacagimi bilmiyorum, vakit yaklastikca biseyler belli olur. Su an oldukca erken cunku oyle plan yapmak icin. Yapmak istedigim ozel bisey de yok.
0
j r r tolkien hayrani
(18.11.21)
erken yatarım sabah MadRun oluyor. bütün yıl motosiklet üstünde geçsin hesaabı.
0
onemoremile
(19.11.21)
Çocuklarımızın da yaşıt olduğu bir arkadaşımız var, ya onlara gideriz, ya da onlar bize gelir. İnşallah tabii, geçen sene yalan oldu.
0
SiyamkedisiZorro
(19.11.21)
ya annemler ya da eşimin ailesi ile beraber geçireceğiz gibi.şuanlık halen muallakta.
0
drako
(19.11.21)
(8)

abilerim ablalarım, bu depresyon geçiyor mu? (27 yaş)

der meister
şu sıralar hayatımın baştan aşağı değiştiğini hissediyorum.eşeklik sebepli okulu henüz bitiremedim. bitirsem de bir bok olacağımdan değil ama diplomam olsun, onca sene emek verdim diye okuyorum. hayatta kalacak kadar kazanıyorum ufak tefek işlerle, yani öğrenci için fena değil işte, ötesine geçmez.b
şu sıralar hayatımın baştan aşağı değiştiğini hissediyorum.

eşeklik sebepli okulu henüz bitiremedim. bitirsem de bir bok olacağımdan değil ama diplomam olsun, onca sene emek verdim diye okuyorum. hayatta kalacak kadar kazanıyorum ufak tefek işlerle, yani öğrenci için fena değil işte, ötesine geçmez.

bütün arkadaşlarım, hatta eski kız arkadaşım filan bile hep kaçtı gitti. kimi başka yere taşındı, kimi iş buldu, kimi evlenip üstüne çocuk yaptı vs...

burada yaşadığım duygu aslında "millet hayatını yoluna soktu ben kaldım" değil; muhtemelen onların başı benimkinden daha fazla ağrıyor. sorun o değil. ben zaten şu an imkanım olsa bile evlenmem, çocuk istemem.

benim hissettiğim daha ziyade yalnızlık. sosyal anlamda aynı noktada buluşabileceğim KİMSE yok gibi hissediyorum. bir tarafıma bakıyorum gençliğinin başında, hayalleri olan sınıf arkadaşlarım. diğer tarafıma bakıyorum iş-güç edinmiş, gününün 10-11 saati sorumlulukla geçen insanlar.

ben tam ortadayım. ne genç gibi yaşayacak enerjim/imkânım var ne de "tam zamanlı yetişkin" olacak durumum. insanlarla tanışsam bile artık sıkıldığımı fark ettim, ortak paydada buluşamıyoruz çünkü; birisi ev kredisinden bahsediyor, diğeri hayalinden... bende hiçbiri yok bunların. kendimce bi şeylerden söz açsam bu sefer onlar sıkılıyor, çünkü benim gibi bir gebeşin haytalıklarını dinlemek de onlara fazla boş ve anlamsız geliyor.

karşı cinsi filan tamamen geçiyorum... hiçbir zaman "abi kadınlar paraya bakıyor" adamı olmadım; en güzel ilişkilerimi fakir ve obezken yaşadım çünkü ama sanırım o da belli bi yaşa kadarmış ya, hani 23 yaşında tolere ediyorlar ama 27'de olmuyor anladığım kadarıyla fakirlik.

***

kendimi genel olarak çok depresif ve yalnız hissetmeye başladım. önceki deneyimlerimden farkı hiç bu kadar yalnız, toplumdan kopuk hissetmemiştim kendimi. gregor samsa gibiyim, faydasız böceğim resmen.

bu hisler zamanla geçiyor mu? neblim 30 yaşından sonra iyi arkadaşlıklar, güzel vakit geçirebilecek etkinlikler/aktiviteler, insana "dolu dolu" gelen hayat... böyle şeyler olabiliyor mu?

yoksa artık beklentileri biraz değiştirmek, "hiçbir şey 20-22 yaşındaki gibi olmuyor, bundan sonra ara ara iyi hissetsen bile genel olarak böyle tırt yaşıyorsun" demek zamanı gelmiş mi?

sizde nasıl durumlar? böyle bir dönem yaşadınız mı?
0
der meister
(18.11.21)
Üniversiteden 26 yaşında mezun olmuştum. Çalışmaya 29 yaşında başladım. En güzel en mutlu olduğum yıllar 30'lu yaşlarımdan sonra başladı. Sizin yaşınızdayken benzer şeyleri hissediyordum. Enseyi karartacak hiçbir şey yok. Sevgiler.
0
pispinti
(18.11.21)
Bro spor yap. Bak bunu dalga geçmek için söylemiyorum spor antrenman vs işlerine girdiğinde ister istemez hayata tutunuyorsun bir amacın oluyor, öyle öyle bi bakmışsın hayatın düzelmiş. Ben 35 yaşımdan sonra böyle düzelttim hayatımı sana da öneririm. Bi amacın olmadan bu hayat çok zor sokaktaki kediden bi farkın kalmıyor.
0
Zaman Tamircisi
(18.11.21)
Meister bir sal artık boolm. Ben senin yaşındayken Sakarya'da fabrika'da çalışıyordum, inan orada olmak istemezdin, her gün "ben burada ne yapıyorum ulan?" Dediğin bir yer. Ha şimdi neredeyim? Bir enerji şirketine IT uzmanı olarak girdim, evliyim, 4 yaşında kızım var, al sana sorumluluk :) bir anda değişebiliyor her şey. Bir ara ben de spor yaptım, mutlu oluyorsun, yani bu da bir başlangıç, hedef koyuyorsun sonuçta. Ben çok geç atıldım hayata, daha üniversite okumaya niyetim var düşün :) yaş 36, daha bir sürü şey için çok erken, geç kalmadın, tut sen gerisi geliyor.
0
devorgilla the gunslinger
(18.11.21)
Sen bir plaza ortamına gir neler olacak bak...
0
trixi
(18.11.21)
beni geren biraz da bu açıkçası.

şu ana kadar yaptığım işler internet üzerindendi. bu açıdan o tip toksik ortamlara veya çalışması zor insanlara rastlamadım. hesap vermekle yükümlü olduğum kişi sayısı çok azdı, onlar da şeker gibi insanlardı zaten, yani tamamen kendi başımaydım ama dediğim gibi bu işlerin sürdürülebilirliği veya bana iyi bir yaşam sağlama ihtimali yok.

bir yerde mecburen açılacağım ama karakter olarak da hem çekingen hem ciddi anksiyete sorunları olan birisiyim. ufalanıp paramparça olmaktan, en başta akıl sağlığım olmak üzere kendimi kaybetmekten korkuyorum.

beni tanıyanlar "sen çok düşünüyorsun, şu an uzak olduğun için öyle geliyor, yoksa *rospu çocuğunun tekisin, bu işleri asıl sen becerirsin" diyorlar, onların haklı olduğuna inanmak istiyorum ama ben kendimde o ışığı pek görmüyorum, en başta enerjisi düşük biriyim çünkü, gözlerinden alev çıkaran bir satışçı olacağımı hayal edemiyorum mesela.

hani derdim öyle çok para pul filan da değil, bugün gelecekten biri gelip, "kardeşim sen 32 yaşındasın, sabah kalkıp gidebildiğin bir işin var, yaptığın iş filan da tutuluyor, tek yaşayacak ve akşam makarnanın yanına tavuk alacak paran, her gün kalkıp işe gidecek kadar yaşam enerjin de var" dese mevcut korkularımın yüzde 90'ı yok olacak aslında.

ben yetişkin olamamaktan, başaramamaktan çok korkuyorum. çünkü aslında hayvan gibi egolu bir insanım ve istediğim yerde olamamak yaş ilerledikçe beni daha fazla üzmeye başladı. hayat narin totomu yerden yere vuruyor resmen, ne yapacağımı bilmiyorum.
0
🌸der meister
(18.11.21)
O kadar gencsin ki, full time yetiskin olamazsin zaten, olanlar da bi gariplik var. İki uc yilda, yazdiklarinin hepsini yapip tamamlayip yoluna tatmin olarak bunlari geride birakip devam edebilirsin.
0
gunes123
(18.11.21)
27 yaşındayım ilk üniversitemi hem çalışıp hem okumaktan bitiremedim
şimdi ikincisini okuyorum
hatta vizelerden 2 sınavım da çok kötü geçti belki okul uzar.
2 senelik bilgisayar programcılığı okuyorum ilk sene zaten online dı.uzarsa da iki sene yüzyüze okumuş olcam sağlık olsun.

asıl olay şu düzgün bir iş bulabilmek
vesselam
0
rofwts
(18.11.21)
der meister,

o tür ortamlarda çekingen, piç, ortam sempatiği, alfa, beta, av, avcı, peşinde koşulan kız, erkek 100m öteden kendini belli ediyor zaten. kendini, ne olduğunu bilip ona göre takılıp kasmadan, kompleks yapmadan insanlardan alabildiğini almaya bakacaksın. zayıflıklarını göstermen ve ters davranman yapabileceğin en büyük hata. o zaman mimlenirsin. maskeni tak, mutlu yaşa.

yani okul bitse de iş hayatında 28-32 yaş arası insanlar gayet de aralarında sosyal aktiviteler düzenliyorlar. sürekli çağırılan popilerden olamayabilirsin belki ama iş çıkışı biraları, halı saha maçları, sigara araları, tiyatro organizasyonları, bunlar iş hayatında da devam ediyor. başka şeyler de oluyor ama pisleşmiyim şimdi.

evet toksiklik biraz var ama lisede üniversitede olduğu kadar veya biraz daha fazla. ama kafa insanlar da yok değil. hiçbir şey gençlikteki gibi olmuyor ama 30'undan sonra hayat bitiyor, 35'ten sonrası boş gibi düşünceler sadece seni yorar. çünkü öyle bir şey yok. 64 yaşında yeni evinin kredisi ödeyen, gençlerle arkadaş gibi(ölçüyü kaçırmadan) muhabbet eden, arada mesai dışında ofisteki zulasından içki içip dertleştiğimiz bir teknik ressam abimiz de var mesela. nefes almaya devam ettiğin sürece hayattan tad almaya devam edebilirsin.
0
trixi
(19.11.21)
(3)

neden israil değil de avusturya playoff'lara kaldı?

duyuru
puan ve genel averajlar eşit. bu durumda daha çok gol atmış israil'in çıkması gerekmiyor muydu?
puan ve genel averajlar eşit. bu durumda daha çok gol atmış israil'in çıkması gerekmiyor muydu?
0
duyuru
(17.11.21)
ben futbolla ilgili olmadığım için aklımda kalmadı, o yüzden birkaç kelime yanlıştır ama "uluslar kupasından geldi" gibi bir şey okumuştum.
0
michael_knight
(17.11.21)
avusturya ve çek cumhuriyeti uluslar kupasından playofflara kaldı. grupla alakalı değil. eğer grubunu 1 veya 2 bitirseydi uluslar kupasında sonraki en iyi derece yapan takım onların yerini alacaktı.
0
glamdr1ng
(17.11.21)
10 lider dogrudan dünya kupasi'na katiliyor. 12 takim play-off oynuyor, bunlarin da ucu gidiyor kupaya.

12 takimdan 10'u grup ikincileri. diger iki takim ise kendi gruplarinda ilk ikiye giremeyen ama uluslar ligi gruplarini lider bitiren en iyilerden geliyor.

uluslar ligi'nde a ligi gruplarini ispanya, italya, belcika ve fransa kazanmisti yanlis hatirlamiyorsam. bunlarin hepsi dunya kupasi elemelerini de ilk ikide bitirdi.

b ligi'nde ise galler, cekya, avusturya ve macaristan kendi gruplarini lider bitirmisti.

galler ikinci olup play-off yaptigi icin en iyi diger iki takim olan avusturya'yla cekya aldi bileti.

israil'le alakasi yok yani.
0
der meister
(17.11.21)
(2)

Belarus korona kısıtlamaları

monicapp
Bir site Çift aşı varsa pcr’a gerek yok diyor diğeri gerek var diyor. Hangisi doğru?
Bir site Çift aşı varsa pcr’a gerek yok diyor diğeri gerek var diyor. Hangisi doğru?
0
monicapp
(15.11.21)
Sghm sitesinde ülkelere giriş ile ilgili bir tablo var. Resmî olduğu için ben ona güvenirdim açıkçası
0
elorelia
(15.11.21)
mecbur değilseniz şu an belarus'a gitmenizi önermem. polonya sınırındaki mülteci krizi nedeniyle her an her şey olabilir, bugün yeni ambargolar için toplanıyor avrupa birliği, doğrudan sizi etkileyecek bir şey çıkmasa bile canınız sıkılabilir.

onun dışında resmi site olarak şuradan (ingilizce) bilgi alabilirsiniz ama burası bile ne dediğini bilmiyor: gpk.gov.by

mesela "yeşil liste"den söz edilmiş, orada yer alan ülkelerden geliyorsanız kısıtlamalardan muafsınız ama o liste en son haziran'da güncellenmiş filan... belarus'ta rusça bilen birinin dahi bu tip durumlarda derdini anlatması, karşı tarafla uzlaşması rüşvet vs. olmadan imkânsıza yakın; gezmeye gidecekseniz biraz daha bekleyin derim, bu kabile devletinin bürokrasisi çekilecek dert değil çünkü.

iş veya benzer sebeple gidiyorsanız da hiç çekinmeden bağlantılı olduğunuz kurum/organizasyona baskı yapın size net şekilde bilgi vermeleri için.
0
der meister
(15.11.21)
(5)

dünya ekonomisinin geleceği nereye gidiyor?

avatar is back
para müthiş bir şekilde zenginlerin elinde toplanıyor. hem tr hem de diğer gelişmiş ülkelerde de (gelişmemişleri saymıyorum zaten) durum böyle. nereye gidecek bu işin sonu? gelecekte %10 vs %90 mı olacak nolacak? çok canımı sıkıyor bu konu pandeminin başından beri. bu konuyla alakalı olabildiğince b
para müthiş bir şekilde zenginlerin elinde toplanıyor. hem tr hem de diğer gelişmiş ülkelerde de (gelişmemişleri saymıyorum zaten) durum böyle.

nereye gidecek bu işin sonu? gelecekte %10 vs %90 mı olacak nolacak? çok canımı sıkıyor bu konu pandeminin başından beri.

bu konuyla alakalı olabildiğince bişeyler okuyup incelemek istiyorum. www.youtube.com 1-2 sene evvel bu videoyu da izlemiştim bu da geleceğe olan bakışımı kötü etkilemişti.
0
avatar is back
(13.11.21)
Birincisi Turkiye ekonomisi gelismis bir ekonomi siniflandirmasinda yer almiyor. Ikincisi durum %10 zengin - %90 fakir gibi bir orandan daha kotu. Ucuncusu zenginlerin zenginlesme egilimi var fakat zaten her zaman icin kotu bir oran vardi. Dorduncusu dunya ekonomisinde yuksek borclanma dongusunun sonuna yaklasilmasi ve parasal sistemin catlamaya baslamasi onemli egilimler.
0
dunal
(13.11.21)
şöyle, dünya genelinde 70lerden beri bir daralma var. yani zenginlerin karı azalmaya başladı. bu daralmadan çıkış için önce neoliberal politikalar uygulanmaya başlandı. Yani işçi emekçi daha çok çalıştırılıp daha çok sömürüldü, sosyal haklar ortadan kaldırıldı, sendikalar yok edildi, sol felç edildi. böylece kârları arttı. Ama şu anda neoliberalizmin de krizini yaşıyoruz. zira neoliberalizm de üretimi arttıramadığı için hizmet sektöründen gelir elde etmeye çalıştı ama artık o da işe yaramamaya başladı, çünkü hizmet sektörü değer üretemiyor. yani sermaye ne işe girerse girsin para elde edemiyor, o yüzden de yatırım yapmıyor, işsizlik artıyor, gelir elde ettiği yerlerde sömürünün en beterini yapıyor, milli zenginliklere el koyuyor. o da yetmediği için borsada spekülasyon yapıyor, para kaldırmak için coin borsasını manipüle ediyor (elon musk gibi: tesla'dan yeterince para kazanamayınca normal insanın cebindeki parayı coin borsaları vasıtasıyla topladı mesela. bunu bütün büyük finans şirketleri yapıyor.) şimdi artan bu işsizlik ve gelir uçurumuna karşı ya yeni-keynesçi politikalarla bir refah devleti politikasına yönelinecek ya da bu şekilde devam edecek. bu şekilde devam etmek kâr olarak işlerine gelir ama bir sol/sosyalist muhalefet yükselebilir. bunu yükseltmemek için de ellerinden geleni yapabilirler (zamanında cia her yerde darbe yaptı mesela: bkz. 1980 darbesi) ya da otoriter rejimlere yönelebilirler ki solu ezsin. gerçi genel olarak insanlar burdan çıkış için feridun bitir gibi yırtma peşinde, sermaye karşıtı muhalefette olmak insanları cezbetmiyor da neyse. diğer taraftan imf içinde de bu durumun sıkıntılarının farkına varılmaya başlandı ama özellikle gelişmiş ülkelerin durumunu düzeltmek istiyorlar. bizim gibi ülkeler umurlarında değil. pandemi sonrası bir ekonomik boom oldu ama yakında tekrar daralma başlayacak gibi. yani şu anda durum pek iç açıcı değil. kapitalizm bir kriz daha yaşıyor, krizi aşmak için eşitsizliğe müdahale etmeleri lazım ama kapitalistlerin işine gelmediği için imf, dünya bankası falan çok net politika belirleyemiyor. ortalık şimdilik karışık yani. bu durumu ulusal ve küresel toplumsal hareketler belirleyecek son raddede.
0
prole
(13.11.21)
büyük resim kursuna gitmiş bir reyiz olarak dünyanın yakın zamanda patlayacağını düşünüyorum.

en başta senin de söylediğin gibi zenginler zenginleşiyor. kapitalizmde bunun tersini beklemek zaten anlamsız ama pandemide bu iş çok hızlandı. küçük işletmeler birer birer kepenk indirirken zenginler daha da zenginleşti.

iklim krizi var. buna bağlı olarak mülteci krizi var. hem iklim hem de savaşlar kaynaklı. "sıradan vatandaş" olmak dünyanın her yerinde zorlaşıyor (en başta konut ciddi sıkıntı olmaya başladı) ama türkiye gibi dandik ülkelerde bunun etkileri çok daha fazla hissediliyor...

hem ekonomik hem de siyasi anlamda çok fazla çıkmaz var ve tıpkı dünya savaşlarında olduğu gibi yeni bir plan/paylaşım ihtiyacı doğacak gibi görünüyor. yanlış anlaşılmasın bunu "büyük resim" veya "oyun" olarak söylemiyorum; yani bizleri yöneten insanlar, politikacılar, pastadan en büyük payı alanlar vs. artık yavaş yavaş birbirleriyle sürtüşmeye başlıyor. sorunlar büyüyor. böyle zamanlarda güzel bir reset yapmak için dünya savaşı olmasa bile büyük savaşlar/olaylar görebiliriz.

ben bizim neslin perişan olacağını düşünüyorum. 27 yaşındayım. akranlarımın büyük bölümü bence 60'ı göremeyecek. savaş mı olur, yeni pandemi mi olur, kıtlık mı olur bilmem ama "zengin" olmayanların mevcut konfor ve güvenlik seviyesi her geçen gün azalacak.

90'ların sonunda, 2000'lerin başında avrupa'nın ortasında terör saldırıları düşünür müydün mesela? orada yaşayan biri olsaydın, bugünlerin bu kadar kötü olmasını bekler miydin? ama yok işte, en iyi ülkede bile enflasyon can sıkıcı boyutlara gelebiliyor artık; onlar bizim gibi yönetilmedikleri için az biraz kurtarabiliyorlar (şimdilik) ama bence hepimiz çöküşe gidiyoruz. sadece hızlarımız farklı. virüs gibi. bir taraf tamamen çöktüğünde oradaki insanlar diğer tarafa kaçmaya çalışıyor, böyle olunca o tarafın çöküşü de hızlanıyor.
0
der meister
(13.11.21)
Ekonominin geleceği kriptoparalar oradan da akıllı paralara gidiyor uzun vadede. Hani hep diyorlar ya evrensel temel gelir diye. İşte onu alabilmek için daha fazla özgürlüğümüzden feragat edeceğiz. Bugün herhangi bir Abd'li veya Avrupa ülkesi vatandaşının 30 sene önceki kadar özgür olduğunu söyleyebilir misin? Ben söyleyemem. Arabanla yolda giderken izleniyorsun, telefonda izleniyorsun, aldığın her şey dijital ortamda takip ediliyor, kredi notun belli, sigortadaki risk durumun belli, her şeyin kayıt altında. Bütün datanı sömürüyorlar vs. Ne alaka dimi? Öyle değil işte.

Genç işsizlik bugün bak en gelişmiş Batı Avrupa ülkesinde bile %20-25 dolaylarında. Herkes işsiz kalacak bu gidişle. Sonuç olarak insana ihtiyaç kalmıyor. Bu durumda önce çoğalmanı sağlayan koşulları ortadan kaldıracaklar sonra da sana cüzi bir evrensel temel gelir verecekler ve bunu da akıllı paralar sayesinde kontrol altında tutacaklar. Bu söylediklerim distopya gibi geliyor şimdilik ama gidişat bu yönde. Makineleşme ve otomasyon arttıkça insana olan ihtiyaç azaldıkça eldeki insanları en masrafsız nasıl yaşatırızı düşünmeye başlayacak sistemler. Bu metaverse falan da buranın olayı. Bunlar uzun vade.

Kısa vadede ise insanların devletlere olan güveni iyice sarsılmış vaziyette, sadece TR değil. Devlet para bastıkça kripto alıyor insanlar. Kayıtdışılığı ayakta tutan yegane şey de bu zaten. Tarihte hiç olmadığı kadar fazla vergi veriyoruz bu arada bunu da belirteyim. Bu oranlarda vergi verip de "özgür" olarak tanımlanan bir başka insan topluluğu yok tarihte. Yani özgür falan değiliz.
0
bana kedicik derdi
(13.11.21)
evrensel temel gelir, metaverse, kripto para, iklim krizi vs. denilmiş zaten. ben de bir büyük resimci olarak şu konuyu araştırmanı öneririm.

www.youtube.com
0
del piero10
(14.11.21)
(5)

Burger king sundae çok mu zararlı

mg3929
Bu itemi seviyorum arada tüketiyorum. Çok mu zararlıdır tamamen kessem mi?
Bu itemi seviyorum arada tüketiyorum. Çok mu zararlıdır tamamen kessem mi?
0
mg3929
(09.11.21)
içindeki malzemelerin kalitesini bilmediğim için yorum yapamam. şeker, pancardan mı; ne kadar katkı maddesi var, vs...

ama kalori olarak bakarsak; sundae'nin kalorisi bi açma ya da simitten daha düşük.
iyi bir dondurma, normal şartlar altında en sağlıklı tatlılardan (un yok, bazısı şeker bile içermeyebiliyor, genelde hafif oluyorlar)
yine simit-açma ile kıyaslarsak sundae'de protein de var.
karbonhidrat olarak düşünürsek sundae'nin değeri muhtemelen biraz yüksektir. simitten de yüksektir. diğer öğünleriniz ağır değilse çok sorun olmaz bence, ama gün içinde başka karbonhidrat takviyeleri de olacaktır bence.

şahsen algida, burger king-mcdonalds, carte dor tarzı dondurmaları ben bıraktım. en sevdiğim tatlı olsa bile; iyi ve güvenilir bi dondurmacı arayıp, daha az ama daha iyi dondurma yemeye çalışıyorum.
0
barankovan
(09.11.21)
www.fatsecret.com.tr

sitesinden de baktim icerigine ulasamadim
0
sweetoffice
(09.11.21)
burger king'de yediğiniz herhangi bir şeyin yararlı olma ihtimali yok, protein ve kalori hesabı yapmak da anlamsız yani ona bakarsan hamburgerde de protein var ama ye bakalım her gün ne oluyorsun.

normalde sağlıklıysanız ara sıra yemekten zarar gelmez bence, robot değiliz sonuçta insan arada "zararlı" şey yemek istiyor ama üzgünüm sundae konusunda olumlu bir şey söylemek imkansız bence. dışarıda yediğimiz hemen her şey için geçerli bu.
0
der meister
(09.11.21)
Gıda sektöründe çalıştım. Yediğin şey büyük ihtimalle toz dondurma karışımından yapılıyor. Yani aslında toz yiyorsun. İçinde de dondurma emülgatörü gibi ayrıca toz var. Süt oranının da düşük olduğunu tahmin ediyorum. En son Sundae yediğimde çok fena susamıştım. Gerçek şeker kullanıldığını sanmıyorum. Büyük ihtimalle glikoz var. Ayda bir yenebilir.
0
dissendium
(09.11.21)
Çok zararlıdan kastınız ne? İçinde çeşitli katkı maddeleri ve şeker ya da glikoz şurubu olan, belli standartlara göre üretilmiş bir gıda malzemesi. İçinde zehir yok ya da sizi bugünden yarına hasta etmez ama yoğun kullanımının faydalı olmadığı da aşikar. Yani arada tüketiyorsanız bence sorun yok.
0
salihdt
(09.11.21)
(6)

profesyonel futbolcular halısahada oynass kalite farkı çok belli olur mu?

buenosdias
atıyorum. herhafta halısahada maç yapan öğrenci, esnaf karışımı 2 takım var. kadroya 1 tane süper lig futbolcusu girse diğerleri ‘bu ne abi’ adam başka dünyadan gibi bir durum olur mu?
atıyorum. herhafta halısahada maç yapan öğrenci, esnaf karışımı 2 takım var. kadroya 1 tane süper lig futbolcusu girse diğerleri ‘bu ne abi’ adam başka dünyadan gibi bir durum olur mu?
0
buenosdias
(04.11.21)
Oluyor olmaz mı. Süperlige bile gerek yok, benim kuzenim Beşiktaş altyapısında oynarken bile sırıtıyordu bizimle oynadığında.

En büyük fark kondüsyon ve fizik üstünlüğünde oluyor. İkili mücadeleye gireyim diyorsun, tık yapıyor yerdesin. Ayakları yere sağlam basıyor, topu sürerken durdurmak zor oluyor.
0
Bruce
(04.11.21)
Gol atip geri kosup kaleye top kurtariyorlar, sonra bunu 10 kere yapiyor agzin acik izliyorsun.

Bu dedigim de alt lig oyuncusu pro olsa tsubasa gibi hareketler gorursun.
Lisede bizi madara eden bir takim vardi 2 tane boyle oyuncu koydum, karsi tarafi dagitti :)

Tipleri de gorsen 40kg falan bi tanesi kot pantolonla ayakkabisiz geldi oynadi.
Bir daha bizle mac yapan olmadi.
0
divit
(04.11.21)
abi ne süper ligi, amatör küme topçusu bile herhangi bir halı saha takımını sırtında götürüp 10 dakikada 5-6 tane sallar, bezdirir. en başta bruce'un dediği gibi aradaki fizik farkı inanılmaz. sen şimdi düzenli spor yapan, fiziği düzgün, ciğeri sağlam, iyi top oynayan adamın belki o dar alanda fazla zorlanmayacağını düşünüyorsun ama diyorum ya amatör topçusu bile rüzgarıyla yere düşürüyor o adamları. yetişemezsin, ikili mücadeleye giremezsin. bir şekilde canına susayıp daldın diyelim, ayağından topu alamıyorsun. şutlarını misal yine kendisi gibi amatör olarak da olsa kalecilik yapmış biri belki tutabilir, yoksa öylesine kaleye geçirdiğin göbekli abinin eli kırılır, o da zaten topu görüp tepki verebilirse.

ben çocukken çok futbol oynardım. iyi de oynardım. ne zaman kulüpte oynayan bir bebe girse aramıza halı sahanın halısı oluverirdik, hayatımızı karartırdı herifler. süper lig topçusunu düşünemiyorum bile. futbolu iş olarak oynayan adamların seviyesi çok başka oluyor, sen mahallede istersen her gün 10 saat top oyna, düzenli idman ve program olmadan yanlarına bile yaklaşamazsın.
0
der meister
(04.11.21)
Olur tabii ki. Tazı gibi koşan adamı kim tutacak.
0
dissendium
(04.11.21)
üniversitede iken 3. lig futbolcusu arkadaşı tek başına defansta bırakıyorduk. öyle fazla koşmuyordu bile. her seferinde doğru pozisyon alarak rakibin ayağındaki topu kapıyordu. zaten sakatlanma riskine karşı çok fazla mücadeleye girmezdi.
0
lazpalle
(04.11.21)
hayır madem bu kadar fark ediyor, neden bizim millet haftanın 3 günü futbolcu eleştiriyor?
0
malheiros
(04.11.21)
(2)

Şampiyonlar liginde atılan her gole para veriliyor mu?

karayel
Sb
Sb
0
karayel
(02.11.21)
hayır. puana veriliyor.
0
xrated
(02.11.21)
hayır öyle olsa takımlar anlaşıp ilk beş dakikada karşılıklı 4-5'er gol atıp maça sonra başlar, uefa'yı üç günde batırırdı. turnuvaya katılım, tur atlama, televizyon, sıralama, puan vs. bunlara ödül var.
0
der meister
(03.11.21)
(2)

Özel isimler nasıl çevriliyor ?

dodonene
Arapça isimlerin bol olduğu ingilizce bir metni çeviriyorum. Mesela adamın soyadı Jarrah iken bir haber sitesi onu Cerrah olarak Türkçeye çevirmiş. Veya "Bandar bin Sultan" Türkçeye "Bender bin Sultan" olarak yazılmış. Bunları neye göre çeviriyoruz anlayamadım.
Arapça isimlerin bol olduğu ingilizce bir metni çeviriyorum. Mesela adamın soyadı Jarrah iken bir haber sitesi onu Cerrah olarak Türkçeye çevirmiş. Veya "Bandar bin Sultan" Türkçeye "Bender bin Sultan" olarak yazılmış. Bunları neye göre çeviriyoruz anlayamadım.
0
dodonene
(01.11.21)
bu tip durumlarda sorun şundan kaynaklanıyor: latin alfabesiyle yazılmayan dillerin latin alfabesine aktarımı herkes için farklı. benzer durum rusçada da var, sözlükte sık sık tartışılır hatta. futbol takımı var mesela, ingilizcede shakhtar diye yazılır, türkçede şahtar. doğrusu ikincisidir; çünkü "shakhtar" aslında ingilizlerin "şahtar" deme biçimi, yani rusçadaki şeyi biz türkçede alternatifi varken ingilizce örneğine göre almak zorunda değiliz, buna gerek yok.

bu yüzden en başta arap alfabesini, transliterasyon (ya da adına ne deniyorsa) kurallarını bilmek lazım. bilmiyorsanız eğer kişilerin isimleri türkçede daha önce nasıl, nerede, ne kadar sık kullanılmış ona bakmaya çalışın eğer öyle bir imkan varsa. herkesin cerrah olarak bildiği birini jarrah şeklinde yazmak hoş olmaz ama öte yandan söylemesi kolay olsun diye orijinal ismi bozup sallama bir türkçe karşılık çıkarmak da doğru değil.
0
der meister
(01.11.21)
Şu bilgi verebilir biraz.

web.archive.org://www.gazeteciler.com/gundem/esad-mi-esad-mi-polemiginde-son-noktayi-aa-koydu-49970h.html

TDK uzmanları, ''Arap ve Fars kökenli bazı kişi adları, hem Türkler hem de Araplar ve Farslar tarafından kullanılmaktadır. Bu tür adlar Türkler tarafından kullanıldığı zaman Türkçe söylenişlerine göre yazılırlar. Aynı isimler Araplar ve Farslar tarafından kullanıldığında yine Türkçe söyleniş esas alınır; ancak tonlu ünsüzler olduğu gibi kalır: Ahmed, Bedreddin, Muhammed ve Necmeddin'' görüşünü belirttiler.

Şunlar doğruymuş.

Dmitriy Medvedev

Yulya Timoşenko

Beşşar Esed
0
dissendium
(01.11.21)
(4)

hastaneler doktorlar hangi şehirde daha iyi?

cosmicgadin
İstanbul? Ankara? Antalya?Antalya'dayım. Boyun fıtığı ile ilgili görünmem gerek. Ama diğer şehirlere de gidebilirim.
İstanbul? Ankara? Antalya?

Antalya'dayım. Boyun fıtığı ile ilgili görünmem gerek. Ama diğer şehirlere de gidebilirim.
0
cosmicgadin
(31.10.21)
Ankarada hastaneler her zaman iyi olmuştur. Özel konusunda ise istanbulda çok ve kaliteli seçenekler var.
0
aslil
(31.10.21)
İstanbul'u önermem. Ankara ya da Antalya düşün. Ben olsam Antalya tercih ederdim.
0
matta
(31.10.21)
şehrin filan konuyla çok alakası olduğunu zannetmiyorum, her şehirde bir tane de olsa alanında bilinen ve iyi kabul edilen doktor vardır yani.
0
der meister
(31.10.21)
Tanı ve tedavi yöntemleri için İstanbul elbette.
Ancak amaç iyi bir doktora muayene olmak ise Antalya’daki hastanelerin doktorlarına tek tek bakmak gerek koca şehirde iyi bir doktor bulunur elbet.
0
cilekli pasta
(31.10.21)
(19)

okumaya devam etmekte zorlandığınız romanlar

la lykia
ilk sorum:bir romana başlayıp neredeyse (yani yaklaşık diyelim) 1/3'ünü okuduktan sonra hala daha devam etmekte zorlanınca ne yapıyorsunuz? mutlaka inat edip bitiriyor musunuz, yoksa yarıda bırakıyor musunuz? bitiriyorsanız devam edebilmek için taktikleriniz var mı?ikinci sorum: şimdiye kadar devam
ilk sorum:

bir romana başlayıp neredeyse (yani yaklaşık diyelim) 1/3'ünü okuduktan sonra hala daha devam etmekte zorlanınca ne yapıyorsunuz? mutlaka inat edip bitiriyor musunuz, yoksa yarıda bırakıyor musunuz? bitiriyorsanız devam edebilmek için taktikleriniz var mı?

ikinci sorum: şimdiye kadar devam etmekte/bitirmekte en çok zorlandığınız roman/romanlar hangileri?

üçüncü sorum: neden zorlanmıştınız? dili mi ağır geldi, konusu mu ilginizi çekmedi vb?

teşekkürler :)
0
la lykia
(30.10.21)
Vadideki Zambak'ta çok zorlanmıştim. Ölüm gibi bir şeydi. Milena'ya mektuplar'dan sonra çok rahat bırakıyorum artık. Ille de bitirmek için kasmak çok saçma bence. Hayat bir şeylere skor odaklı bakmak için çok kısa. Varsın yarım kalsın kendime işkence ederek okuyacaksam neye yarar?

Şu sıralar Kierkegaard'in Bir parça felsefe'si. 2 kere şans verdim. Gitmiyor. 3.icin belirsiz bir tarihe erteledim. Felsefe temelim olmadığı için beni zorladı açıkçası.
0
Amaranta ursula
(30.10.21)
Madam bovary. Lisede edebiyat hocamız tüm sınıfın okumasını şart koşmuştu ama tüm sınıf isteksizdi ve kitabın kalınlığından yakındıklarını hatırlıyorum. Benim için bundan çok dili ağır gelmişti ondan bitirememiştim bırakmıştım. Bulursam okumayı isterim köy gibi bir yerde geçiyordu mekan olarak hoş aslında.

Bir diğeri de montaigne denemeler. Adamın her anlattığını olağanüstü şaşırarak okuyordum pek çok anlattığı şey yaşamıma uyuyordu ama iki kez başlayıp bitiremedim onu da bitirmek istiyorum.
0
izza
(30.10.21)
Sırf bunu yazmak için giriş yaptım :) Jean Paul Sartre - Bulantı

Üstüne sadece kitabı okumakta zorlanmakla da kalmadım yakaladığım kitap okuma ivmesini de kaybettim illa bunu okuyup bitireceğim diye.
0
niyazi mısri
(30.10.21)
Ben Vadideki Zambak'ı lisedeyken okumuştum, boş derslerde açıp okuyordum, hiç zorlanmadığım bi romandı :) Biraz içinde kendimi buluyordum, belki de o yüzdendir.

Zorlandığım roman: yüzyıllık yalnızlık. İsimler çok benzer, hikayeyi kafada oturtamamıştım, kim kimdi sürekli karışıyordu. Kitabın kalitesine sözüm yok ama keşke isimler daha ayırt edici olsaymış :)
0
do you remember me
(30.10.21)
sofie'nin dunyasi var, icim bayilmisti okurken asiri sıkılmıştım, benim neyime zaten felsefe filan. daha da bulasmadim o yuzden.

bir de huzur var ahmet hamdi tanpinar'in, bu da universitede turkce dersinin sinav konusuydu, huzurumu kacirmisti resmen bitmedi bitmedi, neydi ne degildi hatirlamiyorum bile. nefret etmistim sadece bu bilgi var :)

bir de 3 sayfadan filan olussa da zweig'in kitaplari cok yoruyor beni. icim daraliyor okurken. sevmeye sevmeye okuyorum yine de merak da ediyorum cunku bi yandan. 20 sayfalik hikayeyi 1 haftada bitirdigim oluyordu o kadar yoruluyordum okurken. artik kendime iskence etmiyorum, sevmedigim hicbir kitabi okumaya zorlamiyorum. hayat sevmedigim kitaplari bitirmeye kasmak icin cok kisa.
0
in vino veritas
(30.10.21)
Eskiden bitirmeye zorluyordum kendimi. Yaşım ilerledikçe bu huyumdan yavaş yavaş vazgeçtim. Zaten milyon tane okunacak kitap var ve ömrüm yetmeyecek. Ne zorlayacağım kendimi, şak diye başka kitaba geçiveriyorum artık.

Ama eskiden beri şöyle bir huyum var, o bıraktığım kitaba birkaç yıl sonra mutlaka geri dönerim. Bunu yapmasaydım tutunamayanlar gibi bir eseri asla tanıyamayacaktım mesela, lisede kurcaladığım bayık bir kitap olarak kalabilirdi benim için.
0
invictae
(30.10.21)
Valla devam etmekte zorlaniyorsam devam etmiyorum. Oyle baslayip da biraktigim cok kitap var.

Benim de simdiye kadar en cok zorlandigim kitap vadideki zambak. Niye dersen -ki demissin- cunku ortaokulda zorla okutmaya calistiriyorlardi. Olayin dayatma olmasi basli basina kotuyken bir de balzac mubareginin asiri betimlemeleri o yaslarda yormustu beni. O yuzden dusuk not alma pahasina bile bitirmemistim. Daha sonradan betimlemelerle pek problemim kalmadi hatta ilgimi ceken konularda 'ne kadar cok betimleme o kadar iyi' seklinde bir dusunce olustu ancak yine de o kitaba ikinci bir sans veresim yok.
0
j r r tolkien hayrani
(31.10.21)
3-4 yıl öncesine kadar çok zorlansam da mutlaka bitirirdim elimdeki kitabı bir şekilde. Şimdi çok zorlamayıp bırakıyorum daha sonra daha uygun bir zamanda okuyabilmek için.

Yakınlarda okumayı bıraktığım roman pek olmadığı için aklıma gelen de olmadı pek ama 1/3’üne bile gelemeden bıraktığım tek bir roman oldu son birkaç ayda o da Sineklerin Tanrısı. Yani çok seveni olan kült bir roman olduğunu biliyorum ama 40 sayfa bile dayanamamıştım sanırım. Hiç bana göre değildi.

Şimdi hatırladım da Cesare Pavese’yi çok sevsem de Yaşama Uğraşı beklediğim gibi iç dünyasını anlatmaktan çok edebiyat üzerine bir eleştiri gibi başlamıştı ve onu da çok fazla okumadan bırakmıştım bu yüzden geçen sene. Gerçi bu roman değil ama aklıma geldi yazarken. Yaşama Uğraşı’nı yine okurum uygun bir zamanda ama Sineklerin Tanrısı’ndan emin değilim.
0
ms brownstone
(31.10.21)
Şeker portakalı. Hayatta zorla okuduğum tek kitap olabilir. Ergenlik döneminde herkes çok seviyor, ben niye sevmiyorum düşüncesiyle bitirmek için aylarca elimde dolaştı, en sonunda yarım bıraktım zaten. Onun dışında zorla okudugum ya da yarım bıraktığım kitap olmamıştır.
0
fraise
(31.10.21)
(bkz: saatleri ayarlama enstitüsü ) nedense beni çok zorladı ya çok üzülüyorum. ben ahmet hamdi tanpınar' ı oğuz atay' ın en sevdiği romancı olduğunu öğrendikten sonra okumak istemiştim ama çok zorlandım belki konu beni içine çekseydi dili zorlardım ama hem konu hem de dili.
0
guitarissimo
(31.10.21)
suç ve ceza.

raskolnikov de diğer karakterler de çok baydı beni.
0
floydian
(31.10.21)
50-100sayfa arası şans verir sonra bırakırım.
Direnmenin estetiği çok zorladı beni.
0
ykyt
(31.10.21)
Eskiden zorla bitirirdim, artık kolayca pes ediyorum. Zorla bitirdiğim dönemlerde bile devam edemediğim iki kitap var: Benim Adım Kırmızı ve Bit Palas.

Şu aralar dikkat dağınıklığı da eklenince "öf sarmadı" diye kenara attığım çok kitap var, hatta çok sevdiğim yazarların kitaplarına da yapıyorum aynı şeyi ve çok üzülüyorum.
0
kobuzchu kiz
(31.10.21)
1- oluyor, aslında kitabın ve yazarın bilinirliğine göre hareket ediyorum. eğer adı sanı duyulmamış bir kitapsa okumaya devam etmiyorum. yok bilindik, beğenilen ve üzerine konuşulan bir kitapsa neden bu kadar önemli olduğunu, ne anlattığını görmek için zorluyorum kendimi.

2- notr dame'ın kamburu ve sevgili arsız ölüm geldi aklıma ilk.

3- mesela sevgili arsız ölüm'de hikayeyi anlatış şekli çok hızlı ve çok yorucuydu, entry de girmiştim #108275818
notr dame'ın kamburunda da özellikle yapıların anlatıldığı mimari dilin kullanıldığı kısımlar beni çok yordu, sanırım mimariye çok ilgili olmadığım için o bölümlerde çok zorlandım.

ek olarak mesela saatleri ayarlama enstitüsünde de ilk 50 sayfada filan zorlanmıştım ama sonrası su gibi aktı :) yarıda bırakmadığım için sevindim.
0
aziz dostum jack
(31.10.21)
1. Başladığım kitaba devam edemiyorsam onu bırakıp başka kitaba geçiyorum. Araya zaman koyup sonra tekrar baştan başlıyorum. Bu şekilde birçok kitap okudum.
2.demir ökçe. İki kere başlayıp bıraktım.bi daha ne zaman başlarım bilmiyorum.
3.martin eden'ı su gibi içmeme rağmen bu kitap ne anlatıyor anlamadım.
0
oyokbuyoknevar
(31.10.21)
Bulantı +1
Niteliksiz Adam’ın ilk iki cildini okudum. Devam etmeyeceğim.
Sadece Tutunamayanlar’ı yarım bıraktım.
0
auroraaurora
(31.10.21)
önceki günün adası.

iki kere başlayıp bıraktım. yine de bir ara bitirmeyi düşünüyorum, aklımın bir köşesinde durur hep :)
0
hlot
(31.10.21)
birakiyorum, eziyet cekmenin bi anlami yok

sifinin dunyasi, ask, orhan pamuk, ilahi komedi.

ilahi komediyi anlamak icin baya bi kültürlü olmak lazim, digerlerini begenmedim.
0
Coma
(31.10.21)
budala: bizzat rus dili ve edebiyatı öğrencisi olarak şu ana kadar herhangi bir rus romanını elimden düşürmüşlüğüm yoktur ama buna dayanamadım. muhtemelen çeviri kaynaklı. zamanında saçmasapan bir yayınevinden alınmış. bunu bitireceğim diye KOCA BİR SENE kitap okuyamamıştım. toplamda 300-400 sayfayı geride bırakmama rağmen kaldırdım attım kitabı. iyi ki öyle yapmışım. gittim tertemiz düzgün, kaliteli çevirisini aldım; onu okuyana kadarki süreçte de bir sürü kitap bitirmiş oldum.

çanlar kimin için çalıyor: ispanyol iç savaşı ilgi duyduğum bir konu olduğu için müthiş beklentilerle başlamıştım ama maalesef fazlasıyla yavan ve sıradan geldi... yine çeviri kaynaklı olabileceğini düşünmüştüm ama ingilizcesine baktım, ingilizce değerlendirmelere göz gezdirdim ve çevirmene haksızlık ettiğimi gördüm. meğer hemingway'in halt yemesiymiş. 500 sayfa boyunca neredeyse hiçbir şey olmuyor, savaş ve dönemin şartları/kültürü hakkında hemen hiçbir bilgi yok, diyaloglar robotik, yazım tarzı tuhaf... derler ya hani "akmıyor, akıp gitmiyor" diye, aynı öyle. bunun başka alternatifi (çeviri) olmadığı için sebat edip bitirmiştim. okunmayacak gibi değildi zaten, yani oturduğunda 40-50 sayfa okurdun ama işte olay hiçbir yere varmadığı için oturup da okumak istemiyordum pek. yine de ıkına ıkına, zorla üç ayda filan bitirdim sanırım 500 küsür sayfayı. pişman değilim, hayal kırıklığı yaratmış da olsa bu romanı okumamış olmak beni üzerdi.

genel olarak öncesinde çok merak ettiğim, kesinlikle okumam gerektiğini düşündüğüm bir roman değilse artık yarıda bırakıyorum. eskiden bırakmazdım ama artık yaşlandım, enerji belli, kafa belli... boşuna mazot yakmanın manası yok, kapasite sınırlı. sevmezsem okumuyorum.

bir de bende eskiden şey vardı, hani yemeği yemezsen arkandan ağlar derler ya çocuklara, sanki okumazsam bunun pişmanlığını ömür boyu yaşarmışım ve okuyamadığım kitaplar bana rahatsızlık verirmiş gibi... böyle bir gün durup "ulan şu romanı da okumadık he, keşke okusaydım" diye kafamı kurcalayacak sanki. halbuki ben okuyup bayıldığım romanları bile üç ay sonra unutuyorum, bırak romanda ne olduğunu filan kitabı okuduğumu unutuyorum direkt. hal böyle olunca saldım artık, bunun stresini yaşayacak kadar çalışmıyor kafam ohhh püfür püfür rahat
0
der meister
(31.10.21)
(13)

İlişki yaşadığınız kişilere "Beni kesin aldatmaz" güveninde olur musunuz?

jonas
Ben birini ne kadar seversem seveyim; aldatabilme ihtimalini hep bir köşede tutarım kafamda. Bugüne kadar ilişkilerimde aldatıldığımı yakalamadım, yani kişisel olarak o tür bir mazim yok. Ama yıllar içerisinde çevremde o kadar iğrenç şeyler görmüşlüğüm var ki, elimde olmayan bir şekilde bu tür bir k
Ben birini ne kadar seversem seveyim; aldatabilme ihtimalini hep bir köşede tutarım kafamda. Bugüne kadar ilişkilerimde aldatıldığımı yakalamadım, yani kişisel olarak o tür bir mazim yok. Ama yıllar içerisinde çevremde o kadar iğrenç şeyler görmüşlüğüm var ki, elimde olmayan bir şekilde bu tür bir kaygı payı kafamda sabitlenmiş durumda.

Ben kimse için "Beni kesin aldatmaz" demem yani. O konuda kimseye net bir güvenim yok. Bunu karşı tarafa yansıtmam, kıskançlık vs. gibi şeylere asla bağlamam. Sadece kafamda genel bir düşünce tarzı olarak yer ediyor, bu kadar.

Siz ilişki yaşamaya değer gördüğünüz insana bu anlamda net bir şekilde güvenir misiniz peki? Kesin aldatılmayacağınıza dair mutlak bir inanç taşır mısınız?
0
jonas
(28.10.21)
%99.9 inanırım. aksi takdirde sevgili olmam. takılmalık olur. onda da aldatırsa çok umrumda olmaz.
0
jelly bear
(28.10.21)
Ben 11 sene bir kadınla birlikte oldum. Pahalısından ucuzuna hediyeler aldım. Yıllarca beraber yaşadık. Hastane hastane gezdim sülalesiyle babası için. Babasının ölüm haberini aldığında başı kucağımdaydı, azıcık uyusun diye elimle gözlerini kapatıyordum hastanenin lambaları uyutmuyor diye. Hayatta aklına gelemeyecek jestlerle mutlu ediyordum onu. Kadıköy' de parmakla gösteriyorlardı bizi. Zorlukları beraber göğüsledik, neşemizi beraber yaşadık. O yemek yerdi benim karnım doyardı. Tam 3 kere aldatıldım hepsinde affettim ama bana öyle şeyler söyledi ki ben ayrılalı 4 sene geçti hala teshirineyim. Dayanamayıp terk ettim. Sonradan da o kadar güçlü ilişkilerim olmadı. Sürekli pürüzler çıktı. Aldatma denmez de 2 gün sonra geri döneceğini bile bile gidip birileriyle yattılar. Birisi tabii i psikiyatrik rahatsızlığını öne sürdü, diğerini bilmiyorum büyük bir tartışmanın akşamı gidip biriyle yatmış. Bence bir tanesi de net aldatıyordu kendi kazdığı kuyuya düştü ama neyse elle tutulur bir kanıtım yok günahını almak istemem. Yani en üstte anlattığım kız arkadaşım aldattıktan sonra kimse için kesin aldatmaz diyemiyorum.
0
guitarissimo
(28.10.21)
Böyle bi ihtimal yok guitaarissimo +1
0
olaylar olaylar
(28.10.21)
valla niye böyle bir şey diyeyim/düşüneyim anlamadım ama ben bu konularda hiç düşünmüyorum bile. aldatabilir, aldatmayabilir genel olarak keyfi bilir. hiç bunu kafama takıp kaygılandığımı hatırlamıyorum. zerre aklımın ucundan geçmez. ama bunun partnerimle alakası yok, benim aklıma gelmez yani. berabersem, bu adam benim sevgilim demişsem, öyle hissediyorsam güvenmişimdir zaten, daha fazla kurcalayacak bi şey yok bence. ama yok aklımda böyle minicik küçücük soru işaretleri falan varsa zaten sevgili olmam. sevgiliyken oluşmuşsa da ayrılırım. bu sorularla ömrümü tüketmem ya bana çok anlamsız geliyor :d tam da bu kadar takmadığımdan aldatılıyorsam bile galiba gözüme sokulmadığı sürece anlamam da. aldatmışsa da aldatmıştır, yolları ayırırız olur biter. çok üzüleceğimi sanmıyorum.
0
erenderk
(28.10.21)
olurum. olmadığım an ilişkiyi sürdürmenin manası yoktur çünkü.

yalnız şu ayrımı yapmak lazım: ben HER insanın aldatabileceği fikrindeyim. "aldatmaz" düşüncesi sevgilimin müthiş bir insan olmasıyla filan ilgili değil... yalnız şu var ki ben bir kadınla hayatımı birleştirmek istiyorsam, onun diğer yarım olması fikri beni mutlu ediyorsa ben bu insana güveniyorumdur veya güvenmeliyimdir, di mi? "beni aldatır mı" diye korkabileceğin biriyle nasıl anlamlı bir ilişki sürdürebilirsin ki?

o açıdan ben sevgilime, bana olan sevgisine, saygısına vs. güvendiğimden ötürü aldatılma konusunda endişe duymam. öyle bir kaygımın oluşması için şüpheli hareketlerinin olması, aramızdaki sevgi ve saygı bağının bir şekilde bozulması lazım. o noktadan sonra da dediğim gibi zaten ilişkinin anlamı kalmıyor.

guitarissimo'nun başına gelenlere çok üzüldüm, hatta kendisi eski ev arkadaşımdır o yüzden bahsettiği kız arkadaşını tanıdığımı düşünüyorum ama bence düşünce yapısı yanlış. yani birden fazla kez aldatan, aldattığını da bildiğin biriyle devam ediyorsan bu artık karşı tarafın sorunu olmaktan çıkıyor be abi, yani sen "bu bile aldattıysa başkaları kesin aldatır" diyorsun ama sen direkt olarak aldatan biriyle olmuşsun ki, kendi kafanda onu en güzel yere oturtmuşsun, halbuki gördüğün gibi öyle birisi değilmiş. böyle bir ilişkiyi "en iyi" varsayıp diğerlerinin o kadar sadık olmayacağını düşünmek (sanki bahsi geçen kişi sadık kalmış gibi!) bence yanlış.
0
der meister
(28.10.21)
güvenmem, hele de erkeklere :)
0
rose parks
(28.10.21)
Artik basimiz bagli ama zamaninda evet guveniyordum. Cunku herkesi kendim gibi goruyorum, hic aldatmadim, dunya guzeli olsa, hatun onumde taklalar atsa yine olmaz. Cunku ortada bir "akit" var, bu sozlu de olabilir. Ben de akit bozmam.

Saniyorum bir kere aldatildim erkek tarafi olarak, ufak bir mevzu oldu doktora gittim o beni killandirdi. Ama konduramadim ve kurcalamadim. Sonra da ayrildik zaten.
0
cooperr
(28.10.21)
Olurum.
0
Hallegadola
(28.10.21)
olmam, olamam.
0
selam
(29.10.21)
Olmam. İnsan karakteri kaya gibi sabit değildir, yaşantılar, koşullar, olaylar kişide ne tür değişikliklere sebep olur bilemem. Büyük konuşmamak lazım ama evlenme planım bu nedenle yok. Sonsuz bir sadakat bana inandırıcı gelmiyor, canlı örneğini de pek göremiyoruz. Aldatma yalnızca fizikselle sınırlı da değil çünkü, duygusal aldatma kısmı da var bu işin.
0
Josephine.
(29.10.21)
her temas iz bırakır
önemli olan sonu aldatmayla sonuçlanabilecek eylemlerden en başında uzak durmak

en basitinden serviste muhabbet etmek için yan yana oturmamak

ki illa fiziksel aldatma olmuyor: İlgi, sohbet ihtiyacı, dargınlıktan dolayı oluşan sinirle başa çıkmak için de geçici yakınlaşmalar oluyor

önemli olan böyle bir şey olunca vaktinde farkedip ayrılabilmek
her an tetikte olmak, kontrol etmek ne fayda sağlar ne huzur bırakır
0
bir soru sorcam
(29.10.21)
evlensem eşime bile güvenmem:) ama takıntı derecesinde olmaz bu.
0
nothing in my way
(29.10.21)
İnsanlara güvenmiyorsak, onlarla güvene dayalı anlaşmalar yapmamalıyız. Kelimelerin altı niye çizili bilmiyorum. Yani aldatır diyorsan sev seviş ama sadakat bekleme, evlenme. Ya da evlen ama açık ilişki, swing.. ne diyorum ben..
0
ycm
(02.11.21)
(7)

Ronalde ve messi’den sonra la liga’nın durumu ne oldu?

avatar is back
Hem lig kalitesi hem de izlenme rakamlarında durum nedir acaba? İkisi de gittikten sonra, özellikle ronaldo’nun gidişi ve geçen seneki messi performansından sonra nerdeyse hiç takip etmedim. Şimdi baktım barcelona yeniliyor, ligde 9.sırada falanİyice bitiyor mu la liga?
Hem lig kalitesi hem de izlenme rakamlarında durum nedir acaba? İkisi de gittikten sonra, özellikle ronaldo’nun gidişi ve geçen seneki messi performansından sonra nerdeyse hiç takip etmedim. Şimdi baktım barcelona yeniliyor, ligde 9.sırada falan

İyice bitiyor mu la liga?
0
avatar is back
(27.10.21)
eskisinden çok daha az ilgi çekiyor, orası kesin. gol ortalamaları ciddi anlamda düşmüş durumda, çoğu takım fazla defansif oynuyor.

"la liga bitti" kısmı doğru değil ama bence. majör liglerde bu tip iniş çıkışlar olur. serie a da bitmişti juventus üst üste 10 sene şampiyon olduğunda... 0-0 bitmiş lecce-cagliari maçı geyiği yapılıyordu. bak şimdi her maçta 30 gol oluyor :)

messi, ronaldo gibi müthiş yıldızların gidişi böyle bir ligi tabii ki etkiler ama uzun vadede şanından, şöhretinden bir şey kaybedeceğini sanmıyorum la liga'nın. seneye bakarsın real madrid haaland ve mbappe'yi filan transfer eder, hooop, yine millet onu izlemeye başlar.

popüler kültürü takip eden insanların yarattığı algıya bu kadar takılmamak lazım zatenn, yani bugün la liga'yı bitirirler yarın premier lig'i, çok anlamı yok.
0
der meister
(27.10.21)
Koskoca lig neden bitsin? Der meister +1. Bir dönem italya ligi resmen çöp olmuştu şu an çok eglenceli hale geldi. Normal yani. Türk ligi de eminim biraz başına düzgün adamlar gelse, sporu bilseler türk ligi de yükselir.

Misal fransa ligi; bir dönem leş denirdi. Hop psg geldi, bir dönem monaco vardı falan.
0
logisticsmanager
(28.10.21)
valla çoktan bitti bence. tabi biten şey tekrar başlamıycak diye bir şey yok bugün biter 5 sene sonra küllerinden doğar en iyi lig olur o ayrı ama şu anda ispanyollar dışında kim izliyodur bu ligi bilmiyorum, o yüzden bu durum bitmek olarak adlandırılabilir bence de.

2 süper takıma ve süperstara sahipti o yüzden ilgi çekiyordu yıllardır ancak süperstarlar gitti takımlar da vasat oldu artık, onun dışında maçlar çok yavaş, temposuz. premier lig zaten ayrı bir seviyeye çıktı onu tartışmaya gerek yok da bundesliga'da açın rastgele bir maç izleyin sıkılma ihtimaliniz %1 falan çok keyifli bir oyun var orda. serie a'da da süper takım kalmasa da ve almanya ve ingiltere'deki gibi hızlı oyunlar oynanmasa da çekişmenin yüksek olması zevkli yapıyor. juve, milan, inter, napoli, lazio, atalanta, roma hepsi birbirine üstünlük kurabiliyor bu açıdan keyifli bir lig, bir de milan ve inter'in küllerinden doğması da nostaljiyi tetikledi son yıllarda. ligue 1 de hem wonderkid fabrikası olmasından kaynaklı hem de psg'nin los galacticos kurması derken o da ispanya'dan daha çok ilgi çekiyor bu sezon itibariyle. kısaca 5 büyük ligin 4'ünü izlemek için sebep/sebepler bulabiliyorken la liga'da ordan bir takımla gönül bağın olması dışında bir sebep bulmak zor.
0
semaforo de medianoche
(28.10.21)
dünya son zamanlarda sporda hikaye sevmeye başladı. spor programlarında ''bu maçın şöyle de bir hikayesi var'' diye zorlama, sinekten yağ çıkarmalı hikaye denemeleri görüyoruz. ben mesela ara sıra önüme düşen haberlerde ''barça'da istenmeyen suarez atletico'ya gidip barça'dan işte böyle intikam aldı'' haberine bile tıklasam mı diye düşünüyorum. onun dışında ne puan durumundan haberim var ne el classico sonuçlarından. yarın haaland barçaya, mbappe krala giderse ibre oraya döner, bu işler hiç belli olmaz.
0
onemoremile
(28.10.21)
@logisticsmanager'e katılıyorum ben de. ama şöyle bir durum da var. O 2000lerin başı futbol artık yok. hangi çocuk avrupa/dünya kupası maçlarını deli gibi takip ediyor, panini'nin yapıştırmalarını biriktiriyor. futbol piyasasında genel olarak bir çöküş var. ne haaland ne pogba ne salah ne de mbappe o eski figo, 9 numara ronaldo, beckham gibi olmadı olamaz. gerçi saydıklarımda da işte los galacticos'tu. bu birkaç takımın çıkıp kendi ligimizi kuracağız çıkışı da esasen bu dediğim olayla bağlantılı.

son yıldızlar zlatan, ronaldo ve messi kaldı. bu abiler de gidince ne olacak ben onu merak ediyorum. arap döllerinin ve çinli konsorsiyumlarının ligleri mahvetmesinden sonra ilerde futbol diye ne izleyeceğiz merak ediyorum.

sanayi devrimi ve sömürgecilikle ingilterenin yumuşak gücü olarak yayılan ve kapitalizmin ürünü olan futbol şu an kendisini yaratan kapitalizmin aracı oldu.

şu reklamı çok severim, nike aslında kötü tarafın kendisinin olduğunu biliyor bence:
www.youtube.com
0
Hallegadola
(28.10.21)
@hallegadola,

hocam çöken kısım işin duygusal tarafı. yoksa futbol endüstrisi hiç olmadığı kadar büyümüş, çok daha geniş kitlelere ulaşmış durumda. bak bir zamanlar "işçi sınıfı"nın sporuydu, "kaba saba, eğitimsiz kitleler" içindi, ayıplanırdı futbolu sevmek... şimdi eli kalem tutan adam da futbol aşığı. her yer futbol hipster'ı dolu. bakıyorsun sanat eleştirmeni bile tam olarak diğer duyurucunun bahsettiği hikayeler dolayısıyla futbola bağlanıyor.

ha bence bu çok depresif ve üzücü bir durum, çünkü futbolu bir kültür nesnesi kılan ve ona anlam yükleyen hemen her şeyin yok edilip futbolun sadece tüketim odaklı bir eğlenceye dönüştürülmesine yol açıyor AMA finansal hacim, ilgi-alaka olarak baktığımızda futbol 10-20 sene öncesinden çoooook daha büyük.

çocuklar panini çıkartması biriktirmiyor ama 10 yaşında fifa'da kutu mutu açmak için anasının babasının kredi kartını patlatıyor mesela. onlar için bu özel hikayeleri, duygusal yönleri, hayattan kesitleri olan güzel bir spor değil de oyun... onlar leipzig'in şirket takımı olmasını umursamıyor mesela, newcastle'ı araplar alınca "ooo daha çekişmeli olur" diye mutlu oluyorlar; bir futbol takımını severek büyümemişler, kendilerini ait hissettikleri bir camia veya cemiyet yok, onların spora bakışı çok daha farklı ama netice itibariyle para babalarının ceplerini doldurup sporu popüleştirmeye en çok onlar katkı sağlıyor.
0
der meister
(28.10.21)
@ der meister dedikleriniz çok doğru, olaya nostaljik bakıyorum. Ancak soruyorum sizce 2020lerde eskisi gibi yıldız var mı/çıkacak mı? Futbol daha da mekanikleşmedi mi? Dediğiniz evet doğru, newcastle Araplara satılınca taraftarı çok sevindi. Ama neden sevindi? Artık biz de pahalı futbolcular alacağız city falan bırakmayacağız ortada. Eskiden fulham Manchester United/city falan rahat yenebiliyordu. Psg Fransa ligini domine etti. Futbolun o her an her şey olabilir ruhu gitti bence.

Evet, futbol işçi sınıfının balesidir. Ama bu dediğiniz gibi eskidi. Şenol Güneş’in sözüydü sanırım, eskiden fakirler oynar zenginler izlerdi futbolu, şimdi zenginler oynuyor fakirler izliyor.
0
Hallegadola
(28.10.21)
(9)

messi

black mamba
futbolu takip etmiyorum. neden ayrılır barcelona'dan. adam yıllardır orada. artık özdeşleşmiş. para sorun olsa zaten 600 milyon doları varmış. e kariyerinin son 5-6 yılı. gerekirse bedava oynasın ama yıllarını verdiği yerde devam etsin. ayrılma nedeni nedir?
futbolu takip etmiyorum. neden ayrılır barcelona'dan. adam yıllardır orada. artık özdeşleşmiş. para sorun olsa zaten 600 milyon doları varmış. e kariyerinin son 5-6 yılı. gerekirse bedava oynasın ama yıllarını verdiği yerde devam etsin. ayrılma nedeni nedir?
0
black mamba
(05.08.21)
Bu tarz olaylarda bazen futbolcular teknik direktörleri ezmeye kalkıyor ben büyüğüm tribine giriyor bu olabilir
0
basond
(05.08.21)
Canı sıkılmıştır, şehirden sıkılmıştır, tesislerden sıkılmıştır. Asıl durmak için bir sebebi yok bence.
0
Bruce
(05.08.21)
Şimdiye kadar, özellikle son 3-4 yılda 10 kez falan gitmeliydi de adamın şehre ve takıma olan aidiyeti inanılmaz düzeyde. Yoksa Barcelona'nın rezil yönetimi yüzünden takımdan bi bok olmayacağı çok net belliydi. Messi dışındaki yan çarkların kalitesi git gide düştükçe Messi bireysel olarak taşımaya çalıştı takımı o da bi yere kadar. Hadi yan çarklar neyse messi son 5-6 senedir düzgün bir teknik direktörle bile çalışmadı Barcelona'da. Zamanında City'ye gitse şimdi fazladan 2-3 CL'si vardı en az
0
nundu
(05.08.21)
neden devam etmek zorunda olsun ki?
0
invictae
(05.08.21)
@invic yani 13 yaşından beri orada. artık özdeşleşmiş takımla. 5-6 yıl sonra futbolu bırakır. orada yapsa jübilesini falan hoş olurdu.
0
🌸black mamba
(05.08.21)
Jübile yapınca ne olacak ki, bu 100 yıldır Barcelona'da oynadığı gerçeğini değiştirecek mi, kaldı ki Xavi Iniesta, daha geriye git Guardiola, bunların hangisi Barcelona'da jübile yaptı, hepsi de Messi kadar değerli futbolculardı Barcelona için. Messi dediin adam da 34 yaşında, ayrılmak için güzel bir yaş.
0
Kaleci Saçlı Forvet
(05.08.21)
Yabancı kaynaklardan anladığıma göre tek sebebin para olduğunu söylüyorlar. Kendisine daha fazla vereceklerini düşündüğü için ayrılmak istiyor, muhtemelen Paris ya da City en yüksek parayı verir o da gider. Barcelona gelirlerin düşmesi sebebiyle zam yapamayacağını belirtmiş.
0
olaylar olaylar
(06.08.21)
bedava mı oynasın? abi iyimisin ya? kim 100 milyon euro alacağı yerde bedava oynar. sen bedava mı çalışıyorsun? 5-6 yıl kariyeri var diyorsun, 500 milyon euro yapar. tutmuş bedava oynasın diyorsun. yıllarını verdiği yerde devam etmesi şart mı
0
dafuq
(06.08.21)
hiçbir cevabın gerçek konuyla ilgisi yok. kısaca la liga'nın maaş tavanını aştığı için barça parası olsa bile messi'yi oynatamıyor. detay merak eden olursa,

la liga'da tıpkı amerikan sporlarında olduğu gibi maaş tavanı uygulaması var. kulübün verebileceği maksimum maaş belli. "param var" deyip üzerine çıkamazsın. tavan lig bazında değil de kulübün gelir ve giderlerine göre ayrı ayrı belirlendiği için amerikan sporlarındaki kadar sıkı değil. covid-19 sürecinde esnetilmişti ayrıca.

barcelona, eski başkanı bartomeu denen ruh hastası yönetiminde inanılmaz pahalı transferler yaptı. hem bonservis hem de maaş olarak müthiş paralar döktüler. bak coutinho & dembele ikilisine toplam 270 MİLYON EURO sadece bonservis ödendi. pjanic, trincao, braithwaite, neto, firpo, griezmann, malcom, coutinho, dembele... şu saydığım futbolcuların SADECE bonservis bedeli toplam 586 milyon euro. bu adamlardan barça ne kadar katkı aldı, bu oyuncuların kaç tanesini sahada iyi top oynarken veya barça'ya bir şey katarken gördün mesela? bu buzdağının görünen kısmı. işin içinde messi var, sözleşme gereği 3-4 yıl ödemekle yükümlü oldukları inanılmaz maaşlar var, eskisi kadar başarılı olamadıkları için gelirlerin azalması var, var oğlu var.

sonuç itibariyle barça'nın messi'yi kurallar dahilinde takıma katabilmesi mümkün olmadı. sorun para değil. messi'ye verecek paraları var. sorun şu ki la liga "sen bu kadar masrafın varken bu maliyetle oyuncu alamazsın" diyor. düzenlemeler izin vermiyor. hatta bu yüzden federasyon başkanıyla görüşmeye devam ediyorlar kuralların esnetilmesi için, sonuçta messi çok büyük bir marka, kalmasının lig için daha iyi olacağı argümanını kullanmak istiyorlar.

şöyle söyleyeyim, denklemden messi'yi çıkardığımızda bile barcelona maaş yükünü yanılmıyorsam 120 milyon euro azaltmak zorunda kalıyor. düşün ne kadar şişirmiş barto zamanında. messi'yi bırak diğer yeni transferleri oynatamama ihtimalleri var. transferi yaptılar eyvallah ama la liga listeye yazdırmalarına ve oynatmalarına müsaade etmiyor.
0
der meister
(06.08.21)
(7)

pickup - kamyonet hayranlığı olanlara sorumdur

roket adam
hafta sonu bir yerde kampa gittik, orada yol biraz bozuk olduğu için kendi aracımı bırakıp arkadaşın tata kamyoneti ile gitme planı yaptık. yalnız arkadaş böyle bir konforsuzluk, böyle bir çile olamaz. hayvan gibi araç, sağı solu belli değil, içeri çok ses alıyor, süspansiyonlar sert, hayvan gibi ya
hafta sonu bir yerde kampa gittik, orada yol biraz bozuk olduğu için kendi aracımı bırakıp arkadaşın tata kamyoneti ile gitme planı yaptık. yalnız arkadaş böyle bir konforsuzluk, böyle bir çile olamaz. hayvan gibi araç, sağı solu belli değil, içeri çok ses alıyor, süspansiyonlar sert, hayvan gibi yakıyor, vs vs. her halükarda bu pick-up'lar şehir içinde kullanım için tam çileymiş gibi geldi bana.

tamam standart bir sedan konforu sunsun demiyorum ama evden bakkala giderken kamyon kullanıyor olma hissi hiç hoşuma gitmedi. peki şehir içinde kullananlar nasıl idare ediyor? bir hevesle alıp pişman olan çok mu, yoksa benim binmediğim bazı modeller konfor bakımından sedanı aratmıyor mu? böyleyse çile çünkü.

ikinci sorum da abd'nin pickup hayranlığı üzerine. vergiler düşük, benzin ucuz. neden spor arabalar yerine kamyonetlere yöneliyor bu insanlar merak ediyorum.
0
roket adam
(05.08.21)
Amarok, L200, Hilux vs neredeyse sedan konforunda diyorlar. Almaya niyetlendim ama param yetmedi maalesef. YouTube incelemelerinden duyduğum kadarıyla söylüyorum. ABD'de pick-uplar muhtemelen spor arabadan daha ucuzdur bir de adamlarda avcılık vs gibi hobiler olunca pick-up daha mantıklı oluyor onlar için
0
beni sen öldürme
(05.08.21)
tata ya boşuna traktör demiyolar. navara kullandım baya binek araç gibi.
0
hobarey
(05.08.21)
güncel modeller daha konforlu tabi, gördüğüm sıkıntı ağırlık merkezi öne doğru olduğu için sarsılma daha fazla oluyor bozuk yerlerde, konforsuzluk burada ortaya çıkıyor.

Amerikada bizde neden doblo tipi araçlar çoksa o yüzden yöneliyorlar diye düşünebilirsin. Hiluxu almak doblo almak kadar kolay olsaydı vergisi ekstrem olmasaydı burada da bunlar tercih edilirdi bence daha çok.
0
atom karincanin torunu
(05.08.21)
amariga çok büyük memleket, yerine göre arabasız yaşayamadığın ve en yakın süpermarketin 3-5km ötede olabildiği bir yer. e her yer de öyle gıcır gıcır asfalt değil. hem yük taşıma kapasitesi hem de aygır gibi güçlü olması açısından kamyon gibi arabalar tercih ediliyordur. en azından benim görüşüm bu şekilde. yani adam o araçla bazen ufak bir şey için saatlerce yol gitmek zorunda kalabiliyor, bokun püsürün taşın toprağın içine giriyor, kırsalda yaşıyorsa alışverişe bir kez gittiğinde 2-3 alışveriş arabası dolduruyor vs. hal böyle olunca spor araba almanın çok manası yok, alsa nereye gidecek ki? pickup olunca her yere gidersin, gerekiyorsa dünyayı da sırtında taşırsın. kaldı ki amerikanlar muhtemelen isterlerse hem kamyonet hem spor araba alabiliyorlardır, bizdeki gibi 4 bin lira maaş 200 bin lira araba durumu yok ki.
0
der meister
(05.08.21)
Hayranlığım yok, ancak fikir belirtebilirim.

Tata alanlar, iş için gerekliliğinden alıyorlar, Mercedes, Amarok vs. alanlar, keyif için tercih ediyorlar. Bunlar gerçekten konforlu olabiliyor.

Tata'nın pickup'ından beklenti, biraz daha kötü olsa traktör gerekecek yerlere gidebilmesi olsa gerek. Traktör ile karşılaştırırsanız daha konforlu ve hızlı diyebilirsiniz.
0
burfak
(05.08.21)
Şimdi bindiğiniz aracın tata olması zaten başlı başına bir konforsuzluk:)
Ama bozuk yolda en sağlam land rover bile yorar insanı.

Yine de vw amarok, toyota hilux, dodge ram gibi araçlar oldukça rahat konforlu. Amerikalılar da bunları genelde asfalt yolda kullanıyorlar.

ABD'lilerin pickup hayranlığından ziyade büyük araç hayranlığı var. Adamların sedanları da büyük. Ama ülkede ciddi bir nüfus olduğu için, bu çiftçiler de her yola gelen bu araçlarla birçok işlerini halledebildikleri için oldukça popüler.
0
anten
(05.08.21)
Yanlış mı anladım, kendi aracın o yola girememiş bile ama girebilen aracın konforsuzluğundan şikayet ediyorsun? Sizin modeli bilmem ama ön koltuklar epey konforlu bu arada. Sana arkası kalmış herhalde. Şehirde dar yerler ya da park sorunu varsa esas sorun o.
0
osssy
(05.08.21)
(4)

içinde "hello hello" geçen çok meşhur bir gruba ait şarkı arıyorum

der meister
kafamda çalan kısmı bundan ibaret maalesef. tek hatırladığım gerçekten kült bir grubun şarkısı olduğu, yani pink floyd yahut led zeppelin şarkısı falan çıksa şaşırmayacağım. aklımda kalan kısmı oldukça yavaş. gece odanın kapısını biri açmış gibi çok sakin bir şekilde "hello hello" diyordu, devamında
kafamda çalan kısmı bundan ibaret maalesef. tek hatırladığım gerçekten kült bir grubun şarkısı olduğu, yani pink floyd yahut led zeppelin şarkısı falan çıksa şaşırmayacağım. aklımda kalan kısmı oldukça yavaş. gece odanın kapısını biri açmış gibi çok sakin bir şekilde "hello hello" diyordu, devamında soru da soruyordu ama işte ne diyordu hiç hatırlamıyorum ya.

hello hello diye aratınca malum 10 bin tane şarkı çıkıyor, bulamadım. gece gece içime dert oldu resmen. buldurun plz :((
0
der meister
(29.07.21)
Comfortably numb?
0
j r r tolkien hayrani
(30.07.21)
hay yaşa tolkien kardeş ya nokta atışı yaptın. kafayı yediydim iki saattir hello kitty falan çıkıyor saçmasapan oh be
0
🌸der meister
(30.07.21)
The sound of silence mi
0
fıytfıyt
(30.07.21)
Smells like teen spirit demeye gelmiştim de bulmuşsunuz :) hello hello hello how low
0
eatpraylaw
(30.07.21)
(9)

Neden vaka sayilarini yuksek açıklıyorlar?

Mehmet Ersoz
normalde 5000 gibi sayilarda sabitleyip turizm sezonu boyunca fix rakam açıklarlardi.şu anda turizm sezonundayiz ama 20bin gibi rakam açıklıyorlar? bu biraz garip değil mi onlar için?neden rakamlari saklamak yerine yüksek açıklıyorlar? (ha şu andaki gerçek vaka sayılari da daha çok biliyorum ama 20b
normalde 5000 gibi sayilarda sabitleyip turizm sezonu boyunca fix rakam açıklarlardi.

şu anda turizm sezonundayiz ama 20bin gibi rakam açıklıyorlar? bu biraz garip değil mi onlar için?

neden rakamlari saklamak yerine yüksek açıklıyorlar? (ha şu andaki gerçek vaka sayılari da daha çok biliyorum ama 20bin gibi bir rakami turizm sezonunda açıklamalari çok garip)
0
Mehmet Ersoz
(27.07.21)
Açıkladıkları rakamlar ya doğruysa?
Yani neye göre yalan olduğuna inanıyorsunuz da doğru olduğuna inanmıyorsunuz?
Gevşetilirse önlemler, millet dikkat etmezse yükselir.
0
ikikerekac
(27.07.21)
millet korksun, yasakların geri gelmesinin gerekçesi olsun diye.

ayrıca olduğundan yüksek açıkladıklarını düşünmüyorum. tatil yerleri tıklım tıklım. maske takan yok. sayılar az bile. allahtan aşı var.
0
jelly bear
(27.07.21)
Gerçekte daha yüksek olduğu muhtemel. Ancak bu kadar az gösteriyor olabilirler.
Pandemi başında olduğu gibi bu süreçte de -belki hasta sayısına bağlı- ödenek bekleniyor olabilir.
Bir de zaten turizm tek taraflı değil artık. Yani neredeyse tüm avrupa ülkeleri geri dönüşte daha kısıtlayıcı tedbirler dayatıyor, gelen yabancı turist oranı zaten eskisi gibi değil.
0
rewlack
(27.07.21)
olası tepkileri azaltmak ve vatandaşı yasaklara alıştırmak için yapıyor olabilirler. sayıların yanlış olduğunu düşünmüyorum ben ama istedikleri zaman manipüle edebildikleri doğru tabii ki. tatil yapacak adam zaten covid'e bakmıyor. umursamıyordur, inanmıyordur, aşısını olmuştur vs... gelen yine gelir. hatta çoğu insanda "yasaklar gelmeden eğlenelim" düşüncesi var, hazır bir şeyler yapabiliyorken yapalım diyorlar. kendilerince onlar da haklı.

vaka sayısı eskisi kadar önemli değil ayrıca. normalde günlük 10 bin vaka hastaneleri kilitlerdi, şimdi 20 binde hiçbir şey yok aşılama sayesinde. aşılama hala yeterli olmadığı için belki kapanma gelir ama bunun için bence en az 50-60 binlere ulaşılması gerek. kapatmak istiyorlarsa onun yolunu yapıyorlardır işte, "iş tehlikeli noktalara geliyor" diyemezler pat diye bugün. yavaş yavaş. şimdi 20 bin, pek sorun yok. tam ağustos sonu gibi sezon kapanacağı vakit hooop 60-70 olur, kış boyu yine kilitlerler bizi.
0
der meister
(27.07.21)
Çünkü yasaklar is coming. Şunun şurasında eylül ekime ne kaldı. Sayıları ancak normal (yüksek değerlerine) getirirler.
Turizm sezonu tamamlansın, okul kayıt paraları alınsın. Ünivlere öğrenciler kaydolsun. Bir iki hafta da yok bişey iyiyiz normaliz payı var, eh ancak işte.
0
jimjim
(27.07.21)
Soylediklerinden de yuksektir muhtemelen. Hatta 4 gun once M.Ceylanin bi aciklamasi vardi aktif vaka 100bini gecmis olabilir diye (git: www.sozcu.com.tr)
0
e mice
(27.07.21)
Kız arkadaşım acil serviste hekim olarak çalışıyor vaka sayılarının doğru olduğuna inanıyorum, 5000'lere düştüğünde gerçekten azalmıştı covid nedeniyle gelen hasta sayısı, şimdi yine artışta. Pandeminin başında açıklanan sayılar sorunluydu, en büyük olay hasta-vaka sayısı hilesiyle yapılmıştı, o durum duzeldikten sonra doğruca açıkladıklarını düşünüyorum. Millet bu tam kapanmada da 5000 olacak diyordu 17 mayısta, 5000 falan olmadı.
0
signore
(27.07.21)
Yanlış açıkladıkları dönemde tabip odaları sayıların doğru olmadığını ifşa etti. Sadece İstanbul mezarlıklar müdürlüğü verileriyle hastalık tahmini ölüm sayıları tespit edilebiliyor, bilimler akademisi sürekli açıklıyor. Salgının bir matematiği var. Dolayısıyla reddemezler artık. O nedenle gerçeğe yakın sonuçlar açıklanıyor.
0
evrim halkasi
(28.07.21)
vaka sayisinin bir onemi yok ki. vefat sayisi 50 civari. vaka sayisi cok daha azken daha fazla vefat vardi. artik vaka sayisini cok da sallayan oldugunu sanmiyorum.
0
lemmiwinks
(28.07.21)
(14)

kendinizi en çok ne zaman yalnız hissetiniz?

dedim ben sana
ben 30.yaş günümü sadece annem kutlayıp, kendimi şehrin pahalı restoranlarından birinde doğum günü yemeğine çıkarınca. yalnız iyi ki evde kös kös oturmamışım ve o yemeğe yalnız da olsa gitmişim diyorum şimdi.
ben 30.yaş günümü sadece annem kutlayıp, kendimi şehrin pahalı restoranlarından birinde doğum günü yemeğine çıkarınca. yalnız iyi ki evde kös kös oturmamışım ve o yemeğe yalnız da olsa gitmişim diyorum şimdi.
0
dedim ben sana
(27.07.21)
Köpeğim vefat ettiğinde.
0
Amory Lorch
(27.07.21)
2018 yılında yaşadığım evde doğal gaz sistemi yoktu. Elektrikli sobayla ısınmaya çalışırken çok fena üşütüp hasta olmuştum. Ev ısınmıyordu ve ben çok üşüyordum. Benimle ilgilenmesi için çağırabileceğim kimse yoktu. Yemek yiyemedim, akşamdan başlayarak sabaha kadar uyuyup uyandım ve üşüdüm. Asıl zor olan da, üzülmesinler diye aileme telefonda belli etmemeye çalışmıştım hasta olduğumu.
0
biravekahve
(27.07.21)
Askerdeyken sanırım
0
olaylar olaylar
(27.07.21)
Hasta olmustum, yerimden kalkamicak kadar kötüydüm. Kimseyi zahmete sokmayı da sevmem. Arkadaslarima fln soylemedim. Yerimden kalkamadigim için yemek de yiyemedim. 2 gün fln öyle aç bilaç yatmistim, çok uzucuydu :')

Bir de bilekliklerimi takmakta zorlaninca çok hissederim yalnizligimi xd
0
abuzer
(27.07.21)
anlık olarak bilmiyorum da hayatımın en yalnız dönemini şu an yaşıyorum. pandemi yüzünden sosyalliğin sıfırlanması, hayatımdaki 1-2 insanın da benzer zamanlarda gitmesi, tekrar başladığım sigarayı yeniden bırakmam, parasızlıktan okul da online olduğu için anne evine sığınmam, kardeşimin bile benimle pek muhatap olmak istememesi vs...

bomboş, bombok, yapayalnız, ümitsiz bir süreç benim için. eskiden böyle zamanlarda pozitif düşünmeye çalışır veya insanlarla konuşmak isterdim örneğin. denklem basit. yalnızım, öyleyse insanlarla görüşeyim, di mi? şimdi o da yok. "kim senin derdini dinleyecek aq sktir git milletin işi gücü yok senin mızıklanmanı mı çekecek" havasındayım. çok değersiz ve gereksiz hissediyorum kendimi. ha çok sorun değil bu tabii ama bu fikre alışmak ve "değerli"yken bir anda bok çuvalına dönüşmek, o adaptasyon süreci üzüyor biraz. şey gibi hani, durmak ya da hızlı araba kullanmak çok problem değildir ama hızlı sürerken zınk diye durursan paramparça olursun, o hesap. kimsenin umursamadığı bir adam olmakla sorunum yok, sevilen ve önemsenen biri olmakla da problemim yok ama birinden diğerine keskin geçiş çok yıpratıcı oluyor.
0
der meister
(27.07.21)
2016 ekim ayinda ayrilik acisiyla uzuntuden kendimi harap ettigim bir donem olmustu. sabah uyandim bacaklarim tutmuyordu ve belimde inanilmaz bir agriyla duvarlara tutuna tutuna banyoya kadar gidebilmis, banyoda yere dusmustum. can acisiyla aglaya aglaya is yerine gelemeyecegimi haber vereyim bari diye yoneticimi aramistim. adamcagiz halime aciyip gelip beni doktora goturmustu. hastanede tekerlekli sandalyede otururken nasil bu kadar yapayalniz kaldigimi dusunuyordum. 2 agri kesici igneyle ancak agrim dinmisti ve eve dondugumde o zaman birkac gun once benden ayrilan eski sevgilime is arkadasim haber vermis, kendisi lutfedip beni ziyarete gelmis. evde biraktigi esyalari toplamaya gelebilmek icin bahane buldugunu sonradan anlamistim tabii. neyse ki kurtuldum hem o agrilardan hem o insandan. ama hala o gunu dusununce bogazim dugumleniyor.

yalnizligi cok severim ama ben tercih ettigim zaman.
0
in vino veritas
(27.07.21)
Askerlik, anlatsam kitap olur.
Oradan sonra kari kiz terk etmeleri falan hic koymadi.
0
divit
(27.07.21)
2017 mayıs-eylül arası.
annem vefat ettikten sonraki 3-4 ay hayatımın en tuhaf, en zor, en garip, en buhranlı, en belirsiz, en kasvetli ve en yalnız dönemiydi.
doğru düzgün yas bile tutamadım.
ki genel olarak çok kolay bir hayatım da olmadı ama o dört ay boyunca sınandım resmen.
2-3 yaşımda olan şeyleri bile hatırlayabiliyorum, o dönemi net hatırlayamıyorum.

sonrasında çok değiştim, hayatım da değişti.
neyse ki, iyi yönde.
o yüzden öyle zamanlara tutunmamak lazım.
0
blatta hiberna
(27.07.21)
Fiziksel şiddet gördüğümde en yakınımdakiler bile beni yalnız bırakmıştı. Gece bacağımda alçıyla nasıl tuvalete gidebilirim diye düşünürken kendimi ağlarken bulmuştum. Dikişlerden kafamı yastığa bile koyamıyordum. Hayatımda kendimi hiç o gece hissettiğim kadar yalnız hissetmedim. Fiziksel acıdan çok karşı karşıya kaldığım durum acıtmıştı.
0
ruhen hastayim ben
(27.07.21)
hiçbir zaman. yalnız bırakılmadığım için değil ama, sadece iyi ya da kötü anlarımda birine ihtiyaç duymuyorum. birileri kötü bir şey olunca yardım etmeye çalışsa bile yalnız kalmak daha iyi geliyor. çocukluktan kalma bir alışkanlık olduğunu düşünüyorum.
0
bohr atom modeli
(27.07.21)
1- tek yaşarken kafamı dolaba vurup bayılır gibi olmuştum, o gün öleceğim sanmıştım
2- üniversiteye şehir dışına gittiğim ilk gece
0
roket adam
(27.07.21)
9-10 sene once Milano'da Centrale cevresinde dandik bir otelde kaliyorum, yalnizim. Gece yarisi 2-3 gibi benim oteli polisler basti, normal polis de degil ozel harekat gibi bir sey agir silahlar falan var adamlarda. Nooluyo lan diye seslerine uyanip pencereden disariya bakinca gordum, koridora cikmak yemez:) 2-3 araba disarda da ekip var. Onemli bir sucluyu ariyorlar herhalde. Resepsiyonisti katmislar onlerine bu odada kim kaliyor, nereli bu, kac yasinda gibi sorular soruyorlar sonra da odaya giriyorlar arama marama yapiyorlar anladigim kadariyla, ama medeniyet Avrupa insan haklari falan hak getire ortam cok gergin, bagiris cagiris seklinde azarlama seklinde kaba saba bir sorgulama, muamele var duydugum kadariyla. Italyanca bilmesem de anlayabiliyorum az cok. Otel zaten eski duvarlar kagit gibi her sey duyuluyor, izolasyon berbat otelde. Ben de korkuyla benim odayi basmalarini bekliyorum sira sira gittikleri icin. Cikip da bu ses ne falan diye koridora dahi cikamazsin ortam cok gergin, catisma falan cikar diye de korkuyorum her an. O sirada kendimi dusundum: b seviye ingilizce disinda dil yok, yanimda dogru duzgun para yok, ulke, uyruk desen dandik, isim desen Islami bir isim, zengin, nufuslu aileden gelmiyoruz en zayif halkalardan biriyim lan ben diye dusundum. Ister misin bana bir tane faili mechul yiksinlar suracikta, toplayip gotursunler, hapisanede gecsin tum omrum. Italya zaten malum mafyanin memleketi, Berlusconi'nin ciftligi gibi birseydi o zamanlar ulke, derin devlet temiz eller bilmemne haberlerde geciyor surekli bizden pek farki yok. O zamanlar Ergenekon vardi Turkiye'de, polisler sahte delil melil uretiyor, suc icat ediyordu, kumpas kuruyor falan bu tarz dusunceler beynime oyle bir hucum etti ki sanki sucluymuscasina korktum orada polisten, en cok yalniz hissettigim zaman orasidir polsilerin odami basmasini beklerken. Benim kapinin onune geldiler, resepsiyonist adimi uyrugumu falan okudu, su tarihte giris yapti diye bilgi verdi polise, benim kapimi dahi calmadan es gectiler beni iyi mi:) Yabanci ulke, genctik falan cok pis korktum kisaca 2-3 yil yaslanmisimdir orda.
0
neck_and_neck
(27.07.21)
Ben arkadaş grubunun içinde kendimi yalnız hissediyorum. Onlar gülüyor eğleniyor ama ben bir türlü o eğlenceyi yakalayamıyormuşum gibi hissediyorum. Hem mutlu hem yalnız hissetmek çok garip…
0
titanyum
(28.07.21)
Bu aralar arşa çıktı bende. Zaman içinde bütün yakın arkadaşlarımın farklı şehirlere gitmesinden, iş ortamında dışarıda görüşmek isteyeceğim kafada birilerini bulamamamdan iyice yalnızlaştım. Ama yalnızlaştıkça daha da yabanileşip yalnızlığım artıyor. Artık telefonum çalınca bile gerilmeye başladım, ulan kim arıyor şimdi bunla mı konuşacaz diye düşünüyorum ve 0850 numara falan olduğunu görünce seviniyorum.
0
bobinhoo
(28.07.21)
(6)

Terk edilmek, ayrılık

dissendium
1. Hiç terk edildiniz mi? Terk edilme sonrasında ilişkiniz kendiliğinden mi bitti? Kaç gün konuşmadınız? Son kez buluştunuz mu? Birbirinize eşyalarınızı verdiniz mi? Resmî olarak ayrılma durumu oldu mu? Hakkınızı helal edip mi ayrıldınız yoksa Allah belanı versin şeklinde mi ayrıldınız?2. Hiç aldatı
1. Hiç terk edildiniz mi? Terk edilme sonrasında ilişkiniz kendiliğinden mi bitti? Kaç gün konuşmadınız? Son kez buluştunuz mu? Birbirinize eşyalarınızı verdiniz mi? Resmî olarak ayrılma durumu oldu mu? Hakkınızı helal edip mi ayrıldınız yoksa Allah belanı versin şeklinde mi ayrıldınız?

2. Hiç aldatıldınız mı? Aldatılmak nasıl bir duygu? Siniriniz, üzüntünüz ne kadar sürede geçti? Hayatınıza nasıl devam ettiniz? Hayatınıza devam ederken en büyük motivasyonunuz neydi, destek aldığınız şeyler nelerdi? Sizi aldatan kişiye ya da sizi aldattığı kişiye zarar vermek istediniz mi? Kendinize zarar vermek istediniz mi?

Bir sürü soru sordum. Cevap verenlere teşekkür ederim. Açıkça yazmak istemeyen mesajla da cevap atabilir.
0
dissendium
(25.07.21)
1- hic terk edilmedim. cunku bir tane iliskim oldu.

2- o iliskimde de aldatildim. bok gibi bir duygu. yetememisim. cirkinim, salagim, vajinismusum, kotuyum, sikiciyim... aklima gelmeyen kalmadi. hep kendimde hata buldum. ogrendigim an basimdan asagi kaynal sular dokuldu. atesim yukseldi. 1 yilda gecti. yavas yavas gecti zamanla. bir motivasyonum yoktu. aglayarak, sinir krizi gecirerek, kendimi mesgul etmeye calisarak gecti. ogrendigim ilk an zarar vermek istedim ama fiziksel degil. bu sebeple butun tanidiklarina yaptigini anlatip onu rezil ettim. iyi geldi. kendime zarar vermek istedim ve verdim. kolumu bacagimi cam parcalariyla cizdim. bu yuzden o geceyi psikiyatri kliniginde bitirdik. antidepresanimin dozu arttirildi.
0
batlegolas
(26.07.21)
Terk edildim.
Kariyer hırsım olmadığı, gevşek bir insan olduğum için terk etti beni. Böyle de söyledi. O mühendisti babasının fabrikasına müdür olarak işe başladı, ben salak bir üniden mezun olarak bir çağrı merkezine.
2 yıldan fazla sürdü ilişkimiz, iyiydik de hatta ben hayatımda en çok onu sevdim onun da beni çok sevdiğini hissettim son zamana kadar. Sonlarda bir şeyler oldu ona, belki evlilik düşüncesi geldi ve bu kadın aylağın teki, bununla yapamam dedi belki fe başka bir şey bilemiyorum ama aldatma değildi o yapıda bi adam değildi zaten.
Ayrılmadan önce bir konsere gitti İstanbul’a, ben çalışıyordum gidememiştim. İlk gittiğinde konuştuk sonra ne aradı ne mesaj attı.
Tam bir hafta sonra beni aradı, neden onu aramadığımı sordu dedim belli ki bir şeyler hesaplıyorsun, kafanı karıştırmak istemedim. Öyleymiş, benim girdiğim işte kaldığımı ilerlemek için çaba sarf etmediğimi ve bunun onun mantığına uymadığını, benimle gelecek planlayamayacağını, bu bir haftada da bensiz yapabilir miymiş diye denemek istediğini, bensiz de olabileceğine kanaat getirdiğini söyledi. Ay bak yazınca yine üzüldüm.
Tamam o zaman hoşçakal dedim kapattım.
Birkaç gün sonra aradı eşyalarımı vermek istedi, alırım bir ara acelesi yok dedim.
Haftasına yine aradı ya dedim bi dur istemiyorum şu an. Aslında onu görmek istemiyordum.
Sonra bir daha aradı, at hepsini istemiyorum dedim.
9 10 yıl oldu Hala acaba görüşmek için bahane miydi diye merak ederim.
Bir daha hiç iletişmedik.
O evlenmiş, ben de evlendim. Eşimi gerçekten çok seviyorum ama kimseyi onun kadat sevemedim. Bu yüzden böyle aklıma yılda bir de gelse üzüyor.
Ay ne güzel iç döktüm, teşekkür ederim.

Aldatılma ise biri becerdiyse de hiç yakalamadım.
0
somethinginthewayshemoves
(26.07.21)
1. 3-4 aylık bir flört/sevgili oldu benden ilk ayrılan kadın oydu. İlk olunca çok yaralamıştı hani hala aklımda. Ayrılık hediyesi falan verdim ldfkgjdf (aslında daha önce almıştım, boşa gitsin istemedim) Sonra bir iki konuştuk arkadaş olarak ama güncel sevgili kişisi istemeyince konuşmayı kestim.


1.5 senelik sevgilim ayrıldı bir iki ay önce. Öncesinde ben de biraz soğumuştum ama sonra sevdiğime karar vermiştim ama bu sırada o da soğumuş iddiasına göre. Bir ay önce asla ayrılmam vs. diyorken suckerpunch olması beni çok kırdı ve yaraladı. Hala canım acıyor. Kavga vs. olmadı, doktora sebebiyle iki aya yurtdışına gidecek gitmeden önce mini bir tartışma yaşarız herhalde.

Şu anda hala günlük konuşuyoruz. Geçen hediye vermeye gelmiş kapıya.. Ben de içeride ona yollayacağım hediyeyi hazırlıyordum götürdüm verdim öyle saçma bir şey oldu. Hala en sevdiğim insan o ve onun da en güvendiği insanın ben olduğumu biliyorum, konuşuyoruz o yüzden.

Zaten ne iddia ederse etsin söylediği kadar sevmediğini biliyorum (sevgililik harici arkadaş olarak), ve 10 saat farkı olunca arkadaş kalmamız da yalan olacak o konuda zerre inanmıyorum. Benim eski flörtümle arkadaş kalmamam için tartışma çıkaran biri tabii ki kalmayacak :) Kendi ne derse desin komik sadece. O yüzden kaçınılmazı bekliyorum




2. Asla aldatılmadım. Sevgililerime inanılmaz saygı duyarım. Karşı cinsten tabii ki yakın arkadaşları olabilir, arkadaş kalmak isteyen exleriyle kalabilirler. En ufak bir aldatma -ki bu flörtleşme bile olur- benim bu güvenimi tabii ki yok eder o yüzden anında ayrılırım. Neyse ki asla öyle bir şey yaşamadım.
0
aguen
(26.07.21)
1. biri hariç tüm ilişkilerimde terk edildim (diğeri de ortak kararla) ama çoğu %90 oranında internet üzerinden yürüdüğü ve yüz yüze görüşmeler fazla kısıtlı kaldığı için bunu biraz normal buluyorum. ben bunu çok sorun eden biri değilim, seviyorsam 2-3 sene bile beklerim ama karşı taraf neredeyse hiçbir zaman bu sabrın yarısını bile göstermedi. ayrılık süreci genellikle sevgilimin çok daha az konuşmasıyla başlayıp, "ben artık yapamıyorum" demesiyle sonuçlandı. çok duygusal ve ciddi terk edilme fobisi olan biriyim. bu yüzden ayrıldıktan sonra ikili iletişimi tamamen keser fakat bazen birkaç ay (belki daha uzun süre) "seni çok seviyom tülay novlursun geri dön" tarzı upuzun mail'ler atmaya devam ederdim. sağolsunlar hep anlayışla karşıladılar, hiçbiri bu huyuma & saldırılarıma karşı çıkmadı. içerik olarak zaten rahatsız edecek bir şey yok, "çok seviyom çok zorlanıyom" tarzı mızıldanmalar. muhtemelen okundu olarak işaretleyip geçmişlerdir. bir süre sonra kendiliğimden susuyordum. internet mevzuları sebebiyle eşya verme durumu olmadı, yüz yüze de olsa kendi eşyaları dışında hediyedir şudur budur vermezdim zaten. tüm ilişkilerim iyi bitti sayılır, hiçbirinde kavga gürültü olmadı çünkü özetle "özür dilerim, yapamıyorum, bye" diyen karşı tarafı izlemekle yetindim. konuşacak, kavga edecek bir şey olmadı.

2. aldatıldığıma dair net olarak bilgim olmadığı için kimseye bok atmak istemem ama lisedeki bir ilişkimde aldatıldığımdan neredeyse eminim. ayrıldıktan çok sonra gelmişti bu aklıma. hem bu yüzden hem de zaten yaşımızdan dolayı üzerinde durmadım. "yetişkin" ve "ciddi" ilişkilerimin birinde aldatıldığıma dair ciddi şüphelerim var. daha doğrusu aldatma sayabileceğim nahoş şeyler. yine %100 emin olmadığım için bi' şey diyemiyorum. kısacası aldatıldıysam da haberim yok yani, ayakta zkmişler. aldatıldığımı bilmek benim için ciddi bir travma olurdu ama insan alışıyor... ilişkilerle ilgili hep şunu telkin ederim kendime: "eski sevgililerinin sana yaşattıkları yüzünden başkalarını yargılama. gitmiş, geçmişte kalmış insanların geleceğini şekillendirmesine izin verme."

aldatıldıktan sonra güvenmek tabii ki çok zor olur ama ben bu düstur sebebiyle her zaman insanlara (aldatana değil, yeni insanlara) şans verme taraftarıyım. düşünsene aldatıldığın için 10 sene boyunca herkesten uzak duruyorsun mesela... belki bu arada gerçekten seni çok sevebilecek, harika bir insanı kaçırdın. neden? şerefsizin teki seni 13 sene önce aldattı diye... bunu istemiyorum ben. terk edilmek, aldatılmak, yarıda bırakılmak... bunlar her zaman hayatın parçası. yerine göre 30 yıllık evlilikler bile dağılabiliyor. hiçbir zaman garantisi yok bunların. sevdiğim, güvenebileceğimi hissettiğim biri varsa yardırırım ben. o açıdan ilk etapta müthiş zorlansam da, muhtemelen birkaç sene ölü gibi gezecek olsam da önünde sonunda atlatırım ayrılık/aldatılma acısını. geçmiş yüzünden yaralanmak, geçmişe çok takılmak ayrı; orada takılı kalıp asla ileriye dönük adım atamamak ayrı... ilki olur, ister istemez oluyor, ikincisini istemiyorum.

o değil de beni niye hep terk ediyolar lan, bi şey de demiyolar ki hani ne bileyim şöyle şerefsizsin, şöyle itsin deseler yine anlayacağım. hep saçmasapan sebepler, klasik "sorun sen değilsin benim" tripleri... tuhaf.
0
der meister
(26.07.21)
Terk edildiğim de oldu terk ettiğim de. Böyle durumlarda hangi pozisyonda olduğunuza göre davranamazsınız ki. Karşınızdaki kişiyle ilişkinizin boyutu önemli. Sevgililik ilişkisini sonlandırmak çalıştığınız işten ayrılmak gibi bir durum değil. Belli davranış kalıpları yok genel geçer kabul edilebilecek.

Karşınızdaki kişi başkasına mı aşık oldu? Taşınma zorunluluğu mu doğdu? Sizden mi soğudu? İşini size tercih mi etti? Bağlanma korkusu mu? Aslında sizi arkadaş olarak mı görüyor? Sadece size karşı olan hisleri mi söndü? Karakter olarak mı uymadınız? Zevkleriniz uyuşmadığı için bir aradayken mutlu olamıyor musunuz? Ya da bambaşka bir şey...

Bir ayrılığın çok çeşitli sebepleri olabilir. Benim haklı gördüğüm bir sebep sizin için kabul edilemez de olabilir. "Terk edilince şöyle davranırsınız" diye bir şey olamaz.

Ancak neticede ayrılık çok sık karşılaşılan bir şey ve her birimizin başına gelme olasılığı çok yüksek. Bunu hayatın bir döneminde karşılaşmanız muhtemel bir şey olarak görüp, ondan korkmak yerine tatsız, ama olağan bir olay şeklinde ele almak çok daha mantıklı.

Aldatılmak biraz daha farklı. Aldatılmak karşınızdaki kişinin kendi özü üzerinde sahip olduğu bir hak sonucu değil, sizin üstünüzde kurduğu yalan örüntüleri sonucu doğar. Ben henüz flört döneminde olduğum biri tarafından aldatıldım. İlişkimiz çok ileri bir boyutta olmadığı için onu kaybetme hissinden ziyade geleceğe, henüz tanışmadığım insanlara karşı çok büyük bir güvensizlik hissi geliştirdi içimde. Ne var ki "ben kimseyi aldatmadım, ben bunu yapmadıysam o kadar da özel bir insan olmadığıma göre benim gibi başkaları da elbette vardır" düşüncesiyle kendimi toparlayabildim.
0
mentuhotep
(26.07.21)
evet terk edildim. 6 senelik ilişkimde bir mesajla terk edildim. genellikle zorlayan tarafım yoktur. kafa bulanıklığı yaşıyordur diye düşünüp üzerine düşmemiştim. ancak bana mesaj atarken yeni sevgilisinin yanına gitme planları yaptığı için yüzüme konuşma cesareti gösterememiş. ben bunları ayrıldıktan 4-5 gün sonra öğrenebildim. çok yakın iki arkadaşıma utanmadan yeni sevgilisi ile fotoğrafını atıp onlarla tanıştırmak istemiş. arkadaşlarım üzülmemem için konuyu bana açmamışlar bir süre ama sonra fotoğrafı gösterip her şeyin ortaya çıkmasına karar vermişler.

üzerinden 2 seneden fazla geçti, hala o fotoğrafı gördüğümde hissettiğim duyguyu hatırlıyorum. olduğum yere gömülmek istedim. daha fazla nefes almak istemedim. o zaman aldatılmanın ne demek olduğunu anlamıştım. zaten ayrıldıktan 6 ay içinde evlendi.

evimde bulunan tüm eşyalarını götürüp ailesine bıraktım. ne kendime, ne karşı tarafa zarar verme hissiyatı duydum. atlattığımı düşünüyorum ve bu süreçte ailem, arkadaşlarım konuyu hiç açmasa bile oldukça destek olduklarını hissettim.

şöyle geriye dönüp baktığımda terk etmesi çok iyi olmuş diye düşünüyorum. ileriye doğru daha fazla adım atmama sebep oldu. o an çok üzücü gelip insanı dibe çekse bile, her şeyi detaylıca düşündüğüm zaman kazanmam gereken tüm tecrübeyi kazanmışım.
0
kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili
(26.07.21)
(10)

türkiye’yi terk etme mazaretiniz ne olurdu?

buenosdias
yarın avrupa’da yaşama şansınız olsaydı, hangi sebeplerle kaçardınız? kısaca akp yazmak yerine detaylı sebeplerle yazarsanız sevinirim.
yarın avrupa’da yaşama şansınız olsaydı, hangi sebeplerle kaçardınız? kısaca akp yazmak yerine detaylı sebeplerle yazarsanız sevinirim.
0
buenosdias
(25.07.21)
''artık nefes alamıyorum'' olurdu. her yer insan, her yer afgan, her yer suriye, her yer zaten trabzondu.

..
0
Techsavvy
(25.07.21)
Cok iyi kazanmama ragmen param yetmiyor. Benimle ayni ozellikte adam 10bin euro aliyor ayda.

Senede 120.000 euro eder, o da 1 milyon 200bin tl eder.

Avrupada 2 sene calissam emekli oluyorum, hadi 5 sene calissam gelsem kralim.
0
divit
(25.07.21)
hayalini kurduğum hayat için sürekli ter dökerken tam yaklaştım dediğimde siyasi bir saçmalık yüzünden bitiş çizgisinin yine çook uzaklara gitmesi. stabil bir yaşam sürmek istiyorum, yarın ne saçmalık olacağını düşünerek yaşamak istemiyorum.
0
nahtoderfahrung
(25.07.21)
en başta para. çalışan olarak hakkımı savunabileceğim, daha iyi kazanabileceğim bir yerde yaşamak isterdim. letonya'dayken arkadaşım bir günlük iş için çağırmıştı. covid-19 için kullanılacak tüplere etiket yapıştırıyorsun. sürekli yapılacak iş değil, çok hızlı olman ve aralıksız çalışman gerekiyor ama 8 saate verdikleri para €50 idi. o paraya süpermarketi alabiliyordun mesela. ispanya'dan ithal salam tarzı et vardı. dilimlenmiş kaşara sarıp yemeyi çok seviyordum şarapla birlikte. et, kaşar ve şarap (bunlar da köpek öldüren değil, gürcü-peru-italyan şarabı falan) €10 bile etmiyordu. temel ihtiyaçlar zaten çok ucuzdu. demek istediğim... en başta "çalıştığıma değsin" istiyorum, kazandığım para bir işe yarasın, bana bir şeyler versin. diğer türlü kölelik gibi hissediyor insan (kapitalizmde her türlü kölelik de neyse oraya girmeyeyim)

onun dışında ben anksiyeteli ve ürkek bir insanım. biriyle tartışacak olsam aklıma hemen ölüm ihtimali gelir, hani ya karşı taraf bıçağı takar veya ben kendimi kaybederim korkusu. avrupa'da bu açıdan çok daha rahat hissederdim. insanların mental olarak daha sağlıklı ve anlayışlı olduğunu biliyorum. manyak her yerde var tabii ki ama "yan baktın kavgası" gibi konularda daha rahat olurdu içim.

üçüncü olarak entelektüel ortam ve imkanlar iyi. konser olsun, kendin gibi insanlarla buluşup görüşmek olsun vs. daha kolay sanki... türkiye'de rahat değiliz hiçbirimiz. sosyal anlamda daha özgür, daha bireysel davranma şansım olurdu diye düşünüyorum avrupa'da. orada mesela belki tinder'dan biriyle tanışıp insan gibi bir kafede görüşme, arkadaş edinme şansım olabilir örneğin ama burada sokakta selam versek tecavüzcü muamelesi görüyoruz. kadınlara kızamıyorum bu konuda, onlar da kendilerince haklı tabii ki.

genel olarak bizim kültürümüzü sıkıntılı buluyorum ben. bazı yönleri çok güzel tabii ki ama bireysellik olayını öğrenememiş olmamız, ne kadar "özgür" olsak da toplum baskısından kaçmanın zorluğu vs. yoruyor bazen.

bi' de avrupa'da yaşamak otomatik olarak çok ciddi bir seyahat/kültür avantajı demek. cebinde üç kuruş para varsa istediğin an istediğin yere basıp gidebilirsin. ben mesela girit'i görmeyi çok isterdim. zeytin bahçelerini dolaşayım, şarap içeyim falan. çok basit bir hayal. farklı farklı bir sürü ülke ve kültür... türkiye'de yaşarken yapamazsın bunu. avrupa'da yaşasan ama cebinde €150-200 parayla basıp gidersin girit'e sırt çantanla. ve daha bir sürü başka yere.

ben çocukken de avrupa'da yaşamak istiyordum, daha akp'nin ne olduğunu bilmeden... hala istiyorum ama olmadı. meğer avrupa kollarını açmış beni beklemiyormuş, sonradan çözdüm olayı.
0
der meister
(25.07.21)
Para en az önemli nedenlerden biri. Sevmedigim şey, insanların para için gelip kendi Orta Doğu kültürlerini yurt dışında zorla yaşamaya ve başkalarına zorla yaşatmaya çalışmaları. Örneğin parkta güneşlenen kadınları izlemeleri, yurt dışında eşcinsel karşıtı olmaları, kötü araba kullanmaları gibi. Benim yurt dışına çıkma isteğim bireysel ölçüde yerleşmiş temel hak ve özgürlüklerin olması. Bireysel olarak kadınların parkta ya da başka yerde guneslenebilmeleri, benim sevgilimle istediğim yerde yakinlasabilmem, Müslümanların Alevilerin Yahudilerin Budistlerin yaşamlarına kimsenin karışmaması, eşcinsel biseksuel tekesli kimsenin kimseye karışmaması, sürekli dedikodusunu yapmaması, trafikte markette bankada bir düzen olması, sıraya girme kültürünün olması, birine kibar davranıyorsam ondan korktuğum ya da ezik ya da ibne olduğumun dusunulmemesi. İs verenimden korkmamam, is yerinde somurulmemem, az da olsa çok da olsa hakkımı almam, iş yerindeki kimsenin torpille o ise gelmediklerini bilmem, kimsenin tebasi olmak zorunda olmamam, kısacası insan olabilmem
0
howfaristhesky
(25.07.21)
Ekonomi.
0
materyalist imam
(25.07.21)
Grift bi durum.
1.Eğitimsizlik ama akademik değil görgü, insanlık, adap, ahlaki değerle, saygısızlık.
2.Hukuksuzluk. Sokak ortasında öldürülen kadınlar ve ceza almayan eski eşler vs. Yani her konuda var da hukusuzluk bu artık gözümüze gözümüze sokulan hali.
3.(yukarıdakilerin hem sebebi hem sonucu olarak birbirine bağlı bulduğum) ekonomi.


Kişisel gerekçem ise özetle “şiddet” olacak. Hayatın her alanında ve anında psikolojik, fiziksel, mental, etnik, ekonomik, sosyal... şiddet.
0
rewlack
(25.07.21)
Çocuk yaparsam iyi bir eğitim ve hayat standardı saglamam burada çok daha zor.
0
chavezding
(25.07.21)
Kulturu. Araplardan falan cok daha ustun, cok farkli oldugunu sanip aslinda neredeyse tipa tip ayni olmasi.
0
hot potato
(25.07.21)
siyasi bir cevap vermeyeceğim zaten siyasi olarak sormadınız.
sorunun da partiler üstü olduğunu düşünüyorum zaten.
gider miydim? ha gitmezdim ama velev ki gidecek olsaydım nedeni benim eğitimimde birinin abd gibi ülkelerde çok yüksek kazanç elde edenler arasında olmasına rağmen benim burada asgari ücreti zor denkleştiriyor olmam olurdu
0
photo85
(25.07.21)
(5)

afgan mülteciler

black mamba
afganistan'da ne oldu da gelmeye başladılar son zamanlarda?
afganistan'da ne oldu da gelmeye başladılar son zamanlarda?
0
black mamba
(17.07.21)
abd çekilince taliban ilerlemeye başladı. talibandan kaçanlar bunlar
0
oekuklu
(17.07.21)
ABD Afganistan'dan geri çekiliyor. Terörün tırmanma riski yüzünden kaçıyorlar. Ama Türkiye genel olarak Afganistan, Pakistan vatandaşlarının hayali olan bir ülke.
0
dissendium
(17.07.21)
bizde para var diye 10 senedir devamli olarak geliyorlar.

Bir seyden kactiklari yok, bizim is icin ab'ye gitmemizle ayni mantik ama bunlar kacak giriyor.
0
divit
(17.07.21)
Çalışmak için geliyorlar. Ağır işlerde çalışıyorlar genellikle. Ankara’da danışmanlık firması adı altında bir sürü yer var. Adam başı 500 dolar aylık ücreti veriyorsun istediğin kadar adam alıyorsun. Yatılı olarak kaldıkları için tercih eden çok fazla işyeri var.
0
Depik
(17.07.21)
taliban kismi yanlis degil ama ondan once de geliyorlardi zaten. ucuz isgucu, ulkenin demografisini degistirme, gerekirse halki terorize etme gibi amaclar icin cok musait kitle. reisciler mutluluktan cildiriyor olmali.
0
der meister
(17.07.21)
(11)

Hangi milletlerden/ülkelerden sevgilileriniz oldu?

neysene
Yabancı milletlerden hangisinden/hangilerinden sevgiliniz oldu?
Yabancı milletlerden hangisinden/hangilerinden sevgiliniz oldu?
0
neysene
(13.07.21)
İtalya’da yaşarken italyan oldu
0
suicides underground
(13.07.21)
Öncelikle sevgili nedir, kime denir? 6 ay ve üzeri devam etmiş, honey, dear, sweet gibi yılışık hitaplar kullanılmış ama uzun süre birlikte yaşanmamış ilişkilere sevgililik deniyorsa; litvanya, moldova, belarus.

Hepsinin slav ya da slava yakın olması, isimlerinin sonu a ile bitmesi tabii ki tesadüf değil.
0
IncredibleMau
(13.07.21)
Hollandali, ingiliz, fransiz.
Fransiz ile evliyim.
0
logisticsmanager
(13.07.21)
rus ve slovakya
0
all girls dream
(13.07.21)
Polonya'dan.
0
stejerners
(13.07.21)
polonya ve hırvatistan
0
der meister
(13.07.21)
rus, alman ve amerikali.
0
e mice
(13.07.21)
litvan, universitede iken. o zamanlar modaydi yabanci sevgili yapmak turk kizi soyle turk kizi boyle, kotuleyip duruyordular. ne cins cins isler yapmisiz.
0
turbo sadık
(13.07.21)
ABD ve Cekya
0
howfaristhesky
(13.07.21)
Alman, italyan, fransız ve polonyalı.
0
carmenta
(15.07.21)
Fransa, Cezayir, Lübnan, Romanya, İspanya ve Venezüla.
0
noluyo yaa
(15.07.21)
(16)

Nüfusun çok olması sizi de rahatsız etmiyor mu?

binlercedansozvar
Bazen dışarıdayken kriz geçirecek gibi oluyorum bu kadar insan bu ülkede ne yapıyor sığmıyoruz işte ne diye ürüyorsunuz diye.
Bazen dışarıdayken kriz geçirecek gibi oluyorum bu kadar insan bu ülkede ne yapıyor sığmıyoruz işte ne diye ürüyorsunuz diye.
0
binlercedansozvar
(10.07.21)
evet...
ama bazı insanlar saçma şekilde kalabalık seviyor
ben sakinlik seviyorum
0
jelly bear
(10.07.21)
Fare gibi ürüyoruz maalesef. ikinci çocuktan sonra üreme vergisi getirilmeli :)
0
msb
(10.07.21)
Not: Bakamayacaksa iki de cok. Iki ile sinirlandirmak cozum degil.

Daha cok maddi olarak ve psikolojik olarak bakamayacak ailelerin "cocuk evin nesesi" gibi bencil argumanlarla cocuk yapmasi beni rahatsiz ediyor. Onun yerine maymun da edinebilirler. Digerleri bosanmamak icin cocuk yapiyor. Kimileri genlerimi aktarmak istiyorum diyor, sanki 2m boyu varmis, 1m ziplayabiliyormus, hic hastaligi yokmus...gibi.

En kotusu ise bircok insan bunu hic dusunmuyor. Hayatlarinin tek amaci oku, is bul, evlen, cocuk yap, emekli ol, ol seklinde.
0
howfaristhesky
(10.07.21)
Ulke nufusunda sikinti yok, nufusun dagiliminda sikinti var
0
neverletyougodown
(10.07.21)
bahsettiğin şeyle nüfusun pek alakası yok. istanbuldaysan çok az insanın yaşadığı yerler de var. türkiye'de herkes evlere sıkış tepiş diye nüfusla bağdaştırmamak lazım. parasal bir durum bu.
0
avatar is back
(10.07.21)
sorun nüfus değil, nüfusun ve kaynakların dağılımı. "çocuk yapmayı yasaklayalım" veya "çok fazla insan oldu" gibi popülist söylemler kolay. aynı şeyi dünya geneli için de söylüyorlar mesela... neymiş, 8 milyar insan varmış. yahu bunların bir milyarı temiz içme suyuna erişemiyor, 4-5 milyarı falan da senin benim bir günde dünyaya verdiğimiz zararı bir sene içinde veremiyor. çünkü derme çatma çadırda veya berbat şartlarda yaşıyor adam, senin benim (ya da amerikanın avrupalının) imkanlarının yakınına bile gelemiyor. televizyona bakıyorsun suyu ziyan etme diye bas bas bağırıyor. ulan ben harcadığım suya fatura ödüyorum zaten, tek başıma ne kadar ziyan edebilirim? fabrikalara söylesene sen onu, denize atık atmasınlar mesela?

insanoğlu yamyam ve oç bir tür olmasa belki çok ideal bir düzende değil ama bundan daha iyi bir ortamda yaşayabilirdik. dünya hepimize yetecek kadar büyük.

türkiye özelinde de istanbul için söylediğine katılıyorum. yine yönetim beceriksizliği. ben istanbul'da dayanamadım zaten ankara'ya taşındım, kafam rahat. istanbul yaşanacak yer değil. insanlar üstüne üstüne geliyor sokakta, toplu taşıma desen korkunç. trafiği ayrı beter. her şeyin fiyatı uçmuş. rezillik. halbuki misal almanya veya finlandiya'ya bakıyorsun, her şehrinde ayrı bir imkan veya firma. burada b*k varmış gibi her şeyi istanbul'a topluyorlar.
0
der meister
(10.07.21)
Her dışarı çıktığımda bu kadar insan nasıl yaşıyor bu ülkede diye düşünüyorum, kalabalık sevmiyorum.
0
jjimyl
(10.07.21)
Nüfus degil de nüfus dağılımı ve plansiz nufus sorun.
Cogu aile tek cocuga yeterli maddi manevi destegi zor verecekken 3 cocuk yapin diye gazlaninca ortaya yarim yamalak bir nesil cikiyor.
Cocuklari şükretmek üzerine egitirlerse evet ama cocuguna bir özel ders aldiracak, dil egitimi aldırmayacak, bir konsol alamayacak vs insanların 3 cocuk yapmasi sikinti bunu gidip İstanbul/izmir/ankara'da falan yapmasi daha da sikinti.
0
logisticsmanager
(10.07.21)
Nüfus dağılımında sorun +1
40 bin nüfuslu ilçelere yazın 1 milyon insanın gelip içine etmesi de beni delirtiyor. Temiz bir millet falan olduğumuza da inanmıyorum. İnsan doğaya sadece zarar veriyor, cahil insan daha da fazla.
0
Josephine.
(11.07.21)
Aşırı rahatsız ediyor.
Annelik kutsaldır, babalık başkaymış vb. saçmalıklar olduğu sürece üreme hızı son sürat devam edecek.
Üreyenlerin çoğu ürediği için pişman “Biz ne bok yedik” kafasındalar ama artık geri dönüşleri olmadığı için çok güzel rol yapıyorlar sadece.
0
dadasalon
(11.07.21)
Valla ben pek kalabalik sevmedigim icin ediyor ancak oyle kriz gecirecek duzeyde falan da degil. @aloha nin dedigi gibi olay her seyin kontrolsuz dagitilmasi, esas sikinti bu. Oyle 'insanlar uremeyi kessin artik' seklindeki bir dusuncenin gercek cozum oldugunu dusunmek cok sig bir yaklasim oluyor bana gore.

Olay populasyonun cok kucuk bir yuzdesinin kaynaklarin cok buyuk bir yuzdesine sahip olmasi olayi. Kaynaklari ellerinde tutanlar da cok bir avantaji olmadigi muddetce(atiyorum ham maddeye yakinlik, gumruk illerine vs yakinlik) de gidip de oyle kucuk sehirlerde falan fabrika ya da isyeri acmazlar. Populasyonun buyuk cogunlugunun elinde ise zaten bisey yok, yasamlarini asgari sekilde gecirebilmek ve gelir elde edebilmek icin de is olanaklarinin, firsatlarin bol oldugu yerlere gitmek zorundalar. Yani o isyerlerinin, fabrikalarin oldugu yerlere gidiyorlar.

Gordugun gibi o kalabaligin sebebi insanlarin dogmasi falan degil, her seyin kontrolsuz olmasi. Sorunun esas sebeplerini gormeyip(ya da gormek istemeyip) olaylara yuzeysel bakanlar beni daha cok rahatsiz ediyor. Hele bunlarin bir de basklarini kendilerince kucumsemeleri daha da bi rahatsiz ediyor.
0
j r r tolkien hayrani
(11.07.21)
Sorun nüfustan ziyade dağılımda +1

Tatil/gezi yöreleri için de sorun yine insanların bazı yerlere yoğunlaşmış olması. Orda da sorun yine dağılım.
0
epitaf
(11.07.21)
fazla nufus = kaynak kısıtlılığı demek
kaynak kısıtlılığı = çok fazla çalışmak zorunda olmak demek

ayrıca nufus fazlalığı = doğanın tahribatı, betonlaşma demek

Çin, Hindistan yaşanmaz hale gelmiş ülkeler. Sebebi de nufus fazlalığı. Türkiye 60-65 milyon nufusta kalsa mis gibi ülke olur
0
integrative
(11.07.21)
İstanbul'da yaşamak, işe gitmek, hafta sonu biryerlere gitmek büyük zulüm. Trafikte araba kullanmak büyük sabır işi. Şu an biri gelse Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde asgari ücretle çalışma imkanı veriyoruz dese koşa koşa giderim.

Not:burada gelirim hiç kötü değil.
0
robin one persie
(11.07.21)
Etmiyor
0
evandro roncatto
(14.07.21)
Insan sayisindan ziyade kalitesinde sorun var. Herkes atiyorum Ankara kavaklidere Istanbul Kadikoy emekli ust kademe memur ayarinda olsa o kadar batmaz.
0
hot potato
(14.07.21)
(6)

Gelen hediyeler ve elden çıkarma mevzusu?

Amaranta ursula
Selam gençlerSize vakti zamanında gelen hediyeleri elinizden çıkarıyor musunuz? Hayatınızdan çıkmış gitmiş insanların hediye ettiği kitaplar, defterler, tablolar biblolar vs sıkılınca atıyor musunuz? Ya da sizin için neler kalıcı neler gidici? Var mı bı eşiğiniz? Hediyenizin elden çıkarıldığını öğre
Selam gençler

Size vakti zamanında gelen hediyeleri elinizden çıkarıyor musunuz? Hayatınızdan çıkmış gitmiş insanların hediye ettiği kitaplar, defterler, tablolar biblolar vs sıkılınca atıyor musunuz? Ya da sizin için neler kalıcı neler gidici? Var mı bı eşiğiniz? Hediyenizin elden çıkarıldığını öğrenseniz üzülür müsünüz? Ben üzülmem ama acaba fazla mi duygusuz bir tavır bu diye kafam karıştı.

Son birkaç seneden beri eşyalara aidiyet hissetmiyorum. Bir zamanlar kitaplarım benim için çok değerliyken şimdilerde okuduklarımı yük olarak görüyorum. Sanırım biraz pragmatist oldum:/ Sadece geri dönüp bakma ihtimalim olduğu kurama dair kitapları tutuyorum. Şimdi yine bi ayıklama işine girdim. Hediye gelen kitapları elden çıkarmamıştım ama acaba çıkarsam mı diye tereddütteyim. Mevzu sadece kitap da değil bu arada. Sizce doğru mu bu? Ne düşünüyorsunuz?

Cevaplarınız için şimdiden çok teşekkürler.
0
Amaranta ursula
(10.07.21)
kadinlar bu konuda daha duyarli. ben bir erkek olarak aklima ve kalbime gore hareket ederim.

akil: o esyayi tutmak mevcut sartlar(evin durumu, esya fazlaligi, ihtiyac durumu vs..) icinde mantikli mi?
kalp: esya yada veren kisi benim icin degerliyse mantigi bosver.
0
buenosdias
(10.07.21)
Valla ben birine hediye aldıysam o hediyenin karşıdakini bişekil mutlu etmesi için alırım. Alsın sonsuza kadar saklasın diye değil. Bu yüzden elden çıkarması pek etkilemez beni. Haa bazen moduma ve karşıdaki kişinin pişmanlık duyan biri olmasına bağlı onu uyuz etmek için "ayıp ayıp hediye aldık hemen sattın bu mu bize verdiğin değer" falan diye takılabilirim de amacım direkt karşıya vicdan yaptırıp eğlenme olur. Evet, böyle de cins insanım.

Neyse, ben de eğer gelen hediye pek işime yaramıyorsa alip da istiflemem. Hani direkt gidip elden çıkarmam ancak bir zamandan sonra gözüme çarparsa alıp işine yarayacak birine veririm.

Bunun da doğrusu yanlışı yok bence. Kişiye bağlı, nasıl istiyorsan öyle takil. Hediyenin esas amacı başta da dediğim gibi mutlu etmekse ve bazen de o eşyayı elden çıkarma mutlu edecekse çıkar gitsin takılma bu kadar.
0
j r r tolkien hayrani
(10.07.21)
Şu durumlarda hediyeyi çöpe atabilirim ya da başkasına hediye edebilirim:
-hediyeyi veren kişi benim için artık değerli değildir ve hediye halihazırda işime yaramıyordur.
-hediyeyi veren ile zamanla kopmuşumdur ve hediye bana artık manevi değer ifade etmiyordur.
-hediyeyi veren ile herhangi bir biçimde ayrılmışımdır ve o kadar uzun zaman geçmiştir ki hediye benim için artık hediye duygusunu yitirmiştir, sadece bir eşyaya dönüşmüştür ve evde fazlalık durumundadır.

Hangi durumlarda atmam:
-hediyeyi veren kişi benim için artık değerli değildir ama hediyenin verilişi ya da o gün bende manevi iz bırakmıştır. Herhalde ölene kadar saklarım.
-hediyeyi, veren kişiden bağımsız olarak çok sevmişimdir.
-hediye kullanışlı ve işime yarayan bir hediyedir.

edit: hediye ettiğim bir şeyin elden çıkarıldığını öğrensem eğer özene bezene aldığım bir şeyse ve o kişiye hâlâ değer veriyorsam üzülürdüm hediyemin atılmasına. Görüştüğüm biri değilse ve duygular ölmüşse o zaman zaten önemi yok. Gerçi onda da yine büyük emek sarf edip aldığım bir şeyse ve manevi değeri varsa üzülürdüm.

Hasılı kelam kişiye ve hediyeye göre değişir.
0
Mossy
(10.07.21)
Ya ben hediye beğenmiyorum hiç. Samimi olduğum insanlara ailem/sevgilim gibi direkt sipariş veririm ya da hediye çeki isterim. İşime yarayan şeyi alırım sonrasında elimden çıkarmam. Sürpriz hediye gibi beklentim yok zaten.

Bunun dışında beğenmediğim her şeyi elimden çıkarırım hiç acımam. Duygusal bağım da yok. Boşa yer kaplıyor evde. Vefat eden bir arkadaşım var onun hediyesini saklıyorum sadece.
0
jazzabel
(10.07.21)
bunun doğrusu yanlışı olmaz diye düşünüyorum, çok kişisel bir konu.

hediye konusunda ben biraz anneanne gibiyim, işime yarayacak bir şeyse elden çıkarmayı pek tercih etmiyorum. eski sevgilim tıraş makinesi ve ördekli don almıştı mesela, onu hatırlattıkları için çok hoşuma gittiklerini söyleyemeyeceğim ama "ooo beleş makine" ve "dondur, giyilir" deyip geçiyorum, kız düşünüp almış zamanında şimdi biz ayrıldık diye işe yarar şeyleri niye çöpe atayım?

kitaplarımı da elden çıkarmayı sevmem. bazı romanları yıllar sonra dönüp tekrar okuyabiliyorum. onun dışında zaten küçük bir kütüphanem olduğu için korumaya meyilliyim biraz. atıyorum komşunun 14 yaşındaki çocuğu gelip "abi ben dostoyevski okumak istiyom, sende varmış, versene kitap" dese onunla seve seve paylaşırım kütüphanemi elbette ama zaten çok kitabım olmadığı için bi' nevi "evimde dursun, ben okudum annem-kardeşim-kuzenim okur" diyorum. ha benim için anlamı olmayan, okumaya niyetli olmadığım veya okusam da kıymetli bulmadığım bir kitapsa eğer onu elden çıkarabilirim tabii.

eşyalara aidiyet hissetmemek güzel bir şey bence. ben de biraz senin gibiyim bu konuda, kitaplar dışında sahipliği konusunda öyle çok gaza geleceğim bir şey yok ama gerekirse kitap da elden çıkarılır nedir yani, içinde yazanı almışsan artık kağıt parçasından ibaret bir şey sonuçta. rafta durmasındansa başka ellerde olması daha faydalı olacaksa ayıkla gitsin. çöpe atma ama.
0
der meister
(10.07.21)
Eskiden her şeyi kutsal bir emanet gibi saklardım, sonra yavaş yavaş bazılarını kullanıp yıpratarak, bazılarını başkalarına vererek vs bir şekilde kutsallıktan azat etmeye başladım. Verdikleri duyguya bakıyorum artık, amaan bunu görmek istemiyorum, ya da şurda işe yarar dursun şimdilik eskiyince atarım veya negatif hissediyorum at/sat/ver bir şekilde yoket gibi.

Yazarken düşündüm de ayıp olur diye çok beğenmesem de kenarda duran bir iki şey var ama hediye eden kişilerle yakın mesafe ilişki nedeniyle tutuyorum.

Benim hediye ettiklerimden akıbetini bildiklerim var. İnsan ilk anda hediye hatırına birazcık saygı bekliyor ama sonra boşver deyip geçiyorum. Yani birine verdiğiniz küçük bir hediyeyi haftasında attığını görmek gibi şeyleri kastediyorum yoksa diğer türlü illa sürekli değer versin durumunu beklemiyorum artık.
Zevkler çok çeşitli artık, zorlamak gereksiz. Jest oldu bitti anı yaşadık sonrasını sal gitsin.

Of yine çok uzatmışım, atabilirsin bence yani kısacası.
0
epitaf
(10.07.21)
(6)

İngilizce telaffuz

dissendium
Blow kelimesinin fiil ve isim olmak üzere iki sözcük türü var. İki sözcük türünde de telaffuzlar aynı.https://www.oxfordlearnersdictionaries.com/definition/english/blow_1https://www.oxfordlearnersdictionaries.com/definition/english/blow_2Merak ettiğim, fiil olanı farklı, isim olanı farklı okunan kel
Blow kelimesinin fiil ve isim olmak üzere iki sözcük türü var. İki sözcük türünde de telaffuzlar aynı.

www.oxfordlearnersdictionaries.com

www.oxfordlearnersdictionaries.com

Merak ettiğim, fiil olanı farklı, isim olanı farklı okunan kelimeler var mı İngilizcede? Yoksa kelimenin telaffuzu sözcük türünden bağımsız mı? Fiil de olsa isim de olsa telaffuz aynı mı?
0
dissendium
(09.07.21)
fiil ve ismin farkli telaffuz edildigi cok ornek var. record ve present geldi aklima ilk. kimisi ayni oluyor ama kimisinde degisiyor telaffuz.
0
der meister
(09.07.21)
e haliyle
(09.07.21)
Live on tv /layv/

I live in ... /Liv/
0
howfaristhesky
(10.07.21)
İkisi de fiil olup farklı okunanı bile var. Read/read. Present olanı riid, past olanı red.
0
kobuzchu kiz
(10.07.21)
@kobuzchu kiz, onu biliyorum. Hatta yazılan örnekleri de biliyordum ama hiç aklıma gelmedi niyeyse. Enteresan bir olay.
0
🌸dissendium
(10.07.21)
ingilizcede katı bir kural olmamakla birlikte şöyle bir eğilim var. bir kelime, fricative (f,v,θ,ð,s,z,ʃ,ʒ,h) bir ses ile bitiyorsa ve isim ile fiil ayrımına gidiliyorsa (yani o kelimenin hem isim hem de fiil versiyonu varsa) isim olan voiceless fricative (f,θ,s,ʃ,h), fiil olan ise voiced fricative (v,ð,z,ʒ) bir ses ile seslendirilir.

excuse
fiil /ıkskju:z/
isim /ıkskju:s/

use
fiil /ju:z/
isim /ju:s/

close
fiil /kloʊz/
sıfat /kloʊs/

breathe
fiil /bri:ð/
isim /breθ/ gibi.

bazı durumlarda bu fenomen yazıya da yansımıştır.

believe (fiil) /bıli:v/
belief (isim) /bıli:f/

relieve (fiil) /rıli:v/
relief (isim) /rıli:f/ gibi.
0
the guy from batman
(10.07.21)
(15)

Hâlâ aşı olmayanlar

dissendium
Aşı hakkı olup hâlâ aşı olmayan var mı? Aşı hakkı geleli bayağı oldu ama aşı olmaya daha karar vermedim. Aile hekimliği 50 metre uzakta ama erteliyorum sürekli. Aşı karşıtı da değilim. Sadece kalp iltihabı riski korkutuyor biraz. Siz ne zaman yaptırmayı düşünüyorsunuz? "Gençleştim resmen, bu kadar m
Aşı hakkı olup hâlâ aşı olmayan var mı? Aşı hakkı geleli bayağı oldu ama aşı olmaya daha karar vermedim. Aile hekimliği 50 metre uzakta ama erteliyorum sürekli. Aşı karşıtı da değilim. Sadece kalp iltihabı riski korkutuyor biraz. Siz ne zaman yaptırmayı düşünüyorsunuz? "Gençleştim resmen, bu kadar mı fark eder" diyen var mı? Kol ağrısı gibi etkiler hemen geçiyor mu?
0
dissendium
(09.07.21)
kalp iltihabı olayı 26 yaşından küçük erkeklerde görülmüş, onun da bir oranı vardı.

Ben yarın sabah ikinci dozu yaptıracağım. İlk aşının etkisi iki günde geçmişti, ikinci dozu göreceğiz. Öyle gençleştim diyecek bir şey yok ki :D vücudumun virüse karşı bişeyler geliştirebildiğini tahmin ediyorum sadece, o biraz rahatlatıyor.

Bu arada covid geçirenlerde de uzun vadeli nefes problemleri, bilinç bulanıklıkları vs. var, bizzat 33 yaşında bir arkadaştan duydum kendisi covidi nefes sıkıntısı çekerek atlattı, sonrasında da işime odaklanamıyorum diyordu. 3 ay falan geçti şu an daha iyi ama hastalığın da fena etkileri olabiliyor yani.
0
nhk ni youkosu
(09.07.21)
Kol ağrısı gibi etkiler kişiden kişiye değişiyor. Ben aşıdan birkaç saat sonra aşılı kolumun üstüne yatıp uyudum sabaha kadar, koluma biraz şiddetli bastırmadıkça ağrı falan yoktu.

Etrafımda en az 6-7 kişi öldü, hepsi de yaşlı ve/veya hasta değillerdi. Arkadaşımın arkadaşı, sağlık sorunu olmayan 30'lu yaşlarında biri öldü. Ben bilime güveniyorum ama onu geçelim, 38 yaşımda koronadan ölmek mi, 50-60 yaşımda bugünkü aşının uzun vadeli yan etkilerini görmek mi diye tartınca aşıyı tercih ederim :)
0
kobuzchu kiz
(09.07.21)
kalp iltihabı riski milyonda 12 gibi bi orandaydı. Hastalığı asemptomatik geçirenlerdeki kalp hastalığı ya da ileride yaşanan nefes darlığı gibi sorunların oluşma ihtimali bile çok daha fazla. Aşı yine daha kârlı yani bu durumda.

Ayrıca faz 3 çalışmaları bitmedi diye sağa sola yazanlar var, buraya da gelirler belki birazdan. Aşıların faz 3 çalışmaları geçen sene yapıldı ve sonuçları yayınlandı. Girip bakabilirsiniz. Denek falan olmuyorsunuz aşı olunca.

Yan etkisi olarak da bende sadece kol ağrısı oldu ama benim birkaç arkadaşımda bi iki günlük hafif ateş, halsizlik falan oldu. Ama bu dediklerim hep doktor ve birkaç ay önce iki doz sinovac olmuşlardı, 3. doz aşısında oldu yani. Benim de 3. doz aşısıydı ama işte kol ağrısı dışında olmadı. Çok da şiddetli değil tabi yan etkileri ama bi iki gün halsizlik, hafif kas ağrısı falan olabilir aklınızda olsun.
0
nundu
(09.07.21)
Hala sinovac var alman olmak zorunda degilsin.

Asi benim icin de asiri gereksiz, bulasacak bir ortamim yok. Hatta normal nezleden,alerjiden de kurtuldum maske ve kolonya sayesinde.
0
divit
(09.07.21)
Annemle babam olmadi, ben oldum ilk doz biontech. Seeettiiiimin kol agrisi haric tum yan etkileri gosterdim. Ilk gun ates max 37C ye yukseldi ve ilk 3 gun grip olmus gibiydim. Sonra gecti. Ama kalp ritminde bi bozukluk var gibi hissediyorum, dinlenme durumunda bile bi carpinti oluyor ara sira ve bazen ani bi saplanma oluyor geciyor. 2. doz hakkim temmuz sonunda ama oncesi ekg cektirsem mi bilemedim.
0
e mice
(09.07.21)
ben acayip sagliksiz biri olarak aynen senin gibi kalp iltihabi veya hik diye dusup olme korkusu yasadim. sonucta asi olmanin olmamaktan daha iyi olacagini dusunup oldum.

ilk gun belli belirsiz kol agrisi, sorun yok. ikinci ve ucuncu gun kas agrilarindan belimi oynatamiyordum, hasta sayilmaz ama keyifsizdim ve enerjim dusuktu. kademeli olarak duzeldi.

saka yapmiyorum, anksiyetemin de etkisiyle ben "birazdan kalbim durabilir ve olebilirim" korkusuyla gecirdim ilk gunleri. anneme demistim sabah ise gitmeden falan kontrol et nefes aliyor muyum diye, o da ciddi ciddi etmis fjdkdod.

simdi asi oldugumu bile unutmus durumdayim yani hicbir sey olmadi. haaa uzun vadede yan etkisi cikarsa da bilim sehidi sayarim kendimi, asi olup olsek kimse bahsetmez bile asi karsitlarina koz vermemek icin, oyle sessiz sedasiz gideriz.

bence bir sey olmaz ama ya baksana İsrail butun ulkeyi asilayali aylar oldu, bir sey cikmadi. kalp kasi iltihabi da cogu kisi icin zaten tedavi edilen bir sey sanirim.
0
der meister
(09.07.21)
Aşı olmanın faydaları aşı olmayıp covid geçirmekten daha iyi. Fayda zarar oranı böyle. Aşınızı olun, amerika tüm herkesi biontech’le aşıladı bir b*k çıksa orada çıkar olay olurdu infial yaratırdı zaten. 3 doz aşı oldum ben, zımba gibiyim yani, yan etki falan yaşamadım :D
0
helena
(09.07.21)
Ben de aynı kaygılarla erteledim de erteledim. Tam da az önce "artık alayım şu randevuyu, ne olacaksa olsun!" derken duyuruya denk geldim. Güvendiğim tek şey Amerika'da ve Avrupa'da insanların biontech ile aşılanmış olması. Kendi devletime güvenmiyorum ama herhalde onlar kâr-zarar, yan etki hesabını iyi yapıp öyle vurmuşlardır aşıyı diye kendimi ferahlatıyorum.
0
Mossy
(09.07.21)
neden gençleşeyim aşı bir virüs için sonuçta.
yan etki olmadı.

doğru dürüst dışarı çıkabiliyorum. biraz daha kapalı ve endişeli kalsaydım ruh sağlığımı tamamen kaybedecektim. hareketsizlikten zaten akciğerler küçüldü, yağlandık, eklemler güçsüzleşti vs.bu saatten sonra salgına tahammül edebilmek ve ölmemek için başka seçenek göremiyorum.
0
jimjim
(09.07.21)
yalnızca 2 gün kol ağrısı oldu. yumruk yemişim gibiydi.

Kalp iltihabı riski kovid sonrası daha yüksek. Yani aşı olduğunda bu riski düşürmüş oluyorsun.
0
zimbirik
(09.07.21)
kol ağrısı olayına millet neden bu kadar takılıyor? tetanoz aşısı da sağlam ağrı yapar. yapılan çalışmalarda aşının doğrudan kalple alakalı sıkıntı yarattığı tespit edilemedi. aşı öncesi-sonrası kalp hastalıklarında anlamlı bir fark yok.
0
silah taciri
(09.07.21)
2.5 ay önce Corona gecirmis biri olarak 19 temmuzda asilanabiliyordum en erken; 19 temmuz sabahına randevu aldım. Aynı şekilde Avrupa ülkelerinden birinde vatandaşlığım var; burada henüz covid gecirenlere üç ayda bir aşılama gelmemisken diğer ülkede bu sistem başlamıştı, orda da 23 temmuza moderna için randevu almıştım.

Ben hastalığı çok hafif atlattım; koku ve tat duyularım gitti, 5. gunde tat duyum geri gelmişti, iki hafta sonunda hiç Corona olmamış gibiydim. Buna rağmen en hafif hali bile emin olun ki çok hem psikolojik hem de fiziksel olarak insani çok yoruyor. İkinci defa geçirmiş olma fikri bile beni ürkütüyor.

Dolayısıyla hastalığa karşı elimizdeki tek silah asiyken, aşının yayınlanan sonuçları çok büyük oranda guvenilirken (evdeki herhangi bir ilacın prospektusunu okuyun, çok daha ağır yan etki ihtimallerini orda da goreceksiniz) ben aşı olmamayı düşünemiyorum.
0
fraise
(09.07.21)
ortopedi ameliyatı olduğum için şu an ekstradan eklem ağrısı çekmek istemediğim için olmuyorum ben.
0
jepa
(09.07.21)
Zatürree aşısı ile kıyaslarsak onun 4te 1i kadar yorgunluk yaptı. Ailecek çürük dnalı olmamıza rağmen çook hafif sıkıntılar verdi. Bence mutlaka olun
0
photo85
(09.07.21)
olmak istemeyen iş arkadaşlarım var. kendisine 6 metre yaklaştığımda maskesini yüzüne çeken iş arkadaşım da var. ben uzun uzun okuduktan sonra mrna aşısı olmaya karar verdim, öncesinde kararsızdım. normal enerji seviyelerime gelmem birkaç günden fazla sürdü, yalnız. aşıyla böyle oluyorsam, dedim... bana aşılanmamak biraz sorumsuzca geliyor. benim fikrim sadece, tabii...
0
e haliyle
(09.07.21)
(5)

Z kuşağı goygoyu

materyalist imam
Sizi de sıkıyor mu? Şöyle farklılar, böyle önceki kuşaklar gibi değiller falan.Çok değil 8 sene önce Gezi parkı eylemleri patlak verdiğinde aynı goygoy y kuşağı için de yapılmıştı. Bu gençler bi başka gençler, vay efendim İnterneti de çok iyi kullanıyorlar bilmem neyde de parmakları var, mizahı sila
Sizi de sıkıyor mu? Şöyle farklılar, böyle önceki kuşaklar gibi değiller falan.

Çok değil 8 sene önce Gezi parkı eylemleri patlak verdiğinde aynı goygoy y kuşağı için de yapılmıştı. Bu gençler bi başka gençler, vay efendim İnterneti de çok iyi kullanıyorlar bilmem neyde de parmakları var, mizahı silahları olarak kullanıyorlar bilmem ne bilmem ne.

Şimdi ya memur oldular, ya özel sektörde uzun mu uzun çalışma saatleri altında ezilip hayata tutunmaya çalışıyorlar ya da büyükçe bir kısmı hala işsiz.

Sistem o gençlik ateşini bir şekilde söndürüp herkesi yola getiriyor. Daha önce de getirdi, gene getirecek?
0
materyalist imam
(05.07.21)
Sıkıyor.

Gezi dönemindeki mizah güzeldi ama bir süre sonra "orantısız zeqa" paylaşımları da mide bulandırıcı olmaya başladı. keko keko esprilere orantısız zeka falan yazıyorlar.

Z kuşağının çoğunluğu da tiktok çeken tipler. boş boş abartılıyor.
0
himmet dayi
(05.07.21)
İnanılmaz saçma bir muhabbet. Yeni nesili iyi yahut kötü yönde abartan, öven ya da gömen normalden farklı görenlere hayretler ediyorum. Tarih boyunca aynı mevzu, gençler çok kötü, gençler çok iyi.

İkisi de değil dümdüz genç işte nesil farkı var sizde de vardı, alışılamadı şu fikre.
0
hedep
(05.07.21)
insanlar 20 yildir malum kitleden biktigi icin ilk kez oy kullanacak olan genclere bel bagladi. olay bence tamamen siyasi. yeni nesil bu gaz kuyrugu tup kuyrugu tatavalarini dinlemiyor, daha el kadar bebekken internete daldigi icin goruyor digerlerinin standardini. sayilari da az olmadigi icin secimde etki yapabilecekleri dusunuluyor.

z kusagi vurgusu bence tamamen bununla ilgili bir sey, yoksa cok zeki veya ozel olduklarina dair degerlendirmeler gormedim veya duymadim ben. insanlarin beklentisi bu grubun ulkedeki siyaseti degistirecek etki yapabilmesi, muthis zekalariyla bizi ucurmasi falan degil.
0
der meister
(05.07.21)
her gelen nesil bir önceki nesilden daha iyi şartlarla karşı karşıya kalıyor. Bu mantıkla bakarsak tüp kuyruğunda birbirini ezen dedelerimiz de onların dedelerine göre daha şanslıydı. Grupları nesil olarak adlandırmak bundan 10 sene önce var mıydı, hatırladığım kadarıyla hayır. Birileri bu ayrımdan güzel ekmek yiyebileceğini anladı, bunu satmaya başladı, iyi de tuttu.
0
rakicandir
(06.07.21)
salak ve şımarık çocukları olan beyaz yakalı boomerların "z kuşağı" tabirini, kendi çocuklarının salaklığını örtecek bir kılıfmış gibi kullana kullana suyunu çıkardıklarını düşünüyorum.

Bu z kuşağı z aşağı z kuşağı yukarı konuşanların çoğu 3 yıl önce "z kuşağı"nı hiç duymamıştır. X ve Y hakkında hiç konuşmazlar çünkü hakkında apır sapır konuşma furyası olan nesil z çünkü

Üstteki beyaz yakalı ebeveyn genellemesi dışında bir de ilker canikligil gibi tipler hit almak için ota çöpe entegre ediyor bu z kuşağını. OyunZ, filmZ, Stajyer gibi seri içeriklerle doldurdu kanalı.

Hazır gelmişken "z kuşağındanım, z kuşağına mensubum" vs yerine "z kuşağıyım" diyen ergenler de var ki aman ne güzel kuşak.

not : bu kuşağa dahilim (97-2012)
0
owaki
(06.07.21)
(5)

Adana demirspor'a ne oldu?

mirafiori
Futbol falan takip etmem de en son 8 tane taraftari olan 5. lig komunist takimdi hukumet ele mi gecirdi 1. lige cikmis falan diyorlar?
Futbol falan takip etmem de en son 8 tane taraftari olan 5. lig komunist takimdi hukumet ele mi gecirdi 1. lige cikmis falan diyorlar?
0
mirafiori
(05.07.21)
Evet sancak ailesinden biri başkanlığa gelmişti galiba. Bence bu sansasyonel transferleri narkasında da kirli bir para trafiği var ama ispatlayamam tabi.
0
teletabi
(05.07.21)
Adanademir net bir projeydi.
0
mg3929
(05.07.21)
takip etmedigin cok belli. yonetim icin bir sey diyemem ama adana demir cok uzun suredir ikinci ligdeydi, her zaman da ulkenin en cok taraftari olan sehir takimlarindan biriydi. yillarca birinci lige cikmak icin ugrastilar, kac tane final kaybettiler. oyle bir yazmissin ki okuyan batmanspor bes sezonda amatorden super lige cikti sanir.
0
der meister
(05.07.21)
Su transferlere falan bakarsak iki sene sonra tekrar ikinci lige duser??

batirir bunlar kulubu..
0
heartwork
(05.07.21)
Hic bir bağım yok siyasi ruzgar noktasinda hakkinda var ama taraftar tespitini her yerde yapma hocam futbol cahili derler :)
0
pofudukayi
(05.07.21)
(10)

Türkiye'nin en refah zamanları

dissendium
Türkiye'nin en refah zamanları ne zamandı? Yaşım 28. Türkiye'nin geçmişte refahının yüksek olduğu bir dönem hatırlamıyorum. Şimdi de refah yüksek değil. Çoğunluk yoksulluktan şikâyetçi. Yalan da değil. Ekşi'yi açıp okuyunca 90'lı yıllarda Magnum, Pringles almaya özenen çok insan olduğu dikkat çekiyo
Türkiye'nin en refah zamanları ne zamandı? Yaşım 28. Türkiye'nin geçmişte refahının yüksek olduğu bir dönem hatırlamıyorum. Şimdi de refah yüksek değil. Çoğunluk yoksulluktan şikâyetçi. Yalan da değil. Ekşi'yi açıp okuyunca 90'lı yıllarda Magnum, Pringles almaya özenen çok insan olduğu dikkat çekiyor. Bu ülke hep böyle miydi? Gelecekte artış olur mu?
0
dissendium
(03.07.21)
2000'lerin başları, akp'nin ilk zamanları.
0
candide
(03.07.21)
2006'da ilk işe girdiğimde milletin götüyle güleceği bir para alıyordum. her cumartesi 3-4 bira içerdim taksimde. kendi yol paramı karşılardım. ayda 200 kontör alırdım ve bankaya da yine hatrı sayılır para atardım. hatta ara ara şu içki muhabbeti ne zaman elit bir olay oldu diye konuşuyoruz ve happy hour saatlerini hatirlayanlar olacaktır, bira yerine göre 2,5 tl veya 3 tl falan oluyordu.
0
evimin paspasi
(03.07.21)
2005-2009 arası bence. 2008'de 1,20lere düşmüştü dolar. Dışa bağımlı bir ülke için dolar ne kadar azsa refah o kadar yüksek denebilir ki akp'nin demokrasi yaklaşımının zirveleri o zamandır. O rüzgarla 2010da referanduma girildi ve ülkenin "aydın" kesimini bile kandırdılar.
0
Jux
(03.07.21)
türkiye hep böyleydi. gerçi böyle dersem haksızlık etmiş olurum, bu kadar kötü değildi ama hiçbir zaman şahane bir ülke değildi ekonomik açıdan. cumhuriyet kurulduğunda zaten enkaz devralmış, yepyeni ve maalesef çok cahil bir ülke var. sonrasında ikinci dünya savaşı geliyor, biz paçayı sıyırsak da ekonomik sonuçlarından doğal olarak etkileniyoruz. sonrasında zaten siyasal islam'ın pençesine düşüp kah sağ-sol kavgası, kah "amerikan desteği" derken dandik bir ülke olup çıkıyoruz.

ekonomik açıdan da hep bir dengesizlik var ama 2000'lerin başının özlenmesinin ve daha iyi kabul edilmesinin sebebi sanırım temel ihtiyaçların daha ucuz olması. temel ihtiyaç derken evi falan da dahil ediyorum bu arada... yani 20 sene önce tek maaşla üç çocuk okutup ev alıyormuş insanlar. şimdi dene bakalım. hayalini bile kuramıyorsun. bu arada bu durum yalnızca türkiye'yle ilgili değil - avrupa'da filan da market alışverişi, araba vs. ucuz tamam ama öyle ayda €2500 alıp büyük şehirde ev almak, torun torbaya bırakacak kadar birikim yapmak kolay değil.

kontrolsüz kapitalizmin sonuçlarını yaşıyoruz. türkiye gibi orman kanunlarının geçerli olduğu ve bu modelin hiç mi hiç iyi yönetilemediği coğrafyalarda etkiler çok daha keskin ve zorlayıcı oluyor. okul bitirenin iş bulamaması, üniversite diploması sahibi olanın burger'da hamburger çevirmesi gibi geyikler mesela dünyanın her yerinde var artık ama fark şu ki oradaki insanlar burger'da çalışsa bile iyi kötü ayaklarının üzerinde durabiliyor. burada tam zamanlı olarak burger king'de çalışsan yapabileceğin şey en fazla 2-3 ev arkadaşıyla birlikte eve çıkıp makarnayla beslenmek oluyor maalesef.

sözün özü türkiye hiçbir zaman müreffeh değildi ama yaşamanın daha kolay olduğu bir ülkeydi sanki. hemen hemen her ülkenin ekonomik olarak bunalmaya başladığı bir süreci ekstra kötü yönettiğimiz için şu an perişan olmuş durumdayız. çok fazla insan ve otomasyon var artık. on parmağında on marifet yoksa, köle gibi çalışmak istemiyorsan sana yer yok. günde 12 saat çalışmak, "kendini geliştirmek" (tabii işle ilgili olacak) "erdem" oldu artık.

millet sövüyor da en iyisini youtuber'lar, tiktoker'lar yapıyor valla.
0
der meister
(03.07.21)
2000-2010 arasi, tam net tarih veremem ama insanlarin normal ihtiyaclarini rahatça alabildiği bir dönemdi.
Misal biz clio almistik 35 bin lira mi ne. Su an bilmem kaç yüz bin lira.
Onun dışında bir dönem ülkede best buy vardi, böyle teknolojik ürünleri çok ucuz fiyatlara falan aldik gene. Ayni şekilde yurtdışına gitmek kolaydi. Ben o dönemler bir kere rusya bir kere avrupa gezisi yaptim, bir de Erasmus yaptim. Aileme 3-4 bin lira yüküm oldu. Su an hayatta yapamazdim.

Yani Türkiye böyle cok refahli İsviçre gibi falan zaten olmadi da bu saçma halde de değildi.
Şu an hem hayat çok pahalı hem de is hayati inanilmaz les (issizlik cok olduğu icin firmalar olucu, ek olarak ayni sebepten firmalar mesai su bu umursamiyor).
0
logisticsmanager
(03.07.21)
1950 ve 1960 arası belirgin olarak ekonomik yönden farklılık arz ediyor kaynaklara göre .

90lardan itibaren bu yakın zamana kadar ise güzel şeyler yapılmak isteniyor ama çeşitli engellemelere takılıyor.
Üstüne imfden borç almayla mutluluktan göklere uçulacağı hikayelerini gördük kısmen geçmişte.
0
Erva
(03.07.21)
kendi yasamadigim donemi bilmiyorum, 2005'te avrupaya gidip ne kadar dandik yer lan falan demistim.
Ayrica her sey asiri pahali ve ilkel gelmisti.

Genclerin elindeki telefonlar kamerasiz ve renksizdi.
Rehber kullanmayi bilmeyip telefonu kagida yazan yasitlarim vardi.

Geri donunce topragi opmustum.
Gecenlerde gidip baktim araya ucurum girmis.

Bir de 2011 gibi arabalar asiri ucuzlamisti astsubay falan passat aliyordu.
Sirkette herkesin iphone'u vardi ve devamli degistiriyorlardi.
Ben audi a3 almaya kalkmistim ilk maasimla.
3 kurus maas aliyorduk ama is cikisi gayet guzel mekanlarda bira icebiliyorduk.
5 yildizli otelde 1 hafta kalmak bana koymuyordu, su an o 5 yildizli otelin geceligi 3bin olmustur.



Sonra refahta ani bir dusus oldu.
2016 gibi tekrar bi yukseldi, 80bine merso almaya kalktigim donem.
Sonra mersoyla arama ucurum girdi :)

Aslinda alim gucundeki sikintiyi ben hic cozemedim.
Yani soyle, ben 2bin alirken otel 100 liraydi yemek 10 liraydi araba 30bindi.

Ben 5bin alirken otel 2bine yemek 50 liraya araba 200bine cikti.
Bu kopma nasil oldu anlamadim.
Sanirim milyon milyon kazananlar sebep oldu.
0
divit
(03.07.21)
2016'dan sonra hiç durmadan kötüye gidiş var. 2008-2009'da lise harçlığımla sigara alabiliyordum. o dönemler pall mall içicisiydim. 3-3.5 lira falandı sanırım. 2.5 liraya da sigara vardı diye hatırlıyorum.

2014'te 2.5 liraya lahmacun yiyordum. şimdi lahmacun 10 lira. 2012'de 5 liraya 3 çeşit yemek yiyordum, şimdi 20-22 lira civarı
0
OrangeYellow
(04.07.21)
2005-2015 arasi muhtemelen cumhuriyet tarihinin en iyisi. onu geri getirebilen bir hukumet muhtemelen uzun yillar basta kalir.
0
baldur2
(04.07.21)
2004-2014 arası diyebiliriz. rte hep bu dönemin kaymağını yiyor zaten.

hem ekonomik hem özgürlüklerin en iyi olduğu dönemi 2005-2013 arası sayabiliriz.
0
nuisance
(04.07.21)
(13)

Şehrin ortasında açık terasta güneşlenir misiniz?

ms brownstone
Ya da yatar mısınız?Terasımız çok geniş ve bir hevesle çift kişilik şişme yatak aldık bugün. Karşımızda avm ve üstünde onlarca daire var bize göre çok yüksekte. Kesin görünüyordur yani karşıdan ama pek umrumda olmadan yatakta takılasım var tatile gidene kadar. Sadece yobaz birine denk geliriz de baş
Ya da yatar mısınız?

Terasımız çok geniş ve bir hevesle çift kişilik şişme yatak aldık bugün. Karşımızda avm ve üstünde onlarca daire var bize göre çok yüksekte. Kesin görünüyordur yani karşıdan ama pek umrumda olmadan yatakta takılasım var tatile gidene kadar.

Sadece yobaz birine denk geliriz de başımız ağrır mı diye bir düşünce geldi aklıma. Sizce yatılır ya da güneşlenilir mi bu şekilde? Tr insanını düşününce yapar mıydınız siz olsanız?
0
ms brownstone
(30.06.21)
Kanka yobaz bir insana nasıl denk geleceksiniz. Kapınızı çalıp üstünü başını giyin bacım diyecek hali yok. Ama ben bakardım valla. Avm de olsam da apartmanda olsam da bakardım.
0
allah yazdiysa bozsun
(30.06.21)
Ben denizde bile güneşlenmiyorum. Güneş çok zararlı. Dediğiniz durumda ben erkek olduğum için güneşlensem de bir şey olmaz ama kadınlar için biraz riskli. Günümüzde telefonlar bile aşırı yakınlaştırma yapabiliyor. Terası yukarıdan gören binalar varsa fotoğrafınızı çekebilirler. Sağını solunu havluyla kapatırsanız mümkün olabilir belki.
0
dissendium
(30.06.21)
ben olsam güneşlenirdim.

sizin eviniz, kim ne diyebilir ki?
elbette bir şey diyen de olabilir ama bundan çekinip bunu düşünerek hareket etsek evden çıkmamamız lazım.

rahatsız olacaksanız bir balkon şemsiyesi alıp binanın olduğu tarafa doğru koyun, diğer yöne doğru yatıp güneşlenin.
0
blatta hiberna
(30.06.21)
bu tarz çok yüksek katlı binalarda pek yobaz olmuyor genelde, en azından giyim kuşam anlamında. hele ki arada mesafe varsa kimsenin gelip sorun çıkaracağını sanmıyorum. korkunuz buysa endişe etmeyin derim.

YALNIZ hayvanın teki dürbünle izleyebilir ya da fotoğraf filan çekebilir, o risk her zaman dünyanın her yerinde var. misch miydi neydi eskiden fotoğrafçıyım ayağına kız düşürmeye çalışan bir tip vardı, berlin'de kanalda güneşlenen kadınların fotoğrafını falan çekmişti kdsfjdfd. yani görülmek veya izlenmek konusunda çekinceniz yoksa yardırın gitsin, kimse kalkıp da sizi uyarmaya gelmez karşı taraftan bence.
0
der meister
(30.06.21)
bir kadın olarak yapamazdım ya, ruh hastası çok çünkü. yüzüm de vücudum da çirkin olmasına rağmen yani.
0
candide
(30.06.21)
Terasında güneşlenebileceğin kadar lüks bir apartmanda/sitede o dediğin nasıl olacak ki ?

Ayrıca zaten "terasta" olduğun için o yükseklikte görülebilmen olanaksız.
0
Avoiding The Puddle
(30.06.21)
Güneşleniyoruz, havuza bile giriyoruz. Burada olay semtle alakalı, biz ataşehir'deyiz. ümraniye'de yapamam mesela o yüzden oralarda açık havuza para vermek manasız.
0
roket adam
(30.06.21)
Ben gayet luks rezidansta calisiyordum, gayet de ayi gibi bakiyorduk.
Herkes de okumus etmis elit beyefendiydi.

Bakilir yani, yabanci ulkede de bakilir.
Foto cekip ustune geyik de yapilir.
0
divit
(30.06.21)
Okumuş etmiş farketmez yüz tane insan içinden fotoğraf çeken bile olur, keşke bu ülkede yaşamasaydınız, sıradan eylemler bile lüks
0
freebird5406_2
(01.07.21)
Çıplak güneşlenmeyecekseniz bence sorun yok, ha görsem ben de bakarım bi şaşırıp. Ama 5 dk içinde alışır insan bu duruma bakmaz artık.

Plajlarda, havuzlarda da insanlar bizi görüyor, fotoğraf ta çekseler haberimiz olmaz.

Normal bir mayo ya da bikini ile bence hiç sıkıntı olmaz, şöyle düşünün;

Birileri fotoğraf çekti ve sosyal medyada yayıldı diyelim, komik ya da ayıp bir görüntü mü bu sizce? Herkes birbirini gerçek hayatta da internette de bikinili/mayolu görüyor zaten.

Bir iki örnek koyalım;

i.ytimg.com

cameralabs.org

lh3.googleusercontent.com

dictat.net

mosmonitor.ru

Komik ya da ayıp bir durum yok sanki. Yalnız güneşin saatlerine dikkat edin, 11-15 arası mıydı tehlikeli saatler?
0
John Bloor
(01.07.21)
çıplak olsanız nolucak. yani çıplak fotoğrafınızı çekmiş diyelim. nolucak.
0
bronz böcek
(01.07.21)
o avm'nin rezidansında bir sürü arap yaşıyor muhtemelen. çarşaf çarşaf fotoğraf çekerler, gider hemen dürbün alır gelirler. drone bile alırlar.
0
reanarchy
(01.07.21)
Amaannn giyin mayo/bikini/deniz kiyafeti ne isterseniz yatin gitsin.
Bende de teras var, camlari sileceksem ya da baska sey yapacaksam gayet de deniz kiyafeti ile yapiyorum cunku sabah 8’den itibaren gunes aliyor. Bakan da acsin kendine baksin :)
0
65 derece
(02.07.21)
(5)

Konserden 1 gun once aşı?

matilda
MerhabaCuma akşamına aşı randevum (ilk doz, biontech) vardi ama Cumartesi konsere gidecegim. Acaba agri falan olur mu? İptal etsem mi? İnternete gore yok ama aşı olmayan giremez gibi bi kural gelmedi henuz di mi?
Merhaba
Cuma akşamına aşı randevum (ilk doz, biontech) vardi ama Cumartesi konsere gidecegim. Acaba agri falan olur mu? İptal etsem mi? İnternete gore yok ama aşı olmayan giremez gibi bi kural gelmedi henuz di mi?
0
matilda
(30.06.21)
kişiden kişiye değişiyor.
0
sutlu nescafe
(30.06.21)
çevremde herkes hafif atlattı, kol ağrısı falan en fazla. annem babam 50 yaşında, hiçbir ağrıları olmadı. piyango bana vurdu. dün aşı oldum, bugün her yerim ağrıyor. ağır grip gibiyim. covid olsaydım, kesin ölürmüşüm heralde. yani kişiden kişiye değişiyor demek ki. kesin bir şey söyleyemeyiz. diğer soruların cevabını bilmiyorum ama öyle bir kural duymadım.
0
dnzbrs
(30.06.21)
Aşıdan sonra bir süre alkol tavsiye edilmiyor. Eğer konserde alkol kullanacaksanız sorun olabilir.
0
mg3929
(30.06.21)
valla ben aşıyı dün sabah oldum. dün hafif kol ağrısı (belli belirsiz) dışında hiçbir şikayetim yoktu. bugün kamyon çarpmış gibiyim. belim tutuldu, dik duramıyorum. uykulu ve halsizim sürekli. bununla birlikte çok sağlıksız olduğumu, normalde de yanımda çekirdek çitlense hastanelik olduğumu belirteyim. bazı kişiler hiç sorun yaşamadan atlatabiliyor.

bünyenize güveniyorsanız risk alabilirsiniz ama ben aşıdan hemen sonra gitmeyi tercih etmezdim sanırım, bu halde herhangi bir aktiviteden keyif almak pek mümkün gelmiyor bana.
0
der meister
(30.06.21)
Birkaç hafta önce Pazartesi günü ise gittim spor yaptim, salı günü sabahtan spor yaptım sonra isim erken bitti yakınlarda hastane vardı saat 5 gibi, dedim aşı mi olsam acaba, hemen o dakikada randevu vardı. Gittim asi oldum eve geldim biraz kolum ve basım ağrısı ağrı kesici aldım. Uyudum ertesi gün ise ve spora gittim. Şu an ne zaman asi olduğumu dahi hatırlamıyorum.
0
sanguine
(30.06.21)
(9)

biontech aşısı sonrasında benzer problemleri yaşayan oldu mu?

sftsft
dün, biontech aşısının 1. dozunu oldum.aşı olduktan kısa süre sonra halsizlik baş göstermeye başladı.eve geldikten sonra biraz yatarak dinlendim.ardından orta yoğunlukta ateş, soğuk soğuk terleme, vücudun çeşitli yerlerinde batmalar vs baş göstermeye başladı.normalde sabah 8'de uyanırken, 4.30'da uy
dün, biontech aşısının 1. dozunu oldum.

aşı olduktan kısa süre sonra halsizlik baş göstermeye başladı.

eve geldikten sonra biraz yatarak dinlendim.

ardından orta yoğunlukta ateş, soğuk soğuk terleme, vücudun çeşitli yerlerinde batmalar vs baş göstermeye başladı.

normalde sabah 8'de uyanırken, 4.30'da uyandım.

bugün 2. gün ve tüm problemler devam ediyor.

kalp bölgemde biraz ağrı var ama bunun kalpten ziyade kas ağrısı olabileceğini de düşünüyorum.

bu ve buna benzer problemler yaşayan oldu mu?

aşı sonrası bu tip problemlerle karşılaşmak neyin göstergesi olabilir?
0
sftsft
(29.06.21)
Aşının ertesi günü baş ve boğaz ağrısı yaşadım, 3-4 gün de kalp ağrısı ara ara oldu. Hepsi geçti ama nedenini bilmiyorum
0
kendi helvasını kavuran zombi
(29.06.21)
geçmiş olsun. ben iki saat önce oldum, şimdilik hiçbir şey yok. saydıklarınız bildiğim kadarıyla sık görülen yan etkiler arasında. kötüleşirseniz ihmal etmeyin tabii ama ilk günlerde kırgınlık, yorgunluk, ağrı vb. endişe yaratacak bir durum değil diye biliyorum.

ben açıkçası o zamana kadar ölmemiş olursam ikinci dozdan bir süre sonra her ihtimale karşı kardiyolojiye görünmek niyetindeyim.
0
der meister
(29.06.21)
Aşıyı olmadan önde yan etkileri okuduysanız ondan da olabilir.
0
materyalist imam
(29.06.21)
Asi olduktan 2 gun sonra gogsum yanmaya ve agrimaya basladi boyle hafiften kalbime dogru. Su an cok azalmis durumda ama hala var. Su anki psikolojik de olabilir bilmiyorum biraz telas yaptim. Ama acile gittigimde hicbir sey cikmadi.
0
tabii lan manyak mısın
(29.06.21)
@materyalist imam;

hayır hocam, aşıdan önce hiçbir yan etkiden haberim yoktu. yukarıda saydıklarım somut olarak vücudumda olan şeyler, psikolojik olma ihtimali sıfır.
0
🌸sftsft
(29.06.21)
ben olduktan 10 dakika sonra baş dönmesi mide bulantısı ve terleme yaşadım. hastaneyi terk etmemiştim henüz, söyledim şurada biraz dinlenin daha kötü olursanız söyleyin dediler. 15 dakika sonra geçti, yürüyerek eve geldim. 45 saat oldu olalı, herhangi bir sorun yok. dün kolum ağrıyordu biraz, bugün o da yok.
0
Jux
(29.06.21)
12 saat sonra bir kalp atis hizlanmasi, darlanma, hafif agri yasadim. Baska bir sorun olmadi.
0
nax
(29.06.21)
Aşı olunan kolun ağırıması ve üzerine yatamama harici bir şey olmadı bende.
0
austra
(29.06.21)
aşı olduğum gün kol ağrısı ve sol bacağımda kasma oldu. o gün erkenden uykum geldi. birkaç saatlik uykudan sonra sabah kadar gözümü kırpmadım. ertesi gün de kolda bir miktar ağrı oldu sonra bişey kalmadı.
0
naksidil
(29.06.21)
(10)

5 liraya makale yazar mıydınız?

messina123
aylık 150 makale için 750 lira veriyorlar ve min istenen kelime 300. futbol konusunda olduğu için heves ettim ancak resmen amelelik gibi gözüktü gözüme. sizce de öyle değil mi?
aylık 150 makale için 750 lira veriyorlar ve min istenen kelime 300. futbol konusunda olduğu için heves ettim ancak resmen amelelik gibi gözüktü gözüme. sizce de öyle değil mi?
0
messina123
(28.06.21)
öyle. akmasa da damlasın diyecek bir durumda değilseniz yapmayın.
0
amugochi
(28.06.21)
Tabii ki amelelik.

İngilizce biliyorsanız yurtdışı sitelerde daha iyisini bulursunuz.
0
chicha_v2
(28.06.21)
Yayınlandığı ve görünür olduğunuz için bence olabilir. Yani ben ücrete bakmadan kabul ederdim. 300-400 kelime arası yazarsınız. Çok da uzun değil. Yine de siz bilirsiniz tabii..
0
Corpsebridee
(28.06.21)
300 kelime en fazla 15 dakikanızı alır eğer yazım kurallarına çok dikkat etmeniz gerekmiyorsa. Bu da saatlik 20 lira günlük 160 lira aylık 4160 tl maaş alan kişiyle aynı maaş/zaman oranına tekabül eder.
0
neysene
(28.06.21)
Görünür olacaksanız, isminiz bir yerlerde gececekse mantıklı.
0
westblack
(28.06.21)
300 kelime 15 dakikanizi alir denmis ama makine olmadiginiz icin muhtemelen icerik bulmak, ne yazacaginizi dusunmek, hatalarinizi duzeltmek vb. gibi islemler sebebiyle daha fazla ugrasmaniz gerekir.

bence fiyat tamamen sacmalik, ben olsam direkt dalga mi geciyorsunuz diye sorardim. paraya cok ihtiyaciniz varsa veya ne bileyim "su an bos oturuyorum, hic degilse uc kurus para gecsin elime" diyorsaniz siz bilirsiniz ama ben de futbol hastasi ve bu tarz islerle ugrasan birisi olarak boyle bir teklifi ciddiye dahi almazdim. pazarda su satsam daha verimli olur.
0
der meister
(28.06.21)
Aylık 150 makale demek günlük 5 demek değil mi? 300'er kelimelik 5 ayrı makale yazacağım günde ve elime 25 lira geçecek.
Mazotuma yetmez o para.
0
ryhmer
(28.06.21)
Yapılmaz emeğe yazık
0
somethinginthewayshemoves
(28.06.21)
bionluk ya da r10.net de falan profil oluştursan her türlü daha iyi kazanırsın. çok az.
0
mrtkp1234
(28.06.21)
100 kelimesi 2 lira normalde. süresine ve miktarına bağlı olarak 100 kelimesi 50 kuruşa bile bulmak mümkün.
evet amelelik ama zaten kimse sizden ssci makalesi beklemiyor. çok niş çok kalite çalışanların 100 kelime / 15 tl den falan çalıştığını biliyorum.
0
Whily
(28.06.21)
(6)

Kalp atış hızı

mabl
Kalp ritmim her zaman 100ün üzerinde. Genelde 110-130 arasında.Yaşım 38, kilom 95, boyum 1,74Fazla kilolarımın hemen hemen tamamı göbek bölgesinde, bira göbeği gibi.Egzersiz yapmıyorum, masabaşı çalışıyorum.Kalp ritmimin hep 110 üzerinde olması normal mi?
Kalp ritmim her zaman 100ün üzerinde. Genelde 110-130 arasında.

Yaşım 38, kilom 95, boyum 1,74
Fazla kilolarımın hemen hemen tamamı göbek bölgesinde, bira göbeği gibi.

Egzersiz yapmıyorum, masabaşı çalışıyorum.

Kalp ritmimin hep 110 üzerinde olması normal mi?
0
mabl
(28.06.21)
Olur gidersin abi emin misin oyle olduguna? Dandik miband ile falan olcmuyorsun degil mi?
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(28.06.21)
hocam hep 110 üstünde olması büyük sıkıntı yaratır uzun vadede. hiç normal değil 38 yaşındaki birisi için. kalbin oturduğunuz yerde dakikada 110 kez atması kapasitenin şu an bayağı zayıf olduğunu gösterir. farklı durumlara bağlı olarak kalp atış hızı artıp azalabilir tabii ama genelgeçer bir örnek olması açısından,

i.pinimg.com

sizin şu an ortalama olmanız için bile 71-75'e inmesi lazım onun. dakikada 110 demek kalbin "ben kan pompalayamıyorum, o yüzden sağlıklı bir kalbin tek atımda yaptığı iş için iki kat çalışmam gerekiyor" demesi anlamına geliyor. mümkünse kilo verin ve egzersiz yapmaya çalışın. düzenli olarak yürümek bile fayda sağlayacaktır. benim şu an karıştırdığım haltlar yüzünden arada durduk yere 110-120'ye çıkıyor ve bayılacak gibi oluyorum, fiziksel aktivite yokken kalp atışının 110 olması iyi değil genç birisi için.

ha bunun yanında palve'nin dediği de önemli evet, neyle ölçtüğünüze bakmak lazım. bazı cihazlar pek güvenilir olmuyor, gerçekte 65'se 100 gösterebiliyor.
0
der meister
(28.06.21)
acil kardiyoloji.
0
andlee
(28.06.21)
kardiyoloji +1
ardından kalbi güçlendirici egzersizler, besinler, stresten uzaklaşma ve doktor uygun görürse yavaş yavaş kardiyovasküler egzersizlere dönme (koşu, bisiklet, yüzme).

ben böyle yaparak dinlenme kalp atışımı 55lere düşürmüştüm.
0
tey tey
(28.06.21)
Samsung Note ile ölçüyorum, ama elle sayınca da aynı çıkıyor.

Bu yıllardır böyle. Yeni bişey değil ki.
Arada gidiyorum kardiyolojiye VSD için, EKG, EKO falan bakıyolar, hiçbir doktor şimdiye kadar bunla ilgili yorum yapmadı.
Doktorlar şikayet etmediğim bi konuda yorum yapmıyor olabilir mi?
0
🌸mabl
(28.06.21)
Doktora söylerseniz Holter EKG önerebilir. Gün boyunca EKG kaydediliyor. Daha doğru değerler o zaman ortaya çıkar.
0
dissendium
(28.06.21)
(11)

Şekeri bırakanlar?

nefertarii
Nasıl başardınız? En fazla yapabildiğim çay ve kahveden kesmek, abur cuburu azalttım ama hala kahvaltıda ekmek (çavdarlı) bal/kaymak yiyorum. Nasıl kesebilirim ya belli bir metod var mı? Dikkat etmem gereken bir şey filan?
Nasıl başardınız? En fazla yapabildiğim çay ve kahveden kesmek, abur cuburu azalttım ama hala kahvaltıda ekmek (çavdarlı) bal/kaymak yiyorum. Nasıl kesebilirim ya belli bir metod var mı? Dikkat etmem gereken bir şey filan?
0
nefertarii
(27.06.21)
tamamen kesmesi çok zor ya şu vakitte. her yer şeker çünkü. almazsan o kadar tüketmezsin ama en basit olarak. bal alma yani eve. ne bileyim çok sevdiğin bir sosun içinde şeker var diye o sosu almayı bırakırsan hayat eziyet olur.

edit: öyle kısa dönem gaza gelip denemişliğim var da olmadı hiç uzun süreli. çevremde 1-2 kişiye denk geldim hiç şeker tüketmeyen. pek normal tipler değillerdi.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(27.06.21)
ben şak diye kesiyorum, bugüne kadar sadece bir kere 1-2 gün baş ağrım oldu.
onun dışında tuhaf bir şekilde zorluk çekmedim, çekenler oluyormuş.

şekeri azaltmak şekeri bırakmaya yardım etmiyor çünkü şekeri yedikçe yemek istiyorsunuz.
o yüzden en iyisi tamamen kesmek.
yemeyeceğim diyecek ve yemeyeceksiniz.

illa ekmek istiyorsanız, yumuşak geçiş olması açısından mesela çavdar ekmeği dışında protein ekmeği yiyebilirsiniz.

ama bal kaymak yerine bir şey koyamazsınız, yemeyeceksiniz.
abur cuburu, balı kaymağı aynı anda keserseniz, birkaç gün zorluk çekersiniz en fazla.
insan ilk günden bile hafiflik hissediyor.
kilo olarak olmasa da, tuhaf bir rahatlama veriyor.

kilo sorununuz yoksa, abartmadan meyve yiyebilirsiniz mesela.
aslında şeker açısından vücuda etkisi çok farklı değil maalesef ama en azından vitamin mineral vb. açısından daha faydalı.
yine de ekşi meyve ve "berry" türü olanlar daha iyi.
0
blatta hiberna
(27.06.21)
Şekeri birden değil, azaltarak keserseniz daha çok istikrar sağlarsınız. Aynısı karbonhidrat için de geçerli. Vücudunuzun yavaş yavaş alışmasını beklemelisiniz. Bir de illa tüketecekseniz sabah tüketmeye özen gösterin.
0
ruhen hastayim ben
(27.06.21)
İnsülin direncini kırıp sonra kesmek daha yapılabilir olur. Bir süre if yapıp kırabilirsin, sonrasında yemediğin zamanlarda zaten kriz haline gelmiyor.
0
Jux
(27.06.21)
şekeri bu kadar sıfırlamak zorunda değilsin. kahvaltıda bir iki kaşık bal, arada bir, bir dilim ekmek yemende sorun yok.

ben kahve ve çayda sıfırladım, gazlı-gazsız şekerli içecekler hiç yok zaten içemiyorum artık, makarnayı belki 15 günde bir, ekmeği de tam buğday ekmeği şeklinde haftada 3-4 dilim kadara düşürdüm. bu süreçte arada bir kahvenin yanında bir iki parça bitter çikolata yediğim oluyor. yani önemli olan miktarı ciddi oranda azaltmak bunu bir zehir gibi sıfıra çekerek kendine işkence etmene gerek yok.
0
orpheus
(27.06.21)
acikcasi soyle bir seyden dolayi istiyorum ayriyeten onu da paylasirsaniz sevinirim.

konsantrasyona etkisi ne oldu siz sekeri birakinca? enerjinizde? birakma istegim tamamen bunla alakali. herkes zipkin gibi oldum, aklimi daha iyi topluyorum filan da diyor okudugum kadariyla.
0
🌸nefertarii
(27.06.21)
dediğiniz sebeplerle ilgiliyse orpheus'un verdiği örnekteki gibi devam edebilirsiniz bence de.

bahsettiğiniz zihin berraklığını ve enerji artmasını ben de çok yaşadım.
o açıdan da tavsiye ederim.
0
blatta hiberna
(27.06.21)
çelik gibi iradeniz yoksa en güvenilir ve geçerli yol karbonhidratı mümkün olduğunca azaltmak olacaktır. basitçe özetlemek gerekirse glisemik indeksi yüksek gıdalar olan hain karbonhidratlar kan şekerini ve insülin hormonunu çok fazla oynatıyor. karb ağırlıklı beslenirken şeker bağımlılığını kırmak çok ama çok zor çünkü vücut bu oynaklık/çabuk değişiklik sebebiyle sürekli yenisini talep ediyor.

şeker bağımlılığımın boyutunu anlamanız için söylüyorum: boyum 178, 20 yaşına kadar aktif spor yapan ve tartıya çıkma ihtiyacı duymamış biriydim. şu an 27 yaşındayım ve maksimum 115 kiloyu gördüm. bu süreçte elime aldığım eklemlerin, döktüğüm ve kırdığım dişlerin, yaşadığım sağlık sorunlarının haddi hesabı yok. üç kuruşluk iq'mun da yarısını kaybettim bu süreçte. SİGARAYI BIRAKTIM ama akşam çayın yanında kek-gofret yoksa dünyam başıma yıkılırdı. sağlıklı yaşama, kilo verme, biraz kendimi toparlama çabalarımın tamamı şeker bağımlılığı yüzünden sonuçsuz kaldı çünkü az yemek yemeyi asla sorun etmiyordum ama kolasız, keksiz, çikolatasız hayat düşünemiyordum. kendimi çok zorlayıp 2-3 gün dayanmaya çalıştığımda sigaradakinden daha beter yan etkiler yaşadım, mental olarak perişan oldum.

benim çözümüm (şimdilik) doktorun "kan şekerinde sorun var, dahiliyeye görün, şeker hastası olabilirsin" demesiyle ketojenik diyete başlamak oldu. ara sıra canım hala çekiyor ama "yersen kolunu bacağını kesecekler, kör olacaksın" diye düşününce aslında mental anlamda bloklayabilmeyi başarıyorum, yani iyi ve sağlıklı yaşamak için şekerden uzak durma fikrini içselleştirmeyi başardım çünkü benim için artık "şekersizlik" kavramının karşısında "renksiz, keyifsiz" hayat değil de "hayatta kalmak" var. o açıdan beni durduran şey "yersen ölürsün" düşüncesi. bilmiyorum belki sağlıklı bir psikoloji değil ama işimi görüyor.

keto bence aşırı yorucu ve disiplin isteyen, sürdürülebilirliği de şüpheli bir beslenme tarzı. belli bir sürenin üzerine çıkabilmek için terminatör olmak lazım. o yüzden benim gibi çok ciddi bir sorununuz yoksa direkt ketoya uçmak yerine karbonhidratları azaltmayı deneyebilirsiniz. internetten araştırın nelerde karb olduğunu (çünkü sağlıklı ve sık tüketmemiz önerilen gıdalarda bile olabiliyor). sanırım söylemeye gerek yoktur, ambalajlı gıdalardan vs. uzak durun. onlar zaten karb/şeker deposu. tabii sadece kesmek yetmez, yerine mümkünse protein ve sağlıklı yağlar (zeytinyağı, hakiki tereyağı, belki kuruyemiş vs) koymaya çalışın abartmamak kaydıyla (kalorileri yüksek çünkü). aksi takdirde daha bile kötü olursunuz çünkü vücut bu sefer de "karb nerde it" diye huzursuzlanmaya başlar, yerine besleyici bir şeyler koymak lazım ki çok mızmızlanmasın :)

***

ben bu şekilde neredeyse hiç şeker istemiyorum diyebilirim. sadece psikolojik olarak zaman zaman "bu maçın yanında çayla kek iyi giderdi" gibi düşünceler geliyor arada ama onlar bile çok zayıf.

etkilerine gelecek olursak bende pek bir şey değişmedi açıkçası, hala salağım ama enerjim bir tık arttı gibi. uzun vadede vücudunuz için çok ama çok hayırlı bir iş yaptığınız kesin, o açıdan kısa süreli kazanımları çok da kafaya takmayın derim.
0
der meister
(27.06.21)
çikolatayı çok seven biri olarak azaltarak kesmek işe yaramadı bende. birden bire ilave şeker içeren paketli her şeyi yemeyi kestim. en basitinden içtiğim bir küçük çikolatalı sütün içinde bile 16 gram şeker olduğunu görünce, daha önceki beslenme düzenimde ne kadar ilave şeker tükettiğime üzüldüm. alışverişte abur cubur reyonunu pas geçiyorum artık, eve almadığım için yemiyorum. hiç satın almazsanız, canınız isteyince elinizin altında olmaz ve yemezsiniz. zamanla şekerli şeyler yeme isteği azalıyor.
0
anthemis nobilis
(27.06.21)
ben de birden sıfırlayanlardanım. 8-9 sene evvel çaya kahveye şeker atmayı bıraktım. ilk başlarda içemeyince yanında çokça tatlı çikolata gofret yiyerek bastırmaya çalıştım. baktım olmuyor onları da kaldırdım. sonra bi ara çaydan falan vazgeçtim. e öyle de olmayınca açık, limonlu falan derken alıştım. pandemide de çokça tatlı yaparak yedim (evet kahretsin elim bi haylı lezzetli) hayatımda gördüğüm en yüksek kiloyu tartıda görünce hepsinden vazgeçtim. hiç biri sağlığımdan önemli değil çünkü. son 15 gündür tatlı namına yediğim tek şey sade türk kahvesinin yanında 2 tane hurmanın içine bıçak ucuyla konulmuş fıstık ezmesi. isteyince oluyor. yeter ki ihtiyacınız olmadığına inanın. ve evdeki, işteki abur cubur çekmecesine bişey almayın, teklif edildiğinde geri çevirin.
0
dedim ben sana
(27.06.21)
realist ve doğrularla yaşayan, iç disiplini olan biriysen başarırsın. bunun yanında şekersiz hayat derken de sadece rafine şekerse kolay onun dışında zilyon tane üründe şeker var ve beslenme çerçevesini iyi bilmek lazım.

patates, ekmek, pirinç, makarna bunlar basit şekerdir. hatta salça içine bile şeker katılıyor. süt de cabası... cheat day ile dengeyi rahat şekilde kurabilirsiniz.

bunun yanında zararlarını öğrenince , bünyenize saygınız varsa da bırakılabilir diye düşünüyorum.
0
evimin paspasi
(27.06.21)
(18)

Uğruna çabaladığınız hayaliniz ne?

pasifik beyaz surmeli yunus
Uğruna çabaladığınız hayaliniz ne? o hayalinize ulaşabilmek için ne yapıyorsunuz? motivasyonunuz nasıl?
Uğruna çabaladığınız hayaliniz ne? o hayalinize ulaşabilmek için ne yapıyorsunuz? motivasyonunuz nasıl?
0
pasifik beyaz surmeli yunus
(27.06.21)
ABD'de yaşamak. Her yıl Green Card'a başvuruyorum. Başka da bi çabam yok :) olmasa da olur yani. Biraz akışına bırakmak lazım. Hayata çok fazla anlam yüklememeyi tercih ediyorum.
0
himmet dayi
(27.06.21)
eu vatandaşı eş bulmak, sık sık türkiyedeki expatlarla yazışıyorum :p
0
9kuyruklukedi
(27.06.21)
En büyük kişisel hayalim AB vatandaşı olup Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanmak. Artık Türkiye mi AB'ye girer (zor), ben mi bireysel olarak bunu başarırım onu bilemiyorum. AB'yi ve seçimleri çok seven biri olarak kişisel hayalim bu :d
0
nundu
(27.06.21)
Basimda hasir sapka, hamakta yatiyorum, elimde kokteyl. Dalga sesi.
0
divit
(27.06.21)
Mutlu bi aile hayatı
0
msb
(27.06.21)
hayatımı yaşayacak kadar pasif gelirim olması. şimdilik herhangi bir şey yapmıyorum tüm motivasyonumu pandemiyle birlikte kaybettim. 2 sene sonra bunun için çabalarım ve girişimlerim olacak, kendimi önden hazırlamaya çalışıyorum. eğer başaramazsam da tası tarağı toplayıp yurt dışına gitme gibi bir planım var. fransa, ingiltere, almanya seçenekler arasında.
0
golgi aygıtı
(27.06.21)
Mortgage gibi zorunlu ve büyük masrafları en kısa sürede halledip çalışma süremi mümkün olduğunca azaltmak. Bir süredir haftada 4 gün çalışıyorum. Böyle bir kafa rahatlığı yok. Üzerine AB vatandaşlığını (en az 2 senesi var) ve ödemesi bitmiş mortgage'ı (7-10 sene) katınca gelecek kafa rahatlığını tahmin edemiyorum.
0
bruce mclaren
(27.06.21)
Yakın zamana kadar çok para kazanmaktı, artık o kadar da ön planda değil.

Hayalim mutlu olmak, mutlu etmek. Bu kadar.
0
hayirsiz
(27.06.21)
Saglikli olmak ve genel olarak saglimin kontrolunde olmak.
0
hot potato
(27.06.21)
Spesifik bir hayalim yok. Mutlu ve huzurlu olayım yeterli.
0
jazzabel
(27.06.21)
Yok... Şunu yapmak istiyorum, şunu yaşamadan ölmek istemiyorum dediğim hiçbir şey yok. Amaçsızca yaşıyorum, içimden gelerek yaptığım, severek isteyerek yaptığım herhangi bir eylem yok.
0
hayalhayal
(27.06.21)
öncelikle sağlıklı, sonrasında fit bir vücuda sahip olmak. tabii bunları yapabilecek zaman ve maddi imkan da lazım.

onun dışında çocukluğumdan beri (siyasi sebeplerden bağımsız olarak) yurtdışında yaşama hayalim var. farklı bir kültürün içinde olmak, bir "yabancı" olarak yeni bir şeye adapte olmak, aksaray'da "nasılsın abijim" diyen zenciler gibi yerlilerin benimseyeceği birine dönüşebilmek fikri çok hoşuma gidiyor jdfkd. neblim rusya'da yaşasam mesela, akşam eve gelirken pelmeni ve smetana alsam, kapıda sveta teyze "bu esmer oğlan da nerden geldi aq rusçası da bozuk ben bunun tipini skim" der gibi baksa ama ben lokum götürünce beni sevse falan böyle antin kuntin farklı şeyler. ülke ve kişiler değişebilir. yabancı ve farklı bir ortamda olma ve fakta sonrasında orayı benimseyebilme fikri hoşuma gidiyor.

bi de sevdiğim bir iş ve fazla çalışmamak istiyorum. çalışmak bence erdem falan değil, bu fakirler için uydurulmuş bir şey. hem kendimize hem de topluma faydalı olmak için elimizin iş tutması gerek, öyle camış gibi yatmayalım tabii ki ama bireysel ve spesifik hedefleri olan yazar, sporcu vb. kişiler haricinde (kısacası kendisi için çalışanlar) "fazla çalışmak" bence çok üzücü bir şey. senede iki haftacık tatili üç yerine beş yıldızlı otelde yapabilmek için fazla mesai istemiyorum ben mesela. gerçi böyle diyorum da ne tatili, aç karnımızı doyuramıyoruz.

kısacası ben 30-35 yaşına geldiğimde sağlıklı beslenen, sporcu vücuduna sahip, çok sevdiği bir iş yapan, adı türkiye olmayan bir ülkede yaşayan ve yarını düşünmek zorunda kalmayacak kadar para kazanan (eu standartlarında 3 bin euro iyidir mesela çok büyük paralardan söz etmiyorum) birisi olmak istiyorum. bu kadarı yeter. hayal kurmanın sonu yok çünkü. onu istiyorum, bunu istiyorum diye çarktaki hamster gibi kafayı yer insan. bazen kafayı boşa almak lazım.
0
der meister
(27.06.21)
hayalimin ne oldugunu bulmak icin neler vermezdim.beni mutlu edecek, doyuracak. ben bunun peşindeyim.
0
tunaktunaktun
(27.06.21)
Sanatçı olmak. Hikaye kitabı ve şiir kitabı yazmak, kısa filmler çekmek.
Yazdığım, yönettiğim ve müziklerini yaptığım filmimi yayınlamak.(yazma kısmı bitti müzik kısmı üzerinde çalışıyorum.)

Bu hayallerimden dolayı asıl mesleğim olan öğretmenliği bırakmayı bile düşünüyorum.
Her zaman müzikle, resimle, sinemayla ilgilenmeyi sevmiştim ama bir türlü imkanım olmamıştı. Öğretmenliğin tek faydası sevdiğim şeyleri yapabilmem için sınırlı da olsa bir alım gücüne sahip olmamı sağladı.
Gerçekten artık yaşadığımı hissediyorum ve bu fikirler sayesinde hayatımın hiçbir döneminde olmadığım kadar mutluyum.

Umarım tüm hayallerimi gerçekleştirebilirim.
0
kendi dugunune gitmeyen kamber
(27.06.21)
Of ben de yurt dışında refah bir ülkede yaşamak istiyorum ama çok zor.
0
Hallegadola
(28.06.21)
Para problemini cozmek ve mumkun oldugunca sicak bir yerde ve su kenarinda yasamak. Cocuklugum denizin icinde gecti ama son 5 senedir deniz yuzu gormedim, kardan soguktan biktim yaw.
0
cooperr
(28.06.21)
Beni seven biriyle hayallerimi ve tabi ki onun hayallerini paylaşmak ve yaşlanmak. Geçen haftaya kadar bununla ilgili sosyalleşmek, ilk adımı atmak gibi şeyler yapıyordum ama hepsi fail olunca şuan motivasyonum sıfır :D Akışına bıraktım.
0
kismisolungac
(29.06.21)
1-pilot oluyorum
2-ulkedeki b elirledigim onemli bir koltuga oturuyorum.
Bu iş bitmiştir.

Hayalim için ne yapiyorum? Her gün eziyet çekiyor ve ağzıma sicmalarina izin veriyorum
0
karahan01
(07.07.21)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.